"Ver bütün paranı, zengin piç!" Jeongin yutkunarak cüzdanındaki bütün parayı çıkarıp uzattı. Korkudan tir tir titriyordu.
"Bu kadar mı? Daha çok paran olmalı, arayın üstünü." Tanımadığı ama okuldan olan biri Jeongin'in boynuna bıçak dayamış, tartaklıyordu.
Jeongin ağabeyi onu şiddetten tamamen uzak tutmaya çalıştığı için onlara karşı sadece kendini savunmayı denemişse de, beş kişi olup hepsinin silaha sahip olması pes etmesini sağlamıştı. Kaşından ve dudağından akan kanlar henüz kurumamışken boynuna bıçak dayayan gencin arkasından Hyunjin'i görmesiyle ağzından hıçkırığını kaçırmıştı. Hyunjin'i görene kadar her şey iyiydi, neden onu gördüğü gibi ağlamaya başlamıştı ki?
Hyunjin, küçük sevgilisinin boğazına bıçak dayayan bedeni omzundan tutup geri çektikten sonra kafa atmış, Jeongin'i bendine çekip boynunu öperek eline arabasının anahtarını sıkıştırmıştı.
"Kaç."
"Hayır." Titreyen sesiyle Jeongin daha sıkı sarılırken Hyunjin bedenini döndürüp onu itmişti. "Git!" Hyunjin omzuna inen beysbol sopasıyla küfür mırıldanıp beyaz gömleğinin kollarını yukarı çekti.
"Siz kimsiniz de, benim sevgilimi tartaklıyorsunuz, he?" Hyunjin boynunu kütletirken beysbol sopalılardan biri sopayı omuzlarına yaslayıp üzerinden ellerini sarkıtarak güldü.
"Ne oldu, bizi dövecek misin zengin çocuğu?"
"Saati iyi para eder, leşini bir güzel tartaklarız bunun." Jeongin'e bıçak çeken gence doğru tükürdü Hyunjin.
"Çok beklersin." Hyunjin beysbol sopası olan gence yumruk attığında arkasından birisi çelme takmıştı. Hyunjin çocuğun üzerine düşerken yerde yuvarlanan beysbol sopasına uzanıp üzerine çıkan çocuklardan birine onunla vurarak yerden kalkmayı başardı. Bıçaklı çocuğu etrafta göremese de, kendisine çelme takan çocuğa ikinci yumruğu indirip yere düştüğünde karnına diğerine döndü nefes nefese. "O köpeği olduğunuza söyle, bir daha Jeongin'in yanında görmeyeceğim onu!" Saçlarını geriye atıp lastiğini bileğine geçirdikten sonra Jeongin'in yerdeki cüzdanını alıp arabaya doğru koşmaya başladı. Arabasının kapısını zorlayan çocuğu görene kadar Jeongin için endişelenmiyordu.
Cüzdanı arka cebine sıkıştırıp kapıyı zorlayıp Jeongin'i korkutan çocuğu ittirdi. "Defol git lan!"
"Sen mi beni durduracaksın?" Çocuk bıçağı Hyunjin'e doğru savurduğunda Jeongin kilitlediği kapıyı açmaya çalışıyordu, panik olmuştu.
Hyunjin bıçaktan kaçıp arabanın önüne geçti. Çocuk da gülerek onu takip edip, ikinci kez bıçağı savurdu. Hyunjin kolunu sıyıran bıçağı umursamadan çocuğa tekme atsa da, çocuk yere düşmeden önce Hyunjin'in karnına bıçağı saplamayı başarmıştı.
Hyunjin kesilen nefesiyle iki büklüm kalırken çocuk yerden kalkmış, zorlansa da koşarak oradan uzaklaşmıştı.
Jeongin sonunda kapıyı açıp arabadan inebildiğinde Hyunjin yere çöktü. Karnında kalan bıçağı hareket ettirmemeye çalışıyordu.
"Hyunjin!" Jeongin sevgilisinin yanına gelirken yere düşmüş, umursamadan ona ulaşmıştı.
"Bıçağa... Dokunma." Hyunjin kanlı elini arabasının kaputuna yaslamış kalkmaya çalışırken Jeongin hem ağlıyor, hem ona yardım ediyordu. Sonunda onu yan koltuğa oturtmayı başardığında titreyen elleriyle kontağı çevirdi. Hyunjin başını arkaya atıp acıyla inlediğinde kanlı eliyle gözyaşlarını silip derin bir nefes aldı.
"Sürmeyi-"
"Emin değilim, sadece ağabeyim biraz öğretti, çok az sürdüm. Hastaneler buraya çok uzak." Jeongin panikle ne yapacağını şaşırmışken Hyunjin zorlukla nefes alıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
kaçak damatlar
Fanfiction"Seul'e bir bilet!" "Seul'e bir bilet!" "Seul'e bir bilet!" Üç genç ve takım elbiseli adam bir anda bağırdığında resepsiyondaki kadın şaşkınlıkla baktı. ' Hyunjin, Seungmin ve Minho farklı sebeplerden dolayı kendi düğünlerinden kaçarlar. (harf hatal...