5.Bölüm

3.4K 90 3
                                    


(Medya Ege)

Bora'yı karşımda gördüğüme çok şaşırmıştım. Bu saatte burda ne işi vardı? Acaba ne konuşmak için gelmişti? Bora'nın bana yönelttiği soruyu tekrarlamasıyla kendimi toparladım.

"Tabi konuşabiliriz, buyur geç içeri"

"Aşağıda konuşsak daha iyi olur. Ben aşağıya iniyorum. Sen de gelirsin."

Bora' nın gitmesiyle ben de odaya girip üzerime bir şeyler aldım. Ve aşağıya indim. Restoranda indiğimde göz ucuyla Bora'yı aradım. Cam kenarında bir masada oturuyordu. O masaya doğru yöneldim ve tebessümle yerime oturdum. Acaba ne konuşacaktı. Zaten her şeyi konuşmamış mıydık?

"İnci buraya gelmemin nedeni bazı şeyleri seninle konuşmak istiyorum."

"Tabi konuşabiliriz."

"Öncelikle seninle gerçek bir evlilik yapmasak da bunu dışarı belli etmemeliyiz. Normal evli gibi davranmak Zorundayız"

" Anlamadım. Sen neyi kastediyorsun. Yatağına falan girmemi beklemiyorsun herhalde benden."

"Hayır, saçmalama İnci ben böyle bir şey demedim.
Sadece sana dışarı karşı biraz daha dikkatli olmanı istiyorum."

"Peki oluruz. Bunun için mi geldin buraya kadar."

"Yani tek bunun için değil bir kaç daha böyle isteklerim var."

"Dinliyorum söyle bakalım."

Yaklaşık yarım saat konuşmada Bora'nın söylediklerine kısa kısa cevaplar verip kestirip attım. Nedenini anlamadığım bir şekilde Bora bugün çok itici geliyordu. Bunun nedeni evlilik gününün yaklaşması da olabilirdi. Bilmiyordum artık. Konuşma bittikten sonra normal muhabbet etmemek için odada işimin olduğunun söyleyip odama çıktım. Hiç bir şey yapasım yoktu. Yatağıma biraz uzandım. Kaç saat uyuduğumu bilmiyordum. Ege'nin kapıyı açma sesine irkilip kalktım.

"Uyandırdım mı?"

"Yok ya fazla bile uyumuşum."

"İyi hadi toparlan da yemeğe inelim."

Şaçımı düzeltip aşağıya indik. Yemekte Eylül de vardı. Beraber masaya oturduk.

"İnci Abla düğün için hazırlıkların hazır değil mi?"

" Evet Eylülcüğüm."

Eylüle cevap verdikten sonra Ege'ye dönmüştüm. Sinirlenmişti ve kendini suçlu hissediyordu. Ege' ye bir şey söyleyip ağzımızın tadını kaçırmak istememiştim. Yemeğimizi yedikten sonra ben hemen odama çıktım. Bende farklılık olduğunu anlayan Ege de arkamdan gelmişti. Odaya girip koltuğa oturdum. Ege de tam karşıma oturdu.

"Abla sen iyi misin?"

" Evet, neden sordun?"

"Sabahtan beri sürekli düşünceli ve yorgun gözüküyorsun. İstersen şuan da bile gidebiliriz buralardan."

Egenin biletleri cebinden çıkartmasıyla şaşkına döndüm. Yurt dışına bilet almıştı bile. Biletleri görünce dalıp gitmiştim. Bu dalgınlığımı Ege de görüp.

" Bence sen biraz düşün sonra yine konuşuruz."

Ege' nin odadan çıkmasıyla. Kendimi çok çaresiz hissediyordum. Ne yapmam gerektiğini bilmiyordum. Hiç Bi zaman da bilememiştim zaten. En çaresiz anlarım da yanlış kararlar almıştım hep. Bu sefer gerçekten iyi düşünmem lazımdı. Camın kenarındaki koltuğa oturdum. Dışarı bakarak düşünmeye başladım. Ya biz kaçtıktan sonra bizi bulurlarsa. Ya bizi sonra öldürürlerse Veya bulamazlar unutulursak. Beynim patlıyacak gibiydi. Dışarı dalıp gitmiştim.

( Düğün Gününden 1 gün önce)

"Abla hazır mısınız? Taksi aşağıda bekliyor. Hemen valizlerinizi alın hava limanına gidelim artık uçak kaçıcak."

"Evet hazırız gidelim."

Ege, Eylül ile aşağı inip taksiye bindik. Taksiye bindim. Camdan dışarı bakarak hava limanına yola çıkmıştık. İyi mi yapıyordum kötü mü bilmiyorum ama ben buna hazır değildim. Yapamazdım yani.
Ama artık burdan dönüş yoktu. Kararımı ben çoktan almıştım.

"Abla merak etme hiç birşey olmayacak. Uçağa bindik mi hepsi geride kalacak."

Kafamla onaylamam ile Ege ününe döndü. Eylül yanımda oturuyordu. Dalıp gitmişti. Onun için de zordu tabi. Annesini, babasını bidaha göremiyebilirdi. Elimle dizine koyup Buna mecbur olduğumu belirten bir yüz ifadesiyle baktım. O da anlamıştı ki bunu hafif bir tebessümle bana baktı. Sonra tekrar kafasını çevirerek. Yola bakmaya devam etti. Hava limanına gelmiştik. Taksi durmuştu. Saatime baktığım da uçağın kalkmasına daha 1 saat vardı. Taksiden indikten sonra valizleri alıp hava limanında uçağı beklemeye başladık.

"Ben su falan almaya gidiyorum istediğiniz başka bir şeyler var mı?"

"Yok sen su al gel."

Eylül ile baş başa kalmıştık. Bir şey demem gerekiyordu. Susamazdım.

" Eylül çok özür dilerim ben."

"Yok Eylül Abla. Kim olsa aynı şeyi yapardı. Zaten ilk başta kabullenmem tuhaftı."

O kelimelerden sonra bir şey söyleyememiştim. Bir süre sonra Ege gelmişti. Bir müddet oturduktan sonra uçak vakti gelmişti. Valizlerimizi alıp uçağa doğru gittik. Uçağa bindik ve koltuklarımıza oturmuştuk. 1,2 dakika sonra resmen buralardan gidiyorduk. Kendimi çok mutlu hissediyordum. Uçağın kalkmasına saniyeler kala dışarıdan silah sesi ile tüm Yolcular bağrışmaya başladı. Acaba gelen Bora'nın dediği kişiler miydi? 2 saniye önce mutluluk saran vücudumu şimdi korku sarmıştı. Kesin onlardı gelen. Ege'ye baktığımda o da telaşlanmıştı.

- BÖLÜM SONU -

YENİ BÖLÜMLER KISA SÜREDE GELİCEK. OKUMAYA DEVAM EDİN. BENDE YAZMAYA DEVAM EDEYİM.

SEVİLİYORSUNUZ 😻

HANCIOĞLU KONAĞI ( TAMAMLANDI) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin