4

1.5K 173 91
                                    

İyi okumalar~

"Bakın beni tek bırakmayın sakın." demişti Jisung okula yaklaşırken. "Ne olursa olsun hep yanımda olun o çocuklar beni dövebilirler. Küçücük bir şeyim zaten hasatım çıkar." gözlerini büyüterek konuşmasına devam etmişti.

Seungmin kuzeninin söylediği cümleyle kafasını bıkmış şekilde iki yana salladı. "Dünden beri bunu söyleyip duruyorsun, Jisung. Tamam anladık seni yalnız bırakmayacağız bu kadar korkak olma."

"Korkmak değil bu, anlamıyorsunuz beni. O çocuklarla karşı karşıya gelirsem bu düşük çenemle onları daha sinirlendirebilirim. Siz yanımda olursanız en azından beni durdurabilirsiniz." demişti kuzenin sözlerine karşılık olarak.

"En azından düşük çeneli biri olduğunun farkında." demişti çilli, Seungmin'e bakarak. İkilinin kendine bakıp güldüğünü gören çocuk bağırarak. "Döverim sizi." demesiyle birlikte Seungmin'in konuşması gecikmemişti. "İyi sen bilirsin gün boyu okulda tek başına takıl madem."

"Yok canım." sözlerini uzatarak kuzenlerine döndü. "Siz de hemen yanlış anlıyorsunuz beni." Çilli olan kuzeninin sözleriyle kahkaha atmıştı. Jisung hep böyleydi. Konuşken sonucunun ne olacağını düşünmez, kötü şeyler olduğunda da çevresindekilere karşı yakınırdı. Ah bir de... Çok konuşuyordu.

Üç kuzen okulun kapısına geldiklerine duvara yaslanmış ve dünden beri konuştukları tek konu olan gençleri fark ettiler. Felix emindi onları beklediklerinden ama yine de bir şey çaktırmamaya çalıştı.

Diğerleri de üç kuzenin geldiğini fark etmişti. Hyunjin onlarla uğraşmak için çok heyecanlıydı. İnsanlarla uğraşmak onun için en büyük eğlenceydi. Yanlarından sessizce geçip gidecek olan kuzenlere de ilk laf söyleyen o olmuştu. "Günaydın demek yok mu kuzencikler?"

Çilli olan bunun olmasından korkmuştu ve korktuğu şey gerçekleşiyordu. Daha demin ne olursa olsun onu susturmaları gerektiğini söyleyen kuzeni lafa atlayınca gözlerini devirmişti. "Ne o bizi mi özlediniz yoksa? Bilseydik daha erken gelirdik."

Minho sincaba benzeyen çoçuğa karşı ayrı bir siniri olduğundan dolayı onun sorusuna atlamıştı. "Dünden beri hasret kaldık o güzel yüzlerinize, saatler geçmek bilmedi. Hatta tüm gece rüyalarımı süsledin." demişti gözlerini yumup hayal kuruyormuş gibi yaptı.

"Umuyorum ki rüyalarında seni boğazladığımı görmüşsündür." diye atılmıştı sincaba benzeyen. "Yoo" demişti çocuğun ona söylediği cümleye karşılık, çevresine bakınmış yakınlarında birilerinin olup olmadığı kontrol edercesine daha sonra sözlerine fısıldayarak devam etmişti "Ayıplı bir şekilde gördüm."

"Seni döverim piç." diye atılan genci kuzenleri iki kolundan tutarak durdurabilmişti. Onun ani çıkışıyla diğer iki arkadaşta duruşlarını dikleştirdi. Arkadaşına söylenen söze karşılık "Dövebiliyorsan gel döv lan." diye üzerine yürümeye başladı, Changbin.

Jisung kendine doğru atılan çoçuğa doğru yürümeye çalışmış ama kuzenlerinin kollarının iki yanından tutuşundan dolayı yerinde sayabilmişti sadece. "Bırakın da gelsin.. Ne yapabilse artık." çocuğun sözlerinden sonra Jisung daha da sinirlendiğini hissederek kuzenlerinin kolları arasından çıkmaya çalışmış, beceremeyince bağırmıştı. "Bırakın beni."

Felix, kuzenin kolları arasından çıkmaya çalıştığından dolayı tutuşunu daha sıkılaştırmıştı. Onu ilk defa bu kadar sinirli görüyordu. Bu zamana kadar çabuk parlayan biri olduğunu biliyordu ama şu an ki hali saf bir sinir olmaktan daha fazlasıydı. Kendini tutamamış ve kuzenini korumak amaçlı ağzından çıkan kelimeleri filtrelemeyememişti.

FOREIGNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin