Bu kitabı biraz hızlandırıp, belli bir bölümden sonra final vermem lazım. Diğer kurguyla bunu aynı anda yazmak zorlayıcı olur benim için.
Neyse , iyi okumalar güzellerim 💜
"Neden hala gelmediler?"
Felix, okulun hemen yanında bulunan kafede kuzenleri ile otururken yerinde kıpırdanmaya başlamıştı. Changbin ve arkadaşları basketbol antremanlarından sonra yanlarına geleceklerini söylemişti fakat hala görünürde yoklardı.
"Aşk kuşu flörtünü mü özlemiş?"
Çilli olan, Jisung'un kendisiyle dalga geçercesine konuşmasıyla masanın üzerinden ona uzanıp vurmak için hamle yapmıştı ama diğeri hemen geri çekilince isteğine ulaşamamıştı.
"Flörtüm filan değil o benim."
Jisung ve Seungmin duyduğu sözlerle birlikte göz devirmişti. Önünde test kitabı açık olan genç, kuzenine bıkkınca söylenmeye başlamıştı.
"Neyi inkar ediyorsun ki, Felix? Çocuğa açık kapı bıraktın resmen."
Felix kuzeninin sözlerine kısmen katılıyordu fakat yine de flört etmiyorlardı. Diğeri, ona kendisini sevdirebilerse ancak böyle bir şey mümkün olabilirdi. Çilli olan davranışlarını gözlemliyordu sadece, tabi birazda ona karşı olan ilgisi hoşuna gitmişti.
Jisung ise diğerlerinin daha yanlarına gelmemesine mutlu oluyordu. O günden sonra Minho ile aynı ortamda bulunmak pek istemiyordu çünkü utanıyordu. İkisi de birbirleri ile eskisinden daha az konuşuyor ve bakışıyordu. Büyük bir ihtimal diğeri de çoktan yaptığı şeyin hata olduğunu fark etmişti.
Üç kuzen artık sohbeti kesmiş kendi hallerinde oturuyordu. Seungmin testlerini çözerken diğer ikili ise camdan bakarak düşüncelerine yol göstermeye çalışıyordu.
Jisung, dışarıya doğru boş boş bakınırken kendi okullarından, ellerinde demir sopa bulunan ve kavga ettikleri her halinden belli olan Soun ve birkaç kişiyi görmesiyle gözlerini açabildiği kadar açmıştı. Bu çocuğun ne işi var bizim okulda? Aklına gelen şeyle hemen kuzenlerine döndü. Soun'un buraya gelmiş olma nedeni kesinlikle Minho'dan öc almak istemesiydi.
"Şuraya bakın."
Jisung, hızlıca söylerken bir yandan da diğerlerine Soun ve arkadaşlarının olduğu yeri göstermişti. İki kuzen de onun endişeli sesiyle birlikte işaret ettiği yere bakınca şaşırmışlardı. Seungmin, hemen diğerlerine dönerek "Antremanları çoktan bitmiş olmalı ama hala gelmediklerine göre..." sözlerini tamamlamamıştı fakat kuzenleri onun ne demek istediğini anlamış gibi hızlıca ayaklanıp, oturdukları kafeden çıkmışlardı.
——
"Oğlum, sen çocuğu göreceksin diye biz niye duş almıyoruz ki?" Hyunjin yakınarak sözlerini söylerken bir yandan da vücudunu koklayarak burun kıvırmıştı. "Çok fena ter kokuyoruz."
"Pis pis çocuğun yanına gidecek işte."
Minho, arkadaşının onlara hızlıca hareket ettirmesinden dolayı çıkış kapısına doğru ilerken söylemişti sözlerini.
"Hadi ama antrenmandan çıktık ol.." Kapıdan çıktıkları an dört kişinin onları, ellerindeki sopalarla beklediklerini gördüğünde sözlerine devam edememişti, Changbin.
Üçlü karşılarındaki çocukları gördüğünde baygın bir şekilde onlara bakmaya başladı. Minho, bu çocuğun dayak yemesini hazmedemeceğini biliyordu o yüzden pekte şaşırmamıştı gelmesine.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
FOREIGN
General FictionZengin aileden gelen üç kuzen farklı ülkelerde yaşamlarını sürdürüyorlardı fakat aile şirketlerinde oluşan birkaç problem yavaş yavaş batma eşiğine getirmişti onları. Üç çocuğun eğitim masrafları aileleri tarafından zor zar karşılanmaya başladığınd...