BÖLÜM 27

11.5K 570 123
                                    

Seven iki ruhun ayrılığı ölüm gibiydi, o beklese de diğer ruh çoktan teslim olmuştu.

Ayrılık gelip çattığında seven kalp hisseder derlerdi. Neden hissetmemiştim peki beni bir bavulla kapının önüne koymak istediğini? Ya da gözümde çok mu büyütmüştüm Zebani'yi? Hayır o beni sebepsizce kendinden uzaklaştırmazdı. Kesinlikle beni bu şekilde bırakması anlamsızdı.

"A-anlamadım."

İstemsizce gözlerim dolmuştu. Beni tutup içeri çektiği gibi arkamdan kapıyı kapatmıştı.

"Gitmemi mi istiyorsun? "

Bunu sorarken içim ne kadar titrese de sormuştum. Beni kollarına çektiği zaman gözlerimden yaşlar akmaya başladı. Daha biraz önce beni bırak diye ağlayan ben iken, neden şimdi bu kadar canım yanıyordu ki? Ya da onun beni bırakmayacağında o kadar emin olduğum için miydi bu hayal kırıklığı.

"Şşt kafanı saçma sapan şeylerle doldurma Ahsen."

Benden ayrıldığında hafifçe bana doğru eğilip yaşlı gözlerimi elinin tersiyle silmişti.

"Gidiyorsun diyorsun nasıl kafama saçma sapan şeyleri doldurmayayım?"

Dudakları kıvırıldığında

"Seni bırakmam. Bu geçici bir ayrılık."

"Nasıl yani? "

"Gitmem gerekiyor bir süre burada olmayacağım için tek kalmanı istemiyorum. O yüzden ben gelene kadar Mehti ile beraber kalman doğru geldi."

"Neden gidiyorsun? Nereye?"

Bunu sevmemiştim. Benden uzaklaşmasını istemiyorum.

"Halletmem gereken bir durum var, burada seni tek bırakmak istemiyorum. Tek bırakınca o küçük burnunu her yere sokuyorsun."

Hafifçe burnumu sıkıp tekrardan beni kollarının arasına almıştı.

"Gitme desem?"

Çenem titriyordu. Beni bırakıp gitmesini istemiyordum.

"Emin ol senden uzakta olmak benim için daha zor ama mecburum Ahsen."

Yüzümü tekrardan büyük avuçlarının arasına alıp

"Senden sadece kendine dikkat etmeni istiyorum aklım sende kalmasını istemem."

Dudakları alnıma değdiğinde gözlerimi kapatmıştım.

"Söz ver bana, kendine dikkat edeceğine."

Artık hıçkırıklarımı tutamıyordum. Ona bir anda sarılmamla daha fazla ağlamaya başladım.

"Şştt lütfen Ahsen."

Birbirimizden ayrıldığımızda tekrardan elleriyle yüzüme okşuyordu.

"Söz ver."

"S-söz veriyorum Barlas."

Dudakları yanaklarıma değdiğinde

"Aferin kızıma."

Elini elime hapsedip

"Hadi." Dedi.

Diğer eliyle de bana hazırladığı küçük valizimi alıp dışarı çıktık. Gözlerim istemsizce arkamızda bıraktığımız odaya değdi.

Sanki son kez bakıyormuş gibi hissettim. Her şeyi arkamda bırakıyor gidiyormuş bir daha dönemeyecek hep eksik kalacak gibi, arabaya bindiğimiz derin bir sessizlik vardı. Gözlerimi sokaklara dikmiştim. Ne zaman kafam yerinde olmasa bu sokaklar sanki bana sığınak gibi oluyordu.

KİMLİKSİZLER ŞEHRİ +18 (KİTAP OLDU )Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin