karpuz gibi

7.7K 978 324
                                    

Hyunjin kalçasını arabasına yaslamış, bir eli cebindeyken Jeongin'i aramıştı. Yine çıkışına gelmiş, tören sonrası olduğu için onu göremeyeceğini düşünerek aramıştı.

"Efendim?" Hyunjin duyduğu yumuşak sesle gülümsedi.

"Seni almaya geldim." Karşısında gördüğü tanıdık arabayla gözlerini kocaman açıp hızla arabasına bindi. "Hayır, gelmemişim."

"Ne diyorsun? Neredesin?" Hyunjin arabayı çalıştırıp geri geri sokaktan çıktı.

"Ağabeyini gördüğüm için uzaya kaçmayı planlıyorum, kapat telefonu kapat." Hyunjin telefonu yan koltuğa attığında Jeongin'in yüksek kahkahasını duymuş, ardından telefon kapanmıştı.

Jeongin gülmeye devam ederken mahalleden çıkan tanıdık arabaya bakmış, ardından ağabeyinin arabasına ilerlemişti.

"Hayret, ilk defa okuldan sonra gülüyorsun."

"Çok eğlenceli bir şey oldu da." Jeongin ağabeyine dönüp gülümsedikten sonra kemerini taktı.

"Kafeye mi eve mi?"

"Eve, Felix ağabey artık beni kafeye almayacağını söyledi. Hatta kapıya tilkiler giremez tabelası astı. Ders çalışmalıymışım." Chan gülerek arabayı sürmeye başladığında Jeongin surat asıyordu. Artık Hyunjin'i görebileceği tek zaman çıkışına gelebildiği günlerdi.

"İyi yapmış, çok vakit geçiriyordun orada."

"Ama Seungmin ağabeye yardım edemeyeceğim. Ben olmadığım için çok işi olacak."

"Senin yerine oraya Minho'yu ayarlar ve Seungmin'e daha fazla zaman kazandırırız." Jeongin onu onaylasa da, artık üzüldüğü konu sadece Hyunjin'i göremeyecek olmasıydı.

Chan kardeşiyle beraber eve girdiğinde Jeongin kaşlarını çattı. "Neden işe gitmiyorsun?"

"Jisung Minho'yla vakit geçirdiği için kızmayayım diye gecesini gündüzüne katıp şarkıların tamamıyla ilgilendikten sonra hasta olmuş, ama şarkıları bitirdiği için programda ilerideyiz. Bu yüzden bugün ona da, Changbin'e de izin verdim. Genel müdür hallediyor işleri."

"Yani evde misin, akşama kadar?" Chan kardeşini onayladığında Jeongin gülümseyerek ağabeyine sarıldı. "O zaman tüm gün beraber vakit geçirelim mi?"

"Olur, git üstünü değiştir ben de duş alayım." Jeongin ağabeyini onaylayıp odasına geçtiğinde telefonuna gelen aramayı açtı.

"Ağabeyin yanında mı?"

"Hayır, duşa girdi." Hala gülerken telefonu hoparlöre alıp pijamalarını giymeye başladı.

"Beni gördüğü an vuracağını düşünüyorum."

"Çünkü öyle yapacak. Ben gelinimi nikâh masasında bırakmadım, sen bıraktın. Tıp okuyorsun diye bir şey demiyor." Jeongin üzerini giyip çantasını boşalttıktan sonra telefonun sesini normale alarak yatağına uzandı.

"Kuzenimle mi evlenseydim? Ağabeyine kendimi nasıl sevdirebilirim?"

"Bilmiyorum. Ağabeyimden hoşlandığını düşüneceğim artık." Hyunjin 'hah' diye bir ses çıkardı.

"Bazen sandığım kadar zeki olmadığını düşünüyorum."

"Sadece uğraşıyordum. Ağabeyim banyodan çıktı sanırım, görüşürüz."

"Görüşürüz küçük tilki." Jeongin telefonu kapatıp odasından çıkarak salona geçti, Chan da üzerini giyinip kardeşinin yanına uzanarak ona sıkıca sarılmıştı.

kaçak damatlarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin