⁴²

2.1K 134 119
                                    

İyi Okumalar✨

Mikrofonlar arkamızdan sabitlenirken yukarıda başlayan introya kulak kesilip hepimiz platformlara çıkmıştık. Arkamdaki kabloyu kolumun altından geçirmiş ve elimdeki mikrofonu sıkıca kavramıştım. Davul ve bando sesleri etrafa hakim olurken, platformun yükselmesi ile kırmızı ışıklar üzerimize tutulmuştu.

Sahnedeki dansçılar yerlerini alırken, Kill This Love ile giriş yapmış ve ardından da How You Like That'e geçmiştik. Kamera açıları her bir saniye değişirken yüzüme takındığım umursamaz ifademi bozmamaya çalışıyordum.

Nefesimi düzene sokmaya çalışırken, diğer şarkıya geçmemiz ile en arkada yerimi almıştım.

Jungkook'dan

Elimde duran su şişesinin kapağını açarak tekrardan bir yudum içtiğimde, televizyona bakmaya devam etmiştim. Jimin ve Hoseok hyung ile koltuğa oturmuş Blackpink'in sahnesini izliyorduk. Tamam ben izliyordum ama onlar niye izliyorlardı.

"Siz gitsenize." dedim şişemin kapağını kapatıp bir ayağımı olduğum yerde sallamaya başlarken. "Yo ben burada rahatım." Jimin hyungun dalga geçerek söylediği şey ile yerimde huysuzca kımıldanmış ve tekrardan televizyona dönmüştüm. Lisa her zamanki gibi uzağında olmama rağmen yörüngesi altına almayı başarabiliyordu. Sahnedeki Lisa ile normal hayattaki sevgilimin arasında dağlar kadar fark vardı.

Sahnede tamamen bambaşka birisine dönüşüyordu, kameralara attığı keskin ve kendinden emin bakışlar normalde utangaç bir kızın bakışlarıydı. Evet bu tuhaftı. Ayrıca idol olsak bile onu kıskanıyordum, bu benim için gayet normaldi. Sevgilisiydim ve onu kıskanabilirdim değil mi sonuçta. Benden başka birisinin onu izlediğini bilmek bile tüylerimi diken diken yapıyordu.

Şarkıları yavaş yavaş biterken çıktıkları platformun üzerine geçmişler ve dördü birlikte kameraya bir poz verip sahneden inmişlerdi. Ben de girdiğim transtan tam o zaman çıkmıştım. Televizyonda tekrardan sunucular belirirken mikrofonlarımızın son kontrolü için ayağa kalkmıştım.

(...)

Sahneden nefes nefese indiğimizde yanımıza görevliler gelmiş ve ellerindeki su şişelerini bize uzatmışlardı. Elime aldığım şişeyi yudumlarken, diğer binaya doğru ilerliyorduk. Son kapanış sahnesini de yapmış ve sonunda ödül töreni bitmişti. Saat yaklaşık sekizi geçiyordu.

"İyi işti gençler!" menajerler hepimizi tebrik ederken onlara gülümsemiş ve selam vererek grup üyelerim ile birlikte öncesinde üzerimizi değiştirdiğimiz odaya tekrardan geçmiştik.

Diğerleri üzerini değiştirmek için kabinlere girerken, hiç üzerimi değiştirmekle uğraşmamış, koltuğun üzerinde duran siyah kabanımı kadife ve lacivert takımımın üzerine giymiştim. Telefonum kabanın cebinde mi diye kontrol ederken Jin hyung bana doğru ilerlemişti. "Nereye gidiyorsun?"

"Eve geçiyorum."

Tek kaşını bana kaldırarak baktığında, cebimdeki telefonu bulmuş ve elime almıştım. "Evini sattığını söylemiştin?"

"Evet, sattım zaten. Lisa'da kalıyorum uzun bir süredir." benim o siteden ev aldığım bir süre önce öğrenildiğinde, işimizi riske atmamak için evi elimden çıkarmıştım. Bazı eşyalarım yurtta olsa bile çoğunluğu Lisa'nın evindeydi.

"Siz yine de dikkatli olun." onu başımı sallayarak onaylamıştım. "Diğerlerine söylersin, görüşürüz hyung." Jin hyunga el sallayarak odadan çıkmış ve arka tarafa doğru ilerlemiştim. Koridorda fazla kişi yok gibi duruyordu, elimi çabuk tutarak acele ile kapıya ulaştığımda kendimi dışarı atmıştım. Karşı tarafa park ettiğim arabama doğru ilerlerken, kabanımın cebinde duran anahtarları çıkararak, kilitli olan arabanın kapılarını açmış ve içeri girmiştim.

PHİLTRE | liskookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin