Size bir sır vereyim mi?
Ben hayaletleri görebiliyorum, aynı hayalet okuyucuları görebildiğim gibi kepclemdşevpBu kitabın artık sonlarına gelmeye başladık. Biraz hüzünlüyüm o yüzden erken bölüm atıp bu kitabı hemen bitirmek istemiyorum.
Bilmeyenler olabilir diye söylüyorum. Two Kingdoms adlı tarihi bir kitaba başladım. Ona biraz yoğunluk verdikten sonra aklımda taslağını çizdiğim iki kitap ile karşınıza gelmek istiyorum.
Biri vampir, biri de Yunan tanrılarını konu alan bir kitap.
Vampir temalı kitabın ana shipini Minsung yapmayı düşünüyorum. Tanrıları esas alan kitabın konusuna en çok Hyunlix uyabilir gibi geliyor ama tabiki kesinliği yok.Eğer destekte bulunursanız diğer kitaplara, sizinle uzun bir süre beraber olabiliriz.
Giriş için çok konuşarak sizi sıkmak istemiyorum. Bölümü güzelce okuyun güzellerim benim 🌸
"Gözlerimi çıkartıp yıkamak istiyorum."
Hyunjin ve Minho, koçlarının sözleri ile duş almak için gittiği soyunma odasında, diğer ikilinin önemli anına da denk gelmişti. Takımdakilerden önce onlar geldiği için, diğerleri görmemişti bu anı. Tabiki bu ana şahit olmaları dillerinden de bir türlü düşmemişti. Koçun söylediği mekana doğru giderken hala dalga geçmek için söyleniyordu, uzun saçlı genç.
Changbin arkadaşının sözleriyle gözlerini devirmiş, "Abartma." demişti. Konuşmasından sonra arkadaşı hiç beklemeden, "Nasıl abartmayayım? Resmen en yakın arkadaşımın öpüşme anına şahit oldum." demesiyle birlikte kusuyormuş gibi yaptı.
Changbin, arkadaşının odak noktasından çıktığını anlayınca çillinin omzuna attığı elini hızlıca çekmiş ve dalga geçen arkadaşının koluna güçlü bir yumruk atmıştı. Uzun olan, beklemediği bu darbe ile arkadaşının vurduğu yeri hızlıca tutarak bağırmıştı. Canı acımamıştı ama bazı şeyleri abartma konusunda çok iyiydi.
"Neden yaptın bunu?" Sızlanarak söylemişti."Akıllan diye." Changbin, arkadaşına vurduktan sonra eski yerine, çillinin omzuna kolunu yeniden atmıştı. Hyunjin rahat durmayarak, "Minho hemen değişti görüyor musun?" gözlerinden yaş geliyormuş gibi silerken, bir yandan da diğer arkadaşına şikayette bulundu.
Ortamdakiler onun sözü ile gülmeye başlamışken, Changbin ve Felix somurtuyordu. "Görmez olur muyum? Resmen çocuk aniden değişti." Minho'da arkadaşına destek verirken, hedef alınan Changbin ve çilli hızlıca bağırmıştı. Sinirden değildi bu bağırma. Sadece diğerlerinin sabahtan beri onların üzerine gelmelerinden bıkmışlardı.
"Sevgilimi rahat bırakın." Felix, az önceden beri yanındaki çocukla dalga geçen ikiliye hitaben söylediği sözlerle birlikte diğerleri onlara imalı bir şekilde mırıldanma vermişti. Changbin, çillinin sözleri ile hemen yanında olan çocuğa kafasını döndürerek şirin bir şekilde, "Bir daha söylesene." demişti.
Çilli olan onun istediğini yerine getirerek gözlerinin içine bakarken büyük gülümseme ile, "Sevgilim." demişti. İsteği yerine gelen çocuk da onun gülüşüne karşılık vererek söylediği sözün tekrar etmiş ve hemen yanağına öpücük kondurmuştu.
İkili birbirlerine teklifte bulunmamıştı fakat, buna gerekte duymamışlardı. Sözlere ihtiyaçları yoktu onların. Kelimeler harici hislerini açıklamışlardı zaten.
Onların bu cicim hallerine diğerleri yüzlerini buruşturarak bakarken, aynı anda Hyunjin'in az önce yaptığı kusma hareketini yapmışlardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
FOREIGN
General FictionZengin aileden gelen üç kuzen farklı ülkelerde yaşamlarını sürdürüyorlardı fakat aile şirketlerinde oluşan birkaç problem yavaş yavaş batma eşiğine getirmişti onları. Üç çocuğun eğitim masrafları aileleri tarafından zor zar karşılanmaya başladığınd...