✦ 006
pekala, karşımda ellerini beline koyarak bana kızan yoongi hyungtan gözlerimi kaçırarak ellerimi izlemeye devam ettim. evet, hasta olmuştum ve son bir haftadır evde yatıyordum - taehyung'u serin havada ince bir ceketle dışarıda beklediğim için bahar havasına aldanmış ve hastalanmıştım. bu benim suçum sayılmaz? yani... bence? sayılmamalı! her şey beni sevgilisi için eken kim taehyung'un suçu bir kere!
"gelmediğini gördüğün halde neden bekledin? bu havaların seni hasta ettiğini biliyorsun?"
"hyung..." diyerek konuşmaya çalıştım ancak burnumun tıkanıklığı sanki beynimi de kapatmış gibiydi. "gelir sandım... ne bileyim bir omegayla gittiğini." söylediğim şeylerin canımı yakıyot oluşu sinirlerimi bozmuştu, elimi kalbime kapatarak büzüştüm yatakta. ben onun için herhangi biriydim işte, yaptığı kabalık için özür diledi ve ardından daha büyük bir tanesini yaptı. onun için bir önemi olsaydı bunu yapmazdı.
"bu omega hikayesinin tam olarak böyle olduğundan şüpheliyim." diyerek konuştu jungkook, annemin onlar için yaptığı keki kemiriyordu cam kenarında. "kim taehyung böyle biri değil, acil bir şey olmuş olmalı. sana haber verirdi, eminim."
"ama vermedi." burnumu peçeteme sümkürürken yanan gözlerimi yumdum. "sanırım artık bunun için savaşmamam daha mantıklı."
"onu unutacak mısın?" yoongi hyung yanıma oturup ateşimi kontrol ederken şefkatle konuşmaya devam etti. "jimin, hiçbir şeyin altındaki nedeni bilmeden herhangi birine böyle arkanı dönmemelisin. taehyung'a açıklaması için fırsat ver tatlım - böylece iç rahatlığı karar alabilirsin."
sessiz kaldım ve yatağımın içine iyice gömülerek gözlerimi yumdum, bir şeyleri düşünebilmek ya da kararlar alabilmek için çok yorgun hissediyordum. sürekli sürekli sürekli ve sürekli savaşmak zorunda kalmak bir şeylerle, bir yerlere ve insanlarla - beni ben yapan enerjiyi alıp götürüyordu, sadece durup etrafımda devam eden hayatı izliyordum. izlediğim o canlı hayata dahil olabilmek için herhangi bir enerjim olmuyordu. telefonum son bir haftadır olduğu gibi tekrar çalmaya başladığında yoongi hyung ve jungkook çoktan gitmişlerdi, bense odamın yıldızlı tavanına düşen akşam güneşinin ışıltılarını seyrediyordum. uzanıp telefona baktım, son bir haftadır olduğu gibi yine arayan kişi oydu - kim taehyung. ani bir kararla telefonu bu sefer açmaya karar verdim.
"evet?" diye fısıldadım, sesim hastalıktan ve hissettiğim kırgınlıktan dolayı kısık çıkıyordu.
"jimin! tanrım, bu gerçekten sen misin? sonunda açtın!"
"evet, bay kim. beni aramamış mıydınız?" neden böyle bir tepki verdiğini anlamamıştım ama içimden salak diye mırıldanmadan geçemedim.
"evet... evet ama açmazsın diye düşünmüştüm. son bir haftadır olduğu gibi." sesi anlam veremediğim bir şekilde kırıktı, acımasızca güldüm. kim taehyung'un bana kızmaya hakkı var mıydı ki?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
yıldızların altında; vmin
Fanfic[omegaverse] , tamamlandı. kurtlar ve insanların barış içinde yaşadığı bir devirde, insan park jimin - öğretmeni fizik asistanı kim taehyung'a aşık olur ; ufak bir düzeltme, alfa kim taehyung'a. - texting, düz yazı