BÖLÜM 7

14.9K 647 59
                                    

İyi okumalar ❣️

O cennet ve cehennemi avuçlarında tutan adamdı...

Titreyen ayaklarıma inat banyodan çıktığımda vücudum sanki geçici bir felç geçiriyordu. Ne yapacaktım ben şimdi? Neye sürüklendiğimi bile bilmiyordum. Hayatım boyunca her türlü çamuru gördüğümü düşünürken şimdi sonunu görmediğim bir bataklığa düşmüştüm.

Çıkamıyordum, çabaladıkça içine çekiliyordum. Bu bambaşka bir durumdu, ucu bucağı olmayan bir derinlikti. Ellerimi yüzüme koyup biraz bekledim. Sonra odamdaki kırık aynadan omuzumu incelemeye başladım. Bu nasıl bir simgeydi? Neye benziyordu? Dudaklarım saniyeler içinde aralandığında bunun simge değil de bir akrep dövmesi olduğunu görmüştüm.

Kalbimin her çarpma sesi odada yankılanıp kulaklarımın içini dolduruyordu. Titreyen ellerim akrep dövmenin üstünde gezdiğinde boğazıma sanki bir yumru oturmuş ve nefes alamıyordum.

"Bir insana neden bu hayvanın simgesini yaparlar ki?"

Bu soru kendimeydi, Zebani bana mühür demişti. Evet bu onun mührüydü, peki neden bana bunu yapmıştı? Benim rızam olmadan nasıl vücuduma böyle bir hayvanı çizdirirdi? Korkum bu akrep dövmesinin derin bir anlamı olmasıydı yoksa kimse mühür dediği özel bir şeyi birkaç gündür tanıdığı kıza yapmazdı.

Kendimi bir ölü gibi yatağa attığımda gözlerimi tavana diktim. Zaten bu zamana kadar bedenime yapılan hiçbir şey için izin alınmamış hatta sürekli bir hak talep etmişlerdi. Tüm morluklarım bir anda sızlamıştı, geçmiş o kapıyı tekrar araladığında sertçe kapatmıştım. İçimdeki yangından da şu an geçmişten de Zebani'nin mühüründen de daha önemli olan şey ablamın ben de oluşturduğu hayal kırıklığıydı. Yüreğinin tam orta yerine bir yumruk iner ya hani canın yanar, sesin kesilir, gözlerin dolar ama susarsın, ablam benim için öyleydi. Peki ona karşı hala o güven duygusunu hissediyor muydum? Kendime itiraf etmek zor olsa da ben artık ablama güvenmiyordum, başından beri o takındığı iyi abla rolü bir anda değişmiş acımasızlığı ön plana çıkmıştı. Peki ben bu zamana kadar nasıl görmezdim, belki de şu ana kadar hiç karşısına çıkmayıp hep sülük gibi yaşadığım içindi.

Telefon sesiyle içinde kaldığım o düşünce bulutu bir anda uçup gitmişti. Yatağın yanındaki telefonuma baktığımda bilmediğim numaraydı. Aklıma gelen düşünceyle bir anda yataktan kalkmıştım. Elim boğazıma gitmişti, nefes alamıyor gibi hissediyordum. Bir kez daha çalınca telefona artık bakmak zorunda olduğumu düşündüm. Telefonu açıp kulağıma götürdüğümde titreyen sesimle hiçbir şey diyememiş sadece bekliyordum, karşı tarafta o korktuğum sesi duymaya bekledim saniyeler yıllar gibi gelmişti.

"Ahsen?"

Duyduğum kadın sesiyle tutuğum nefesi vermiştim.

"K-kimsiniz?"

Hâlâ korku bedenimde geziyordu.

"Ben Mehti, tanıdın mı?"

Ah tanrım çok şükür bana bunu yaşatmadığın için. Boğazımdaki eli çekip tekrardan yatağa sere serpe yatmıştım.

"Orada mısın?"

"Ah evet dinliyorum."

"Bu gece bara gelecek misin? Buz seni soruyor."

Elimi anında alnıma sert bir biçimde vurmuştum. Nasıl unutmuştum? O bardan kimseye haber vermeden çıkıp gitmiştim, o buz kütlesi canıma okuyacaktı. Lanet olsun sıkıntılı bir nefes verdim.

"Ahsen?"

Mehti'nin sesini tekrardan duyduğumda kızı resmen telefonda unutmuştum. Mahcup bir ses tonuyla onunla konuşmaya başladım.

KİMLİKSİZLER ŞEHRİ +18 (KİTAP OLDU )Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin