İyi okumalar güzellerim~
Vote verip, satır arası yorum bırakırsanız çok mutlu olurum 💜
O günden beri iki tarafta birbirleriyle konuşmamış neredeyse sınıf haricinde de aynı ortamda bile bulunmamıştı. Felix ve Seungmin, genç kaptanın yaptığı hatadan dolayı pişmanlığını yüzünde çok rahat bir şekilde görseler bile kuzenlerine de hak vermeden duramıyorlardı. Olayı yaşadıkları gün Jisung tüm olan biteni anlatmıştı sinirle, konuşmazsa eğer kafayı yiyeceğini düşünmüştü. Minho gerçekten de bu çocuğa büyük bir ayıp yapmıştı. Jisung'un aslında sinirlendiği konu çocuğun onu dinlemeden yargılamasıydı ve işin içinden de kolayca sıyrılabileceğini düşünmesiydi. Minho'da hatasını gün geçtikte daha iyi anlıyordu. Çocuktan yüzlerce kez özür dilemeye çalışmıştı fakat kırgın genç, çocuğu gördüğü an ya yolunu değiştiriyor ya da kulaklık takıp dinlemiyordu. Pes etmişti çocukta artık, hatalı olduğunu farkındaydı bu durumu düzeltmek istiyordu ama sincapta ona hiç yardımcı olmuyordu kendisini ifade edebilmek için.
Felix öğle arasında sınıfta Seungmin ile beraber oturuyordu. Diğer kuzenleri yeni edindiği arkadaşları ile bahçeye çıkmış, çıkarken kuzenlerine de gelmelerini söylemişti fakat gençler ders çalışmak için gitmemişti onlarla. Artık sınav haftası yaklaşıyordu ve bu gençler yeni okulundaki derslerin konularını yetiştirmeye çalışıyordu. Felix çalışkan bir çocuktu günü gününe tekrarlarını yapardı fakat sosyal hayatını da hiçbir zaman geri plana atmazdı. Seungmin ise öyle değildi; o derslerine öyle çok önem veriyordu ki sosyal hayatını bir çırpıda kenara atabiliyordu. Kafasını derslerden kaldırdığı çok nadirdir. Hayatını öyle bir plan çevresine almış ki o planın dışına çıkmamak için gayret gösterirdi. Eğer çıkarsa kendine ceza olarak o güne ek planlar hazırlardı. Çilli çocuk, ders notlarından özet çıkaran kuzenine baktı bir süre, onun için çok üzülüyordu.
Sonra ise diğer kuzenini düşündü genç çocuk, o bu ikilinin tam zıttıydı. Ders çalışmayı sevmez, kitabın yüzünü bile açmazdı fakat çok zekiydi. Sınavlarda sadece konuları bir kere okur ve her zaman yüksek alırdı. Böyle olduğu içinde sınav haftasının yaklaşması onu pek germiyordu. Genç ders çalışmayı ne kadar sevmiyorsa bir o kadar da gezmeyi, eğlenmeyi severdi. Tam bir parti adamı diye geçirdi içinden, Felix.
Çilli genç düşüncelerinden kurtulmak için kafasını açık olan pencereye doğru çevirdi. Dışarıda ilkbaharın habercisi olan kuşların cıvıltıları, güneşe karşı açmış çiçeklerin kokusu çocuğun içini yumuşatmıştı. Böyle parlak bir günde sınıfın içerisinde oturup ders çalışmak çokta güzel bir fikir gibi gelmiyordu.
Ayaklandı, çilli olan. Kesinlikle bu güzel günde sınıfa kapanmamalıydı. Kitaplarının kapağını kapatarak yanında istikrarlı bir şekilde notlarını çıkartan çocuğa döndü. "Seungmin hadi gel dışarıya çıkalım, hava çok güzel." Duyduğu sözler karşısında ders çalışan çocuk kafasını bile kaldırmadan cevap bekleyen çocuğa yanıt verdi. "Felix yetiştirmem gereken birçok konu var, sen git." Onun cevabını zaten biliyordu çilli ama yine de nezaketen sormuştu sorusunu ve aldığı cevapla da şaşırmamıştı. Görmediğini bilse bile kafasını sallamış ve sınıfın dışına çıkabilmek için kapıya doğru adımlarını atarak ders çalışan çocuğu sınıfta tek bırakmıştı.
Felix dışarda arkadaşları ile takılan kuzenin yanına gidebilmek için koridorda hızlı bir şekilde yürürken bir elin kolunu tutmasıyla korkmuş ve yerinde zıplamıştı. Kimdi bu sessiz bir şekilde yanına gelen kişi? Kendi sorusunun cevabını alabilmek için önce kolundaki ele sonra da elin sahibine çevirdi bakışlarını. Felix'in korktuğunu anlayan genç ise panikle konuşmaya başladı. "Oh, seni korkutmak istememiştim. Sabahtan beri seni arıyordum ve görünce de aniden kolundan tutmuşum refleksle, kusura bakma." demişti Changbin çocuğun gözlerinin içine bakarken. "Beni mi arıyordun, neden ki?" diyen çocuk gözlerini büyüterek onu durduran gence bakıyordu. Şaşırmıştı çilli, çünkü konuşacakları ortak konuları bile yokken ne diye çocuğu arıyordu ki?

ŞİMDİ OKUDUĞUN
FOREIGN
General FictionZengin aileden gelen üç kuzen farklı ülkelerde yaşamlarını sürdürüyorlardı fakat aile şirketlerinde oluşan birkaç problem yavaş yavaş batma eşiğine getirmişti onları. Üç çocuğun eğitim masrafları aileleri tarafından zor zar karşılanmaya başladığınd...