BÖLÜM 6

13.9K 653 96
                                    

 İyi okumalar ❣️



 Belki de cehennem cennete olan özlemiyle yanıyordu...

Söylediği cümle tek tek beynimin içinde yankılanıyordu. Kolumu anında ondan çektiğimde cevap vermeden odadan koşar adımlarla çıkmıştım.

Beton merdivenlerden indiğimde beni bekleyen başka bir oda karşılamıştı.

Bomboş olan oda kara beton duvarlarla ve yerlerle sanki bir inşaat havası vardı. Duvarları saran örümcek ağları ortamı daha fazla ürkütücü bir hal almıştı.

Gördüğüm dış kapıya doğru ilerken bir başka ses beni durdurdu.

"Oradan değil!"

Başımı çevirdiğimde beyaz saçlı, orta boylarda yüzünün tamamı dövme ile kaplı hatta sağ gözünün içinde bile dövme olan bir adam elleri cebinde bana bakıyordu.

"Nasıl yani?"

Başıyla işaret ettiği diğer bölümde görünen başka kapıyı gösterdi.

"Buradan."

Yürümeye başladığında onunla gidip gitmemek arasında kararsız kalmıştım. Hadi ama bu adam pek de tekin durmuyor. Aslında bu şehirdeki hiçbir adam tekin durmuyordu.

"Geliyor musun? Yoksa burada mı kalacaksın?"

"Sen kimsin?"

"Ben Renat, Zebani'nin talimatıyla seni eve bırakacağım."

Her şeyden önce elimin altındaki şansımı değerlendirecektim. Kapının kolunu çevirdiğimde açılmamıştı. Lanet olsun bir kez işim düzgün gitsin. Derin bir nefes verip tekrardan ona baktığımda yüzünde alaycı bir gülümseme vardı. Kapının açılmaması yüzünden tek tercihim bu adamdı, başımı salladığımda o da yürümeye başladığında ben de arkasından onu takip ediyordum. Tekrardan başka bir merdivenle indiğimde girdiğimiz alan karanlıktı, önümü bile zor görüyordum. Acaba bu delinin arkasına takılmakta hata mı etmiştim? Demir bir kapının önüne geldiğimizde cebinden çıkardığı anahtarla kapının kilidini açmıştı. Kapı açıldığında geriye çıkıp benim geçmemi bekliyordu.

"Önce sen çık."

Başını hafifçe eğip ciddi olup olmadığımı anlamak ister gibi bir hali vardı. Omuzlarımı hafifçe silkip ona dik dik baktım. Başını onaylar bir biçimde sallayıp ilk o çıkmıştı. Ben de arkasında çıktığımda ters ters bakıp kapıyı kapatmıştı. Ben ise karşımdaki boydan boya duvarın kan kırmızı boya ile kimliksizler yazısına bakakalmıştım. Nedense bu yazının gerçek kanla yazıldığını düşünüyordum, insan kanıyla...

"Yürü."

Ona doğru döndüğümde ters bakışları hala devam ediyordu. Eminim benim buralı olmadığımın farkındaydı ki zaten fark etmemesi saçmalık olurdu.

Karşımda bana öldürecek gibi bakan adamı daha fazla bekletirsem duvara bu kez benim kanımla ismimi yazacaktı.

Ev gibi yerden dışarı çıkmıştı, evet ama eve neyle gidecekti? Etrafa baktığım da araba falan ortada yoktu. Sokakta sadece benim ayak seslerim duyuluyordu.

Önümde yürüyen adamın ise hiçbir ayak sesi duyulmuyor sanki bir ruh gibi hareket ediyordu.

O önde ben arkadan ilerlemeye başladığımızda başka bir sokağa girmişti. Buradaki evlerde eskiydi hatta birçoğu yıkıktı. Sokakların ise temiz ama dağınık bir havası var, bazı insanlar sokak kenarlarına sanki evlerindeki gibi oturmuş içkisini içiyordu. Kafamı diğer tarafa çevirdiğimde bu kez bir çift yolun ortasında hiç uygun olamayan haller sergiliyordu. Bu nasıl bir rahatlıktı ki sokak ortasında bu kadar rahat ve umursamaz davranıyorlardı?

KİMLİKSİZLER ŞEHRİ +18 (KİTAP OLDU )Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin