İyi okumalar güzellerim ~
Seungmin ve Felix yanlarında uzanan ve dikkatli bir şekilde televizyon izleyen gence bakındılar, birinin konuşması gerekiyordu artık ama ikisi de bunun için kendini öne atmıyordu. Televizyon izleyen geçte farkındaydı iki kuzenin ona bir şeyler demeye çalıştıklarını ama yine de farketmemiş gibi yapıyordu fakat onların konuşmayacağını anlayınca dayanamamış ve kendisi söze girmişti. "Ne diyecekseniz diyin artık." İki gençte çocuğun dediği cümleyle ellerinin bir oraya bir buraya götürerek tutunacak yer aramışlardı. Fark etmiş diye geçirdi içinden, çilli olan. Boğazını temizleyerek planladıkları gibi onunla konuşmaya başladı. "Jisung duydun mu okuldan biri parti düzenliyormuş?" Televizyon izleyen genç kuzeninin sorduğu soruyla kafasını ona doğru çevirerek ne diyorsun sen bakışlarını atmıştı. "Duydum, hatta partiyi Minho'nun düzenlediğini bile duydum." Felix göz devirdi. Bu kuzeninin de her şeyden haberi oluyordu. "Ee, gidiyoruz değil mi?" Sorusunu sorduğunda ilk Jisung'a bakmış sonra ise onları dinleyen diğer kuzenine bakmıştı çünkü Seungmin'in de gelip gelmeyeceğini bilmiyordu. Ondan yardım dilercesine bakış atmıştı çilli olan.
Seungmin kuzenin minik bir kedi bakışlarına dayanamayarak sahte bir şekilde öksürdü. Elleriyle istemsiz bir şekilde kafasını kaşımaya başlamıştı. Bunu yapacağına inanamıyordu, hepsi o uzun saçlı çocuk yüzündendi. "Aynen gidelim biraz kafamız dağılır." Jisung duyduğu kelimelerle şoka uğradığını hissetti. Felix'ten beklerdi böyle bir şeyi de diğer çocuk hayatta bunları demezdi. Ne karıştırıyorlardı bunlar? Öğrenmenin tek yolu vardı.
İki kuzenini de sorgular şekilde bakan sincap daha fazla dayanamamıştı. "Ben onun partisine gitmem." sözlerini söyledikten sonra işaret parmağı da Seungmin'i bulmuştu. "Ayrıca sen kafanı derslerden kaldırıp partiye mi gideceksin?" sorusunu alaylı bir şekilde söyleyerek cümlesinin devamını getiremeye başladı. "Ne karıştırıyorsunuz siz, dökülün hemen." Onun bu sözüyle iki kuzen de strese girmişti, ne diyeceklerdi ki şimdi bu çocuğa.
Seungmin kuzeninin onlara inanmayacağını biliyordu çünkü kendisi böyle yerlere hiçbir zaman gitmezdi ama yine de onu kandırmaya devam etmesi gerekiyordu. "Bir şey karıştırmıyoruz, Jisung. Ayda yılda bir kez partiye gitmek istedim sadece, eğleniriz." Felix çocuğun sözlerini söylerken kesik kesik konuşmasıyla, bakışlarını da etrafta gezdirmesiyle gözlerini kapatarak kafasını iki yana salladı. Kuzeni yalan söylemekte berbattı. Olayı toparlayabilmek için hemen atıldı. "Evet, doğru söylüyor. Hem sen seversin öyle ortamları."
Jisung kuzenlerinin ona yalan söylediğini çok rahat bir şekilde anlayabiliyordu. Başkası olsa belki onlara kanabilirdi ama bu çocuk onları küçüklüğünden beri tanıyordu. Bir şeyler yapmaya çalışıyorlardı. Kuzenlerinin konuşmaları bitince ona bir umutla baktıklarını fark etmişti sincap çocuk. Uzandığı yerden kalkarak masanın üstündeki kumandayla televizyonu kapatmıştı. Bunları yaparken de diğerleri onun her hareketini izliyordu.
Oturduğu yerde dikleşmiş ve kuzenlerinin ona yalan söylediğinden dolayı korkutmak amaçlı sinirli bakmaya çalışmıştı, tabi ne kadar başarılı olmuştu orası meçhuldü. "Bana hemen şimdi doğruları anlatın." sözlerinin her kelimesini bastırarak söylemişti. Duydukları söz ile iki genç yine birbirlerine bakmıştı, bu çocuk nasıl bu kadar zeki olabilirdi ki. Felix yumruk yapmaktan dolayı terleyen ellerini pijamasına sürtmüştü. "Jisung gerçekten partiye git-" sözlerini tamamlayamamıştı bile çünkü diğer kuzeni cümlesinin üzerine konuşmaya başlamıştı. "Hadi ama çocuk mu kandırıyorsunuz siz? Her zaman size eğlenmeye gidelim dediğimde bir bahane bulup gitmek istemiyordunuz ama şimdi çıkıp üç dört hafta öncesine kadar anlaşamadığımız çocukların partisine gitmek istiyorsunuz. Burada bir şeyler döndüğü apaçık ortada."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
FOREIGN
General FictionZengin aileden gelen üç kuzen farklı ülkelerde yaşamlarını sürdürüyorlardı fakat aile şirketlerinde oluşan birkaç problem yavaş yavaş batma eşiğine getirmişti onları. Üç çocuğun eğitim masrafları aileleri tarafından zor zar karşılanmaya başladığınd...