Merhabaaaa~
Yeni bölümle karşınızdayım. İnşallah berbat etmiyorumdur çünkü belli bir plan çevresinde yazmıyorum hikayeyi. Umarım beğenirsiniz.Vote verip, yorum yaparsanız çok mutlu olurum 🖤
Üç kuzen birbirlerine baktı ve derin bir nefes aldı. Şu an yeni sınıflarının önünde hocalarının kendilerine seslenmesi bekliyorlardı.
Uzun sessizliğin ardından Seungmin "Yeni hayatımız şimdi başlıyor, hazır mısınız?" demişti bir bana bir de diğer kuzenime bakarak. Ona büyük bir gülümseme vermiştim. Konuşma gereği duymamıştım çünkü konuşursam tüm büyü bozulacak gibi hissediyordum.Ailem Koreli olmasına rağmen ben doğduğumdan beri Avustralya'da yaşadığımız için oranın kültürüne yatkındım bu yüzden şu an hayatımın en stresli anlarından birindeydim. Yeni okul çok sıkıntı değildi benim için hatta kendi ülkemde olsaydım çok rahatlıkla arkadaş edinebilirdim ama buradaki insanlarla nasıl rahat iletişim kuracağımı bilmiyordum. Kuzenlerime bakarak en azından onlar yanımda bu yüzden başka bir insana ihtiyaç duymuyorum diye kendimi rahatlatmaya çalışmıştım.
İçeride hocanın bir şeyler dediğini duyuyordum ama sesi uzaktan geldiği için tam anlamıyordum fakat ne konuştuğunu az çok tahmin edebiliyordum. Bir bilemedin iki dakika sonra sınıfın kapısı açıldı ve hoca içeri gelmemizi istedi. Stresim artık daha da artmış, ellerimi sıkmaktan dolayı terlemişti avuç içlerim. Tüm sınıf bize bakıyordu bunlar kim dercesine. Dönemin ortasında gelmiş olmamız onları şaşkına çevirmiş olmalıydı doğal olarak.
Sınıf bize biz sınıfa baktık bir süre... Sonra ise hoca sınıfa karşı "Yeni arkadaşlarımız katıldı aramıza bu dönemle birlikte artık bizimle olacaklar. Onlarla iyi geçinin çocuklar. " diyerek gülümsedi ve bize döndü "Kendinizi tanıtabilirsiniz."
Üçümüz ilk birbirimize baktık birinin konuşması gerekiyordu ve bu kişiyi çoktan gözlerimizle seçmiştik. Jisung göz devirmişti bize çünkü onu seçeceğimizden kendi de emindi. Aramızdaki en dışa dönük insan oydu hemen arkadaş edinip, ortam yapabilen birisiydi o yüzden onun ilk konuşma yapmasını istedik en azından stresimizi daha aza indirebilirdik. Gergince söze başlamıştı "Merhaba ben Jisung, Malezya'dan geldim. Diğer ikisi benim kuzenim." diyerek Seungmin ve beni göstermişti. Tüm sınıf yurt dışından geldiğini duyunca daha da şaşırmıştı, neden bu kadar şaşırmışlardı ki?
Seungmin benim gerginliğimin farkında olduğundan sonraki tanıtma işine o geçmişti. O çok kibar, insanlarla nasıl konuşacağını bilen biriydi bu yüzden birinin onu sevmeme gibi bir durumu söz konusu olamazdı. Şirin bir gülümseme vermişti önce sınıfa sonrasında kendini tanıtmaya başlamıştı. Kuzenim konuşurken bende sınıftakileri incelemeye başlamıştım. Bazı insanlar bize pür dikkatle bakarken bazıları sıkılmış ve çabuk bitirmemizi dilercesine bakıyordu.
Sınıfın arka sıralarında arkadaş olduklarına emin olduğum üç kişi dikkatimi çekti. Birinin saçları omzuna kadar uzundu diğerinin de bakışları çok keskindi fakat hemen yanlarında kol kaslarının gömleğinin altından bile belli olan biri diğerlerine göre daha çok ilgimi çekmişti. Onu incelemek istemiştim ki fark etmiş gibi bana bakmaya başladı. Gözlerimiz birbirine değdiğinde soğuk ve sert bir rüzgar vücudumu delercesine basınç uyguluyor gibi hissettim. Birbirimizle yarışa girmiş gibiydik, kim bakışlarını çekerse kaybedecekti sanki. Bir süre birbirimize üstünlük kurmak istercesine baktık fakat benim kendimi tanıtma vaktim geldiği için bu galipsiz yarışa son vermiştik.
Sarışın genç boğazını temizleyerek konuşmasına başlamıştı " Merhaba ben de Felix, Avustralyalıyım. Korecem çok kötü değil ama eksiklerimin olduğunun da bilincindeyim ayrıca farklı bir kültürde yaşadığım için size karşı olan hatalı bir davranışım olursa beni yanlış anlamamanızı hatta gelip bana bu durumu bildirmenizi isterim, iyi anlaşalım lütfen." diyerek gülümsemişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
FOREIGN
General FictionZengin aileden gelen üç kuzen farklı ülkelerde yaşamlarını sürdürüyorlardı fakat aile şirketlerinde oluşan birkaç problem yavaş yavaş batma eşiğine getirmişti onları. Üç çocuğun eğitim masrafları aileleri tarafından zor zar karşılanmaya başladığınd...