BÖLÜM 8

14.8K 583 48
                                    

İyi okumalar ❣️

Karanlık her şeyin üstünü örtmüş ışık illa geldiğinde kimin ne pisliği varsa ortaya dökecek..

Karşımdaki adamların ellerindeki aletlere baktığımda bir adım geriye gitmiştim. Korkuyordum, hayatımda doğru düzgün bıçak görmemiş bir kızken şimdi önümdeki adamlar sanki canlı canlı bir insan kesip bundan zevk alacak kadar caniydiler, elindeki uzun bıçakla bana yaklaşan adamı gördüğüm de istemsizce ağlamaya başladım. Burada ucuz bir şekilde ölmek istemiyordum, sonumun bu ayaklar altındaki parke olmasını istemiyordum. Haksızlıktı, neye isyan ediyordum ki tanrı bana ne zaman adil olmuştu?

Sırtım duvarla bir olduğunda gözlerim Zebani ile kesişti, o siyah, parlak maskede hiçbir mimik belli olmasa da o benim damla damla akan yaşlarıma bizzat tanık olmuştu.

Gözlerimi kapatıp gelen acıya hazırlıklı bir şekilde bekledim. Ama ortamda önce deli bir sessizlik oturmuştu. Sonra ise ayak sesleri duyduğumda gözlerimi ne kadar korksam da yavaşça açmaya başladım.

Karşımda o adamı beklerken kırmızı gözlerle karşılaşmıştım. Tekrardan etrafa baktığımda oda boştu, gitmişlerdi...

Dudaklarımdan bir inilti çıkmıştı. Ölmemiştim, bana dokunmamışlardı. Yaşadığım şokla bu kez ellerim bedenimde gezdi, belki hissetmedim darbeyi diye düşündüm ama sağlamdım, sapasağlam ayakta duruyordum. Göz yaşlarım daha fazla hızını arttırmış sanki o şoku atlatmaya çalışıyordum.

Bu kez yanağımda akıp giden yaşı Zebani'nin parmak ucu değdiğinde gözlerimi kaldırıp ona baktım, tenime değmemişti özellikle buna dikkat ediyordu. Sanki kıymetli bir mücevhere dokunuyor gibiydi.

"Başkası bu hareketi yapsa sağ çıkamazdı buradan ama sen karşımda duran ender güzelliksin, karşında hareketsiz kalmak, o kutsal tenine elimi sürecek kadar hak edememek, sen bu cehennemdeki ışıksın ve ben bu ışığı söndürmek istemem."

Gözlerinden söylediği her kelimede ne kadar ciddi ve derin olduğunu görebiliyordum. Bana bir adım daha attığında benim atabileceğim geriye bir adım kalamamış sırtımı o pürüzlü duvara iyice yaslamıştı.

"Sana nasıl zarar vereceğimi düşünebilirsin?"

Elini tekrardan kaldırdığında ellerimi yüzüme kapattım, bana dokunmasını istemem en son durumdu. Gözlerinin önünde bir kriz daha geçiremezdim, bu beni çıplak hissettiriyordu ve bu adam beni çok kez çıplak görmüştü.

"Dökme bu kirli yere masumluk incilerini."

Sesi acı çeker gibiydi sanki benim ağlamam onu daha çok üzüyordu. Ellerimi yüzümden çektiğimde ondan ve olamadığını düşündüğüm merhametinden medet umdum.

"Gitmek istiyorum."

"Neden?"

"Seninle yakın olamam, bu şekilde bana zarar veriyorsun."

"Sana en son zarar verecek kişi benim Ahsen, o kapalı olan gözlerini aç ve etrafına bak kim sana daha çok zarar veriyor diye..."

"Sen kimden bahsediy..."

Sözüm yarım kalmıştı çünkü anlamıştım.

"Ablam mı?"

Dudaklarımdan tatsız bir gülümseme çıkmıştı.

"Şeyda bana zarar vermez, masum değil ama yapmaz yapamaz o benim kardeşim."

Bunu ona değil kendime inandırmak istiyordum çünkü ben de bugün yatakta yatarken bunları sorgulamıştım. Başka biri tarafında bunları duymak daha acı oluyordu. Aslında acı olan şey sevdiğimiz, değer verdiğimiz kişinin sizin gördüğünüz kişi olmamasıydı ama insan bile isteye kardeşinin canını yakmaz ki.

KİMLİKSİZLER ŞEHRİ +18 (KİTAP OLDU )Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin