Tam bir haftadır ev ve alışverişlerle uğraşıyorlardı.
Seungmin, Aussie Cafe'de çalışmaya başlamıştı.
Minho ise evde Hyunjin'le beraber düzeni oturtuyordu.
Sonuç olarak, her sabah önceki günden kalan pastane ürünleriyle kahvaltılarını geçiştirip akşamına da eve bir şeyler sipariş ettikleri günlerin sonuna gelmişlerdi. Minho ve Hyunjin bütün marifetlerini konuşturarak yemek yaparken, Seungmin izin gününün verdiği rahatlıkla güzel bir duşun ardından aşağıya inmiş, mutfaktaki masaya oturmuştu.
"Bu gece parti yapalım."
"Hiç tanıdığımız yok, üçümüz mü yapacağız?" Minho arkasını bile dönmeden kahvaltı hazırlamaya devam ederken konuşmuştu. Seungmin ona dil çıkarıp bir umut Hyunjin'in tarafına baktı.
"Oyun oynar ve biraz içeriz. Ne dersin Hyunjin?"
"Sabahın zortunda uyanıp duruyordum kaç gündür, hiç halim yok." Seungmin surat asmaya devam ederken telefonuna gelen mesajla sırıttı.
"Ya eğer Jeonginler bizi kafede akşam yemeğine çağırıyor dersem?" Hyunjin aniden duyduğu isimle heyecanlanıp elini keserek inledikten sonra Minho ona göz devirip elini suya tutturmuştu.
"Bunu evet sayıyorum?"
"Tabii ki evet! Tanrım, çok eğleniriz. Minho lütfen gidelim." Hyunjin elini zorla suya tutturan çocuğu dürtüklerken Minho avuçlarındaki ele vurdu hafifçe.
"Tamam, gideriz, ne mızmızlandın çocuk gibi." Hyunjin elini peçeteye bastırırken onun bıraktığı işi Seungmin tamamlamaya başladı.
Sonunda doğru düzgün bir kahvaltı yaptıkları günün ardından koltuklara uzanıp televizyon izlemeye başlamışlardı.
"Pişt, Seungmin."
"Hm?" Seungmin gözlerini televizyondan ayırmadan Hyunjin'i cevapladığında, Hyunjin oturduğu yerden kalkıp Seungmin'in önüne oturdu.
"Jeongin'le ne kadar yakınsınız?"
"İstediğin cevapları alabileceğin kadar değil, Hyunjin." Sarı saçlı çocuk dudak büzerek yere uzandığınsa Minho elinde çikolatayla gelmiş, yerdeki gence gülüp koltuğa oturmuştu. "Nesi var bunun?"
"Jeongin'i sordu ama cevap alamadı. Herkes benimle sizin kadar hızlı yakınlaşacak değil ya?"
"Bir haftada hakkınızda birçok şey öğrendim ve gördüm, kimse bizden hızlı yakınlaşamaz." Minho aklına gelen şeyle yüzünü buruşturduğunda Hyunjin kahkaha atmıştı.
Seungmin, gece Minho'nun uyuduğunu düşünüp havlusunu çıkardığında göz göze gelmişlerdi, Seungmin çığlık attığında Hyunjin tuvalete gitmeyi boş verip odalarına girmiş, gördüğü görüntüyle gülmekten ağlamaya başlamıştı resmen.
Seungmin tekrar utandığında başının altındaki yastığı Minho ya atmış, elini de önünde oturan gencin ensesine indirmişti.
"Gülüp durmayın be! Bende olan sizde de var nesi komik?"
"Tepkin komik tepkin, ne olmuş gördüysek niye çığlık atıyorsun?" Minho kahkahaları arasında konuştuğunda Seungmin surat asıp kumandayı alarak çizgi film kanalı açmıştı. Günlerdir izletmiyorlardı ona favori kanalını.
"Susun en sevdiğim çizgi film bu." Minho yüzünü buruşturup atıştırmalığını yemeye devam ederek televizyonu izlerken Hyunjin oflayarak duş almaya gitmişti. Öğlen uyandıkları için akşama çok bir vakit kalmamıştı.
Zaman akıp gitmiş, evden çıkmaları gereken saat gelip çatmıştı ama aşağıdaki ikili Hyunjin'in hazırlanmasını bekliyorlardı hala. "Ya gelin başı mı yapıyorsun insene aşağıya!" Minho sinirle bağırdığında Seungmin yüzünü buruşturdu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
kaçak damatlar
Fanfiction"Seul'e bir bilet!" "Seul'e bir bilet!" "Seul'e bir bilet!" Üç genç ve takım elbiseli adam bir anda bağırdığında resepsiyondaki kadın şaşkınlıkla baktı. ' Hyunjin, Seungmin ve Minho farklı sebeplerden dolayı kendi düğünlerinden kaçarlar. (harf hatal...