9.BÖLÜM (Emre İtaat Edin!)

2.6K 188 330
                                    

Beni benden öğren!
Zira herkese aynı değilim!

Bölüm Şarkısı:Simge Sağın =Konuşsana Birtanem

Yorum istiyorum arkadaşlar bölüm nerede kaldı diye sürekli soranlar özellikle sizden yorum istiyorum ben binlerce kelime yazarken siz 10 dakika da okuyup geçiyorsunuz lütfen biraz hassasiyet istiyorum okuduğunuz bölüm hakkında bir kaç kelime yazın sınır koymak yada yazmayı kesmek istemiyorum

Keyifli okumalar diliyorum ☀️

Onu sevmek nasıl bir şey biliyor musunuz? Yemeğin suyuna ekmek banmak gibi. Yastığın soğuk tarafı, yeni yıkanmış çarşafın kokusu, yoldan dört nala koşan atın ardında bıraktığı toz gibi. Hani nasıl desem onu sevmek yağmurdan sonraki toprak kokusu gibi. Tuzlu yeşil erik varya hani aynı onun gibi, yerken kekremsi bir tat ancak çok güzel bir his gibi. İlk bisiklet, ilk öpücük, ilk dua, işten yeni gelmiş baba gibi. Kahretsin yine seviyorum onsuz olamam gibi. Onu sevmek tam anlamıyla delirmek gibi.

Yaslandığımız ağacın altında ne kadar süre öyle durduk bilmeden izledim onu. Eli elimin üstünde bir dizini kendine çekmiş diğer eli onun üstünde gözleri kapalı öylece oturdu. Sözleri aklımda dönüp dururken ben sadece hayranı olduğum o yüze baktım.

Susma demişti bana susma hakkını ara. Peki susmayıp konuştuğumda duracak mıydı yanımda? Amacın yok mu dedi çalışmak istesem bile müsaade edecek miydi buna
buna? Bu eli bırakmam dedi gerçekten benim onu sevdiğim gibi sever miydi bir gün beni?

Derin bir nefes çekti içine göğüs kafesi hafifçe havalandı ah ne çok istedim başım orada olsun diye. Göz kapakları yavaşça hareket edip açılırken kirpikleri ok olup battı sanki kalbime. Hafifçe çekti elini elimin üstünden üşüdüm. Yalnız beni üşüten ne esen rüzgar nede ıslandığımız yağmurdu. Ellerim sanki hep tutulmak için var olmuş gibi o bırakınca karıncalandı ellerim.

"Geri dönelim üstün çok ıslandı hasta olacaksın."

Hasta olsam bakar mıydı acaba bana. Ateşim çıksa mesela değer miydi dudakları anlıma. Bakışlarını yüzümde hissedip doğruldum hızlıca.

"Sende ıslandın dönelim."

Belli belirsiz bir gülümseme yakaladım yüzünde sonra ayağa kalkıp elini uzattı bana. İçim titredi tekrar tutacaktım ya elini sanki güvercinler yuvasını buldu kırlangıçlar sıcak yerlere kavuştu.

Yağmur durmuştu ama sanki o her gülümsediğinde içimde şimşekler çakıyordu. Bu kez atlara binmedik Gecenin yularından tutmuştum ki bana bakıp konuştu.

"Önce eve geçelim üstünü değiştir sonra çarşıda biraz işimiz var konağa öyle geçeriz."

Ben daha konuşmadan önce kendi bindiği kahverengi at olan sahranın ardından da gecenin arkasına vurup koşmalarını izledim.

"Yolu biliyorlar mı kaybolmazlar değil mi?"

"Herkes kendi evinin yolunu bulur. Burası da onların evi onların memleketi."

Başımı salladım bu sözü hoşuma gitti güldüm. Gülüşüme farklı bakıyordu sanki ben her güldüğümde bir Azad kuşunu salıyordu kafesinden. Bakışları hala yüzümde gezerken daha fazla dayanamadım ve konu değişsin diye sordum.

" Benim burada kıyafetim yok ki çarşıya gitmeden konağa uğrasak olmaz mı?"

Hala bir tempo tutturmuş geldiğimiz yolu geri dönerken başını sallayıp konuştu.

ELİDA Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin