On dokuz

1.9K 183 71
                                    



Selam nasılsınız bebeklerim? Ben bok gibiyim hayvan gibi ateşim var ve yatak döşeğim şu an. İnş virüs değil sadece gribimdir.

Neyse bölüm yazarsam belki moralim düzelir diye düşündüm ve cidden iyi geldi... umarım beğenirsiniz. 💖

İyi okumalar

Felix

1 hafta sonra

Demir kapıyı yavaşça çekip ardından elimdeki anahtar ile iki kere kilitledim. Yerdeki valizi elime aldım apartmandan çıktım. Kapıda bekleyen Chan'ın arabasına bindim.

"Selam!"
"Hoş geldin bebeğim."
Gülümseyip yanağını öptüm ve kemerimi bağladım.
"Felix... para işini ne yaptın? Sana yardım edebileceğimi biliyorsun değil mi?"

Başımı iki yana salladım. Asla yardım istemeyecektim. Bu arada size söylemedim. Babamlar bütün kartları iptal ettirmiş elimizdeki arabayı da alıp siktir olup gitmişlerdi. Hastane masrafları ile başa çıkmam için iş bakınıyordum.

İkimizin ameliyat masrafı neyseki halledilmişti. Kartlar iptal olmadan çekilmişti ama şu an Hyunjin ek tedavi aldığı için ve bunu da özel bir hastanede aldığı için ücretler çıkıyordu.

"Bir iş buldum. Hastaneden sonra oraya geçeceğim."
"Felix! Delirdin mi? Hyunjin duyarsa seni yaşatmaz."
"Peki ne yapacağım Chan? Sizden sürekli para mı alacağım? Hı söyle bana?"

"Borç olarak al! Sonra ödersin..."
"Zaten yeterince yardım ediyorsun Chan..."
"Felix!"
"Chan, lütfen uzatmayalım... senden ya da sizden borç almayacağım."

Chan arabayı durduğunda başını iki yana sallamıştı. Derin bir nefes alıp arabadan indim. Chan inecekken elim ile durdurdum.

"Lütfen! Okula git sen."
Başını salladığında öpücük atıp valizi sürükleyerek hastaneye girdim. Asansöre ilerlerken Taemin ile karşılaştım.
"Selam Felix! Nasıl hissediyorsun? Ağrın var mı?"
"Hayır, teşekkür ederim. İyiyim. Sen nasılsın?"

Taemin elini omuzuma atıp beni kendine çekti.
"İyiyim güzelim. Hyunjin biraz daha iyi... ilaçlara başladı tekrardan."
"Oh tanrıya şükür! Cidden artık kaldıramıyorum onu o hallerini."

"Biliyorum güzelim. Hadi sen yanına git ben yarım saate gelirim."
"Tamamdır acele et kek ve börek yaptım soğumadan yemelisin!"

Gözleri parıldadığında gülümsedim ve asansöre bindim. Asansör kapanırken derin bir nefes aldım. Hyunjin'i görmek beni korkutuyordu son günlerde. Çünkü ilaçları kullanmadığı için çok sinirliydi. Eski Hyunjin gibiydi. Tek farkı bana olan aşkından dolayıydı kıskançlığı. Asansör durduğunda inip Hyunjin'in odasına adımladım.
Kapıyı tıklatıp içeriden gel sesini duyunca içeriye girdim.

Hyunjin beni görünce genişçe gülümsemişti. Ona tedirgin bir gülümseme bahşedip kapıyı kapattım. Elimdeki poşetleri komidine bırakırken valizi de dolabın kenarına koydum.
"Sevgilim..."

Hyunjin'in sesi kulaklarıma dolduğunda biraz rahatlamıştım. Ona dönüp kocaman gülümsedim ve yavaş adımlar ile yatağa yaklaşıp yanına oturdum. Beni kendine çekip dudaklarıma uzandı. Sert öpücüğüne yavaşça karşılık verirken beni yatağa yatırmış üstüme çıkmıştı.
"Hoş geldin... çok özlemişim seni."
"Bende..."

"Felix? İyi misin güzelim?"
Şirince gülümsedim. Ona bir şey belli edemezdim.
Ellerimi ensesine çıkarıp saçları ile oynadım. Dudaklarına minik öpücük koydum.

"İyiyim sevgilim... sadece seni artık evde görmek istiyorum."
"Çok az kaldı sevgilim... 2 gün sonra çıkıyorum."
"Evet ve evde dinleceksin artık... gözümün önünde."
Başını salladığında tam konuşacakken odanın kapısı açıldı.

Hızla doğrulup yataktan kalktım.
"Uv yanlış zamanda gelmişiz chang."
Taemin Changbin'i dürtmüş ve kıkır kıkır gülmüştü. Göz devirip masanın üzerindeki keki ve böreği elime alıp kapaklarını açtım.
"Hadi yiyin... soğumadan..."

Taemin ve Changbin saldırıp yerken plastik bir tabağa börek ve kekten koyup Hyunjin'in yanına yaklaştım.
"Sevgilim... sende yemelisin."

Başını sallayıp elimden tavağı aldı ve kekten bir ısırık aldı.
"Güzel olmuş mu aşkım?"
"Çok güzel bebeğim..."
Elime uzanıp minik öpücük koyduğunda uzun süre sonra ilk defa kendimi tam anlamı ile iyi hissettim.

Telefonumun çalması ile elime alıp kapıdan çıktım.
"Buyrun?"
"Bay Felix?"
"Evet benim."
"Otelimizdeki garsonluk başvurunuzu inceledik. Sizi deneme için çağırmak isteriz... bu akşam bir davet var o yüzden bu gün başlayacaksınız... saat 17:00 da burada olun lütfen. İyi günler."

Telefon kapandığında gülümsedim. Bir kaç kafeye başvurmuştum ama bu otelin olması daha iyiydi. Aylık 2000 dolar ve yemekler bedavaydı. Ders saatlerime göre de zamanı konuşmuş ayarlanabileceğini söylemişlerdi. Derin bir nefes alıp tekrar odaya girdim.

"Felix?"
Hyunjin seslenmesi ile ona döndüm.
"Efendim sevgilim?"
"Kiminle konuştun sen 'dışarda'?"
"Hiç... bir arkadaşım. Ders notları istemiştim de onun için..."

Hyunjin kuşkulansada başını sallamıştı. Duvardaki saate göz gezdirirken saatin 4'e yaklaştığını görünce ayağa kalktım.
"Taemin? Bu gece Hyunjin ile kalır mısın?"
"Elbette bebeğim... sen çok yoruldun zaten."
"Felix! Neden sen kalmıyorsun?"

Dudağımı dişledim. Ne yalanı uydurmalıydım ki?
Hyunjin her şeye kanmazdı.
"Şey... ev çok pis.. dip köşe temizlemem lazım. Sen sevmezsin ya hemde... minik bir toza bile alerjin varya."
Hyunjin başını salladığında gülümseyip yanına gittim ce dudaklarına yapıştım.

"Seni seviyorum..."
"Bende sevgilim... ve dikkat et kendine! Yorma kendini sende yeni ameliyat oldun Felix!"
Omuz silkip Changbin ve Taemin'e de sarıldım.

"Dikkat edin kendinize... bebeğime de dikkat edin!"
Taemin elindeki hapı bana uzatmıştı.
"Bunları kullan, vitamin hapları iyleşmende yardım sağlar."
Gülümseyip teşekkür edip odadan ayrıldım.

Asansör yerine merdivenlerden inip hastaneden dışarıya çıktım ve otobüs durağına doğru ilerledim.
"Felix!"
"Oh! Taemin? Ne oldu? Hyunjin iyi mi?!"
"Hey sakin ol iyi o... arabamı al sabah gelceksin nasıl olsa."

"Ah hayır gerek yok."
"Lütfen Felix!"
"Pekala... yarın öğleden sonra gelirim sıkıntı olmaz değil mi?"
"Hayır bebeğim istediğin zaman gel."
Gülümseyip ona sarıldım.
"Çok teşekkür ederim..."
"Lafı bile olmaz!"

Ondan ayrılıp otoparka ilerledim ve Siyah Audi'sine yaklaştım. Kilidi açıp kendimi rahat koltuğa attığımda derin bir nefes aldım. Çok ayakta durduğum için başım hafif dönsede umursamadım.
Arabayı çalıştırıp otoparktan çıktım ve eve sürdüm.

Eve gelince arabayı park edip saate baktım. 16:15 hızla eve yönelip kapıyı ittirip bizim dairemize çıktım. Kapının kilidini açıp kendimi içeriye attım ardımdan kapıyı kapattım. Üstümdeki montu çıkarırken hızla odama ilerledim. Montu gelişi güzel odaya fırlatıp dolabıma yöneldim.

Siyah dar bir pantolon alıp altımdaki gri eşofmandan kurtulup siyah pantolonumu giyindim. Üstüme güzel bir kazak geçirip siyah bir kabanı elime alıp odamdan çıktım. Anahtarları alıp evden çıkmak için adımladığım sırada başım yine dönmüştü. Duvara tutunup bir kaç dakika geçmesini bekledim. Bu son günlerde sık sık oluyordu.

Taemin'e sormayı aklımın köşesine atıp evden çıktım. Siyah Audi'ye tekrar binip bu sefer acele ile çalıştırıp otele sürdüm. Otele geldiğim de tam tamına 8 dakikam vardı. Arabayı arka sokağa parkedip hızla otele ilerledim. İçeriye girdiğimde resepsiyonda ki sarışın çocuk benim kolumu tutmuş ve hızla bir odaya sokmuştu.

"3 dakika içersinde şu dolaptaki önlüğü ve papyonu takıp en alt kata gel!"
Başım ile onu onaylayıp önlüğü taktım. Papyonu da takıp odadan çıktım ve hızlı adımlar ile merdivenlerden indim. Hadi bakalım umarım başarabilirdim!

Selam ben geldim! Baktım 3 gündür bölüm atmamışım... Umarım beğenmişsinizdir sizi seviyorum 💖

bu arada yeni yayınladığım kitabıma bakmayı unutmayın 🥺 çünkü o bebek benim için çok önemli 👉🏻👈🏻

Sağlıklı kalıııın 💖

*düzenlenmedi*

Angel ~Hyunlix~ ✓ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin