49

3.7K 271 9
                                    

Yattığım yatakta yana döndüğümde istemsiz bir hıçkırık kaçtı dudaklarımdan.

Kimse fark etmesin diye elimle ağzıma bastırdım. Gözümden yakarcasına elime inen gözyaşlarındam dolayı gözlerimi kapattım.

Kalbim sanki parçalanır gibi acırken daha fazla kappattım ağzımı. Hatta o kadar fazla kapattımki, bir an yanlışlıkla burnumuda kapatığımda için nefes alamadım.

Nefes nefese elimi çekip oksijenin ciğerlerime işgal etmesine izin verirken elimin tersiyle burnumu sildim.

Sümüklerim akıyordu.

Ve ben izin veriyordum.

Yalan söylemiştim.

Onu hiçbir zaman kandırmamıştım takii biraz önceye kadar.

Ben Nisa'ydım.

Hani şu yarık dizlerine aldırmadan hala çakıl taşlarında emekleyen...

Hani o kadar koşmasına rağmen ileriye gidemeyen...

Hah! İşte ben oydum.

Ama o bunu bilmemeliydi.

Yarın ölecek birine bağlanmamalıydı.

Yapmamalıydı. Yanmalıydı.

Yapmamalıydım. Yanmamalıydım.

Gözlerimi silip penceren dışarıya baktım. Ağladığım için etrafı hâlâ buğulu görüyordum.

Ona bağlanmış mıydım?

Tabiiki bağlanmıştım. Ben küçük bir şeker artığından kalan naylon poşete bile bağlanırdım.

Ama önemli değildi.

Benim bağlanmam önemli değildi. Önemli olan onun bağlanmamasıydı.

İyi bir kariyer yönünde ilerliyordu.

Hayatı hasta biri yüzünden alt üst olmamalıydı.

Yalan söylüyordum çünkü onun dediğinin aksine ben bencil değildim.

"Yalan söyledim Yankı. Ben senin için yalan söyledim. Yalan söyledim..." Sesimin notası gittikçe azalırken gözlerim tekrar doldu.

Yalan söylemiştim...

Satırların Arasında | Texting Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin