BÖLÜM 9

13.1K 602 54
                                    

İyi okumalar❣️



En büyük acı; insanın korkup kaçtığı geçmiştir.

Yanımdaki ölü gibi yatan kıza baktığımda hiçbir şekilde kıpırdamıyordu, onun bu şekilde öldüğünü düşünmek bile benim için bir acıydı. Kim hak eder ki böyle bir ölümü? Bu kanlı yatak onun sonu mu olmuştu?

Karşımdaki adam bir şeyler homurdandıktan sonra bacaklarımdan tutup beni kendine doğru çekmeye çalışıyordu. Bana bu şekilde dokunması kriz geçirmeme sebep olacaktı ve ben bu durumdayken bu benim zayıflığım olurdu.

Başımı çevirdiğimde etrafta kendimi korumak için herhangi bir şey aradım ama göremiyordum, yoktu. Kendimi korumam için hiçbir şey yoktu.

"Gel buraya sürtük."

Benden beklemediği bir anda yüzüne ağır bir tekme atmamla hemen hemen yüz kilo olan adam geriye doğru düşmüş burnundan oluk oluk kan gelmeye başladı. Bana ettiği ağır küfürler ise odanın duvarlarında yankılanıyordu. Yanımdaki kızı doğru döndüm. Eğer ölmediyse onu bu şekilde bu adamın merhametine bırakıp gidemezdim.

"Beni duyuyor musun?"

Onun hafiften silksem de hiçbir cevap alamamıştım. Kızı kaldırıp üstündeki kana bulanmış çarşafa sarıp yataktan kalkacakken acı içinde bir çığlık çıkmıştı dudaklarımdan, o adam saçlarımdan öyle bir çekiyordu ki sanki koparmak içindi, tüm gücünü saç diplerimde hissediyordum. Kız yatağa tekrardan düşerken beni saçlarımdan tutup yataktan sert bir biçimde indirmiş odanın içinde saçlarımdan sürüklüyordu.

"O tekmenin hesabını vereceksin!"

Saçlarımı bırakıp yüzüme ağır bir tokat geçirdiğinde başımı odadaki demir sehpanın ayağına vurmuştum. Canımın acısına bakmadan ondan kurtulmak için uğraşsam da her seferinde daha ağır bir darbe yiyordum. Bu kez beni tutup ters çevirdiğinde olacakları anlamıştım.

"Bırak beni adi şerefsiz pislik!"

Bacaklarımı ve bedenimi elimden geldikçe kıpırdatmaya çalışsam da koca bedeni beni parkeye iyice kilitlemişti, hiçbir şekilde vücudumu oynatamıyordum.

Tüm gücünü bana yüklemesi yetmiyor gibi eliyle başıma baskı yapıp sert bir biçimde parkeye yüzümü bastırdığında keskin bir çığlık atmıştım. İçimdeki o küçük kız artık açığa çıkmış geçmişte yaşadığım her şey bir perde gibi önüme iniyordu. Eteğimi bu kez yukarıya doğru çektiğinde tırnaklarımı avuçlarıma bastırdım, o an ölmek için tanrıya yalvarmaya başladım, o anları tekrar tekrar yaşamamak için.

Onun nefes sesleri duvarların içinde yankılanırken eli iç çamaşırımın ipine gittiğinde ölümüme razı olmuştum. Bu gece bu oda benim sonumdu. Yorgundum, aslında uğruna savaş verdiğim yaşamak için tüm karanlık anılarımı zihnimi gömdüğüm her şeyin yenilgisini yaşayacaktım. Gözlerimi kapattığımda bir gürültü duyup üstümdeki ağırlık saniyeler içinde kalkıp yarı çıplak bedenime bir şey örtülmesiyle hızlı bir şekilde doğrulduğumda Zebani'nin bedenini görmüştüm.

Dev gibi adamın boğazından tutup hırıltılı o sesi odada yankılanmıştı.

"Söyle gözlerimde ölümünü görebiliyor musun?"

"A-affedin."

"Af yok!"

Zebani bir anda vahşi bir hayvan gibi elleriyle boğazını parçalamaya başlamıştı. Her yer anında kan gölüne dönmüştü. Bu kadar kan benim için fazlaydı, dudaklarımdan tiz bir çığlık çıkıp bacaklarımı kendime çekip kulaklarımı, gözlerimi sıkı sıkıya kapattım. Ama ne yaparsam yapayım o adamın can çekişen hırıltılı seslerine engel olamıyordum.

KİMLİKSİZLER ŞEHRİ +18 (KİTAP OLDU )Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin