Umarım beğenirsiniz ~
Changbin arkadaşının dediği şeyle elinde döndürdüğü topu bırakmış ve ona bakmıştı. Neden ısrar ediyorlardı ki bu olay için? "Ne kendime ne de başkasına itiraf edeceğim bir konu yok." sözlerini söyledikten sonra karşısındaki ikiliden bir göz devirme almıştı. Niye ona inanmıyorlardı ki?
Hyunjin, Seungmin'le konuşmasını bittirdikten sonra geldiğinde iki arkadaşının ne hakkında konuştuğunu anlayamamıştı ama şimdi anlayabiliyordu. Changbin bir haftadır garip davranıyordu bunu farkındaydı uzun saçlı olan ama arkadaşı da gelip kendilerine bir şeyden de bahsetmiyordu. Konunun Felix'le ilgili olduğu apaçık ortadaydı çünkü arkadaşı, çilli çocuğa karşı nedenini bilmediği bir öfke ile doluydu. Normalde aralarında diğerlerine göre daha kolay yakınlaşan onlarken şu an arkadaşı çilliye karşı bambaşka biri oluvermişti. Onunla aynı ortamda bulunmamaya, bulunsa bile her seferinde laf sokup diğerini sinirlendirmeye çalışıyordu. Bu yüzden artık bu konuya açıklık getirebilmek için Minho'ya destek vermeye başladı.
"Karşında gerizekalı mı var, aptal çocuk? Felix'le ilgili ne oldu da sen böyle davranmaya başladın. En son partideyken ikiniz baya samimiydiniz." Hyunjin sözlerini söyledikten hemen sonra Minho atılmıştı konuya. "Ondan hoşlanıyor fakat kendi bile bunun farkında değil." Gözlerini Changbin'in üzerinden çekerek yanlarına sonradan katılan arkadaşına çevirmişti. "Sen gelmeden önce Felix'in fotoğraflarına bakıyordu." Onun sözlerini duyan uzun saçlı genç, büyük bir kahkaha atarak ellerini istemsizce birbirlerine çarpmaya başladı. Bir yandan da sözlerini söylemeye çalışıyordu. "Aşık bir Changbin mi? Oh, bu biraz garip."
"Aşık filan değilim ben. Bunu nerden çıkardınız?" Changbin arkadaşlarının onunla uğraşmasından dolayı sinirle bağırarak ayaklanmıştı. Bağırışı tüm salonda yankı yapmıştı ama pek umursamıyordu, arkadaşları onu sinir ediyordu.
"Nerden mi çıkarttık? Changbin sen farkında değilsin ama ona bakarken bile gözlerin parlıyor. Her defasında ona laf söyledikten sonra yüz ifaden öyle bir hâl alıyor ki sanki onu kırdığın için kendine kızıyorsun." Minho, arkadaşının hala bir şeyleri kendisine itiraf etmemesinden dolayı hafif sinirle söylenmişti.
"Felix'ten ne hoşlanıyorum ne de aşığım, bunu o küçük aklınıza sokun. Siz kendinize macera arıyorsunuz ve bunu da benim üzerimden yapmaya çalışıyorsunuz." Changbin arkadaşlarının hala üzerine gelmesinden dolayı sinir katsayılarının artmaya başladığını hissediyordu. Kendisi de biliyordu o çocuktan etkilenmeye başladığını ama daha kendine bile itiraf edememişken arkadaşlarının yüzüne karşı her şeyi pat pat söylemesi deli ediyordu.
Hyunjin arkadaşının bağırmasıyla sinirlenmeye başladığını hissediyordu artık. Bu çocuk tam bir salaktı. Sinirini gizleme gereği duymadan konuşmaya başladı. "Ondan hoşlanıyorsan, hoşlanıyorum de olsun bitsin neden böyle atar gider yapıyorsun ki?"
"Korkuyorum tamam mı?" Artık dayanamamıştı diğerlerinin üzerine gelmesine, Changbin. "Korkuyorum bunu kendime itiraf etmekten, korkuyorum onu sevmekten ve" sözlerine bağırarak başlamıştı ama artık o gücü kendinde hissedemediğinden ses tonunu düşürmeye başladı. "Korkuyorum işte ona bağlanmaktan. Onu tanıyalı ne kadar oldu? Bu kadar hızlı bir şekilde olmaz, olmamalı." Sözlerinin devamını getirmeden önce ayaklarındaki gücü de kaybettiği için yavaş bir şekilde az önce kalktığı yere yeniden oturdu. "Hem karşılık almayacağımı bilmek.." sözlerinin devamını getiremiyordu artık, tüm gücünü kaybetmişti.
İki arkadaş, çaresizce oturmuş diğer arkadaşına baktı. Changbin kaç gündür kafasında bu duygular ile mi savaşıyordu? Ondan mı bu kadar soyutlaşmaya başlamıştı hayattan? Minho arkadaşının en çok neyden korktuğunu anlamıştı, arkadaşı bağlanmaktan değil karşılık alamamaktan korkuyordu. Derin bir nefes alarak oturan gencin omzuna elini atmış, konuşması için kelimelerini seçmeye çalışmıştı. "Karşılık alıp almayacağını bilemeyiz fakat sen çoçuğa böyle sert davranmaya devam edersen pek sanmıyorum karşılık vereceğini." Sözleriyle arkadaşını kırmak istemiyordu ama yanındaki genç kendince hata yapıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
FOREIGN
General FictionZengin aileden gelen üç kuzen farklı ülkelerde yaşamlarını sürdürüyorlardı fakat aile şirketlerinde oluşan birkaç problem yavaş yavaş batma eşiğine getirmişti onları. Üç çocuğun eğitim masrafları aileleri tarafından zor zar karşılanmaya başladığınd...