BÖLÜM 5

15K 704 64
                                    

İyi okumalar❣️



Korktukça tutsak, umut ettikçe özgürsün...

Karşımda kanlı canlı bir şekilde duruyorlardı, her gece olduğu gibi bedenime dokunmaya başlayacak ve ben bu gece daha acılar için de kıvranacaktım.

Yüzlerindeki o gülüşleri, gözlerindeki bakışları görmek benim için ölümdü, onları hayatımdan çıkarıp kovmak istesem de her seferinde korkak kızla karşı karşıya geliyordum. Bana her dokunduklarını hissettiğimde dudaklarımdan bir çığlık çıkmıştı.

Bana bunlara yapan yaşamama reva gören insanlar kendi kanımdan olanlardı. Nasıl koruyacaktım o on yaşındaki Ahsen'i? Koruyamazdım...

Ancak merhamet beklerdim. Kimden bekliyordum ki bu merhameti, beni kör kuyulara atanlardan mı? Eğer merhametleri olsaydı beni yürüyen cenazeye çevirirler miydi?

Odanın en ücra köşesine geçip bacaklarımı kendime doğru çektim. Gözlerimin önüne gelen çocukluğumda olan her anı bana tekrar tekrar aynı şeyleri yaşatıyordu. Kulaklarımın içinde dolanan seslerini duymamak için elimle kulaklarımı sıkı sıkıya kapattım.

Derin nefes alıp gözlerimi kapattım ve kendime şu gerçeği hatırlattım.

"Nefes al Ahsen, artık onlar burada değil, sana dokunamazlar."

O küçük Ahsen'in yapacağı en iyi şeyi yapıp içimden saymaya başladım. Saydım saydım... Onların sesleri kulaklarımdan, elleri bedenimden çekilene kadar saydım.

"Onlar burada değil Ahsen, sakin ol onlar burada değil! Sen artık özgürsün, bunlar zihninin oyunu. Derin nefes al, gözlerini açtığında burada olmayacaklar inan."

Birkaç dakika bekledikten sonra sesler kaybolmuştu, gözlerimi açmaya teşebbüs etsem de korkuyordum. O kadar yalnız kalmıştım ki bu gecelerde tanrıdan sadece yalnızlığımı giderecek birinin beni bu karanlıktan çıkarıp almasını istemiştim...

Gözlerimi tüm korkularıma rağmen araladığımda odada kimse yoktu. Dudaklarımda bir hıçkırık çıkmıştı. Bu kez yaşlar sevinçtendi, bir gece daha onlara teslim olmamıştım. Bu geceki savaşı da ben kazanmıştım, peki ya yarın ne olacaktı?

Ellerimi parkeye dayayarak kalkmak istesem de kalkamıyordum.

Neden ben neden! Bu kadar acı bana yetmez mi tanrım? Ben bu kadar mı günahkâr bir kulunum? Ne yaptım da bu dünyada yanmam gerekti? Ellerimi bu kez parkeye hızlı hızlı vuruyordum.

Ölmeyi bir kere bile düşünmemişken artık bana bu kurtuluş olarak geliyordu. Kim kalmıştı ki geriye? Ablam dediğim kadının bile ihanetine uğramıştım. Ey iki adımlık küre, ben senin tüm arka bahçelerini gördüm, artık gençliğimin beni nasıl terk ettiğini görmek istemiyordum ama yorgundum. Beden yorgun, beyin yorgun... Kimse anlamadı bu sessizliğimi, çaresizliğimi. Bedenim ne kadar evrende olsa da ruhum çoktan topraktaydı.

Gözlerim yatakta bitiştiğinde oraya tekrardan dönmek istemiyordum. O kadar cesaretli değildim, bedenimi parkenin üstüne bıraktığımda soğuktan içim titremişti. Gözlerimi ne kadar uyumamak için dirense de bu savaştan bu kez mağdur çıkmıştım.

Kollarımı kendime dolayıp cenin pozisyonda kendimi karanlığa teslim etmiştim.

Ağır bir baş ağrısıyla gözlerimi açtığımda o odanın içinde büyük yatağın içerisinde yatıyordum.

"Yatak varken yerde yatman gerçekten de çok mantıklı bir hareket."

Sesin geldiği noktaya baktığımda Zebani tüm heybetiyle omuzunu kapının başına koyup bana bakıyordu.

KİMLİKSİZLER ŞEHRİ +18 (KİTAP OLDU )Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin