Merhaba bugün pek keyfim yok o yüzden yazım hatası ya da anlam bozukluğu olan yerler varsa lütfen kusura bakmayın.
Vote verip, yorum yaparsanız beni çok mutlu edersiniz.İyi okumalar~
Tüm hafta beden dersinin gelmesini beklersin ve ders saatleri içerisinde başka bir nedenden dolayı dersi yapamazsınız ya tam da bu olayı yaşadığı için sinir olan Jisung sinirle konuşmaya başladı. "Neden beden dersimizi yapmak yerine bir topun peşinden koşan insanların gösterisini izlemek zorundayız ki."
"Yıl sonu gösterisi mi izliyorsun salak? Bizim dilimizde senin dediğine basketbol deniliyor." demişti Felix kuzenine karşı.
"Her ne bok diyorlarsa umrumda değil çok saçma." Jisung top oyunlarını hiç sevmediğinden homurdanarak söylenmişti.
"Hadi ama sadece oturup izleyeceksin kimse sana gel de şu topu potaya at demiyor." demişti bu sefer Seungmin.
"Hala umrumda değil."
"Senin umrunda olmayabilir ama bu okul için çok önemliymiş." demişti Felix yakınan kuzenine karşı.
"Nerden biliyorsun ki?"
"Sınıftan biri söylemişti. Bu bölge sadece iki tane okul var biliyorsunuz ve eskiden beri hep en iyisi bizim okul düşüncesiyle karşılaştıkları her müsabakada birbirlerini yenmeye çalışıyorlarmış." Felix, sözlerine devam edecekken sabahtan beri söylenen kuzeni sözünü kesmişti.
"Dizi mi çekiyoruz burada? Aptal küçük çocuklar gibi birbirlerini çekemediklerinden dolayı güç gösterisi yapmaya çalışıyorlar."
Felix gözlerini devirerek kuzenin sözlerini bitirmesini bekledi, sustuğunu anlayınca da bölünen konuşmasına devam etmeye başladı. "Bu çok normal değil mi? Avusturalyadaki okulumda da her zaman diğer okullarla yarışmalar düzenlenirdi ve herkes tabi ki birinci olabilmeyi dilerdi."
"İşte farkta burada zaten birinci olmayı herkes ister ama bunların gözünde birinci olmak önemli değil sadece diğer okulu alt edebilmek için bu kadar hırslılar."
Seungmin diğerinin sözünü bölüp duran çocuğa "Senin için hemen gidip okullar arası barışı sağlayacağız."
Jisung iki kuzenininde ona tepki verdiğini fark edince susarak diğer çocuğun konuşmasını dinlemeye başladı. "Eskiden bu okulda okuyan bir çocuk varmış, basketbol takımındaymış o da. Takımın en başarılı oyuncularından biriymiş ve kaptana da hep baş kaldırırmış. Bir gün kaptan seçimi sırasında Minho ile karşı karşıya gelmişler, ona karşı ayrı bir nefreti varmış sanırım çocuğun nedeni bilinmiyor ama ikisi de en iyi oyuncular olduklarından herhalde ona karşı daha baskın olmak istemiş. Takımın yarısından fazlası Minho'nun kaptan olmasını isteyince bu çocukta çok sinirlenmiş, çocuğu takımdakiler de pek sevmezmiş çünkü. Hep huzurlarını bozup, kendi istediğinin olmasını istermiş." nefes almak için konuşmasını durdurdu çocuk, kuzenlerinin yüz ifadelerini inceleyip yeniden konuşmaya devam etti.
"Çocuğun gözünü hırs boyamış seçilmeyince ve bu okuldan diğer okula geçerek orada bir takım kurmuş, kaptanı da o olmuş. Bu çocukların planlarını, stratejilerini bildiğinden sanırım geçen yıl bizim okulu mağlubiyete uğratmış. Her yıl basketbolda dereceye giren bizim okul geçen yıl dereceye girememiş. Okuldaki herkes takıma, en çokta Minho'ya cephe almışlar çünkü o çocuğu kaybetmelerinin nedeninin onlar olduğunu düşünmüşler. Diğer okula giden çocukta bizim takımı sevmediği için baya bi böbürlenmiş."
Jisung kuzeninin anlattığı olaya bayağı bi şaşırmıştı. "Vay be çocuk tek başına tüm takımı alt mı etmiş? Büyüleyici."
"Evet, o yüzden bu yıl basketbol takımındakiler baya streslilermiş. Bugün oynayacakları maç sadece pratik amaçlı ama okul bunu bile ciddiye alıyor."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
FOREIGN
General FictionZengin aileden gelen üç kuzen farklı ülkelerde yaşamlarını sürdürüyorlardı fakat aile şirketlerinde oluşan birkaç problem yavaş yavaş batma eşiğine getirmişti onları. Üç çocuğun eğitim masrafları aileleri tarafından zor zar karşılanmaya başladığınd...