On üç

2.5K 215 109
                                    


1k olmamıza çok az kalmış uw yerim siziiii 🥺💖
Birazcık çok azcık şu Beautiful da okunsa keşkem 🥺🥺🥺
Neysee seviyorum sizi iyi okumalar 💖

*hatırlatma*

"Senin için gittim... seni üzdüğüm için..."
Derin bir nefes aldım.
"Benden korktuğun için.. ve..."
Uzanıp dudaklarına öpücük koydum.
"Sana aşık olduğum için."
Ve tekrar dudaklarına kapandım...

Felix

Dudaklarımın üstünde hissettiğim baskı gözlerimin dolmasına sebep oldu.
Ona karşılık vermek adına dudaklarımı araladığım da dilini direk devreye sokmuştu.

Bir kaç dakika öpüşmemizin ardından dudaklarımızı ayırdık.
"Seni seviyorum Felix... yaptıklarım için beni affet lütfen.."
Hyunjin gözünden akan yaş ile bunu söylediğinde gözlerimi kocaman açtım. Hyunjin ve ağlamak? Asla yan yana gelmezdi.

Kucağına çıkıp yüzünü avuçlarım arasına alıp uzanıp gözünden akan yaşları öptüm.
"Üzülme... lütfen?"
Başını iki yana sallayıp geri çekmeye çalışınca minik öpücük koydum dudaklarına.
"Affediyorum seni... ve Hyunjin umarım bir daha beni pişman etmezsin."

Hyunjin gözlerini silip yüzünü yüzüme yaklaştırdı.
"Asla... asla sana aynı şeyleri yaşatmayacağım."
Gülümseyip kollarımı boynuna sardım ve kucağına uzandım.
"İyi olacaksın.. duydun mu beni? Eğer iyi olmazsan seninle konuşmam bir daha."
saçlarıma öpücük koyunca gözlerimi kapadım. Bir süre sonra da uyuya kalmıştım.

~

"Az sessiz ol Felix uyuyor."
Gözlerimi hafifçe aralayıp etrafa bakındım ama odada kimseyi görmeyince doğruldum.
"Siktir.. niye bu kadar morardı vücudun?"
"Bilmiyorum.."

Gelen sesler ile odadan çıktım ve Hyunjin'in odasına ilerledim. İçeriye girecekken ismimi duymam ile duraksadım.

"Felix'i kucağına mı aldın?
Görüş açıma giren Hyunjin başını yavaşça salladı.
Taemin kaşlarını çatıp başını olumsuz anlamda salladı.

"Hyunjin! Kaç defa dedim sana ağır şeyler taşımaman gerek.. zarar veriyorsun kendine!"
"Ama Felix beni affetti.. ne yapsaydım? El sallayıp ay saol Felix mi deseydim?"

Bu dediğine normalde gülerdim ama sessiz kaldım. Beni taşıması neden ona zarar veriyordu ki?
"Öyle demiyorum ama dikkat etmelisin.. zaten vücudun hassaslaştı. bu durumda ayrıca dikkat etmen gerektiğini, bir poşet dahi taşımaman gerektiğini biliyorsun."

"Tamam dikkat edeceğim oldu mu?"
"Bana söz ver Hyunjin. Felix'i kucağına almayacaksın! Sarılman bile tehlikeli!"
"Bu konuya girmeyeceğiz asla Felix'in kokusunu almadan duramam!"

Gözlerim dolarken hızla odaya girdim.
"Neden bana söylemiyorsunuz bunu? Salak gibi kucağına atladım!"
Sesim istemsizce yükselirken ikisinin de bakışları bana döndü. Hyunjin kaşlarını çatarken Taemin memnuun gibiydi. Büyük ihtimalle söylemek istiyordu zaten.

"Senin salak sevgilin yüzünden!"
Sevgili kelimesini duyunca ister istemez dudaklarımda bir gülümseme oluşmuştu. Hemen düzeltip Hyunjin'e döndüm.
"Ee Hyunjin? Açıklaman vardır umarım?"
"Sen bana sarılınca mutlu oluyorum.. ne yapabilirim?"
"Sarılabiliriz sadece! Neden kucağına çıkmama izin veriyorsun ki?"

Hyunjin omuz silkip,
"Bir daha olsa bir daha alırdım."
Dediğinde gözlerimi devirdim.
"Dayak istiyorsun Hyunjin!"
Taemin: Ayrıca vücudu ağrıyor ama sana söylemiyor...
Hyunjin yanında duran yastığı Taemin'e fırlatıp kendini yatağa bıraktı.
"Kapa çeneni! Çok bilmiş seni."

Göz devirip yatağa ilerledim ve yanına uzanıp hafifçe kollarımı sardım.
"Bir daha bana yalan söyleme!"
"Yalan söylemedim.."
"Gerizekalı!"

Taemin bu halimize sırıtıp bana çevirdi bakışlarını.
"Kahvaltıya gidelim mi?
"Olur... biraz hava alsak çok iyi olur hatta."
"Sonrada hastaneye gidelim.."

Başım ile onu onayladım. Taemin odadan çıkınca dolaba yönelip Hyunjin için bir kaç parça eşya çıkartıp yatağın üzerine koydum.
"Bunları giyin bende odama geçip giyineyim."
Hyunjin onaylayan mırıltılar çıkardığında ona gülümseyip odadan çıktım.

Odama geçip vazgeçilmez siyah pantolonumu alıp giyindim. Üstüne ise salaş bir gömlek giyip düğmelerini ilikledim. Ardından ayakkabılarımı giyip hırkamı elime aldım ve odadan çıktım.
Hyunjin giyinmiş ve o da benimle birlikte odadan çıkmıştı. Üstündekileri güzelce süzdükten sonra gülümseyip salona geçtim.
"Hadi çıkalım."

Taemin ayaklandığında telefonumu elime alıp dış kapıya ilerledim.
Aynada kendime bakarken Hyunjin arkama geçip arkadan bana sarıldı.
Gülümserken yüzüme fondöten sürmeyi unuttuğumu görünce kaşlarımı çattım.
"Siz arabaya geçin çillerimi kapatıp geliyorum."
Hyunjin'in kollarından çıktığım da Hyunjin elimi tutup kendine çekmiş ardından çillerimin bir kaçına öpücük koymuştu.
"Çillerin çok güzel, aynı senin gibi... kapatma öyle gidelim."
"Ama sen sevmiyorsun gözükmesini?"
"Hayır sevgilim aksine..."
Uzanıp dudağımı öptü ardından çekilip gözlerimin içine baktı.
"Bebek gibi yüzüne güzellik katıyorlar.."
Ona gülümseyip kolları arasından çıktım ve demir kapıyı açıp kendimi dışarıya attım.
"Hadi gidelim acıktım."
İkiside kapıdan çıktığın da kapıyı kilitleyip anahtarı cebime attım.

Hyunjin'in arabasına bindiğimiz de uzun ısrar sonucu sürücü koltuğuna ben geçmiştim.
Taemin'in açtığı harita üzerinden giderken çıkmaz ve taş dolu bir yola girmiştik.
"Senin vereceğin yol tarifine tüküreyim!"
"Ben nerden bileyim?"
Gözlerimi devirip vitesi geriye aldım ve tekrar düz yola çıktım.

Sonunda bulduğumuz kafeye geldiğimiz de tanrıya şükürler edip arabadan indim.
Hyunjin'in yanına ilerledim ve ellerimizi birleştirip gülümsedim. O ise bana yaklaşıp saçlarımı öptü ve elimi kaldırıp öptü.
"Sana sahip olduğum için o kadar şanslıyım ki... bazen kendimi rüyada gibi hissediyorum."
Ona şirince gülümsedim.
"Rüyada değilsin... her şey gerçek."
"Gerçek olamayacak kadar güzel."
Gülümseyip göz devirdim.
"Ama gerçek!"

"Hay sikicem gerçeğinizi.. hadi amk açlıktan bayıldım."
Yan taraftan gelen Taemin'in isyanı ile kahkaha mı serbest bıraktım ve Hyunjin'in elini çekiştirip kafeden içeriye girdim.

Çocuklar bir masada oturmuş hepsinin yüzü beş karış bizi bekliyordu.
Yanlarına ilerleyip masaya oturduğumuz sırada Minho çığlık attı.
"Tanrım! Sakın sevgili olduğunuzu söylemeyin!"
Ona gülücük gönderip Hyunjin'in dudaklarına minik bir öpücük koydum.
Hyunjin'in vücudu kasılırken sakin olmasını fısıldadım.
Chan: SİKTİR CANIM!
Jeongin: Off çok sevindim Felix Hyung!

Jeongin'e havadan öpücük atıp diğerlerine de gülümseyerek teşekkür ettim.
"Aslında sizi buraya bir şey söylemek için çağırdık.."
Hyunjin tekrar gerildiğin de onun tarafına bakmadan çocuklara döndüm.
"Hyunjin... Hyunjin kanser..."

Güzel bitiremedim gibi ama daha uzun da yazmak istemedim... neyse bir kaç gündür yoktum umarım telafi eder
Love you için sanırım yarın yazar atarım bir bölüm..
Beautiful için ise bir şey söyleyemem... görüşmek üzere 💙

Sağlıklı kalın 💖

*düzenlenmedi*

Angel ~Hyunlix~ ✓ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin