İyi Okumalar✨
Jungkook'un ailesi ile güzel bir yemeğin ardından gayet hoş bir şekilde anlaşmıştım. Hepsi çok iyi insanlardı ve bana karşı hep kibar yaklaşmışlardı. Ayrıca Jungkook'un büyük kuzenleri evli oldukları için çocukları da onlarla birlikteydi. Birkaçı büyük olsa bile, iki tane küçük bebek vardı ve ben gerçekten çocukları çok sevdiğim için bir türlü peşlerinden ayrılamıyordum.
Jungkook ise abisi ya da babası ile birlikteydi. Jungkook'un annesi beni bütün gün yanında mutfakta tutuyor, yaptığı yemeklerin tatlarına baktırıyordu ve bir de yemek yapımı hakkında püf noktalar veriyordu. Bayan Jeon ile birlikte yapamadığım tiremisuyu yapmıştım mesela. Burada kendimi hiç de yabancı hissetmemiştim geçen zaman boyunca.
Şimdi ise daha yeni uyanan Jayeon'u kucağıma almış ve salona doğru ilerliyordum. Jayeon, Siyeon unnienin minik kızıydı ve yanakları da çok yumuşaktı, bunu söylemeden geçemeyecektim. Küçük ellerini heyecanından sallıyor ve kucağımda tepiniyordu. Ona gülerek baktığımda minik parmaklarının arasına saçlarımı dolaştırmış fakat çekmeden geri bırakmıştı.
Koltuğa oturduğum sırada onu da bacaklarımın üzerine otutturmuş ve vücudunu bana doğru çevirmiştim. Salonda kimse olmasa bile etrafta koşuşturan çocuk çok fazlaydı, bir türlü yerlerinde durmuyorlardı.
Jayeon ellerini birbirine çırparak, ağzından küçük kıkırtılar çıkartmış ve gülmüştü. Ben onunla oynarken, salona Jungkook'un girmesi ile ona doğru dönmüştüm. Gülerek yanıma oturduğunda ilk yanağımdan öpmüş ve ardından kollarını belime sararak başını omzuma koymuştu.
"Kucağına bebek ne kadar yakışıyor senin öyle." diyerek mırıldandığında ona dönmeden gülmüştüm. Jayeon'un karnını gıdıklarken, Jungkook ona yaklaşmış ve yanaklarını öpmüştü.
Jayeon, Jungkook'un ona doğru sarkan saçlarını tutup çektiğinde ben gülmeye başlamıştım. "Jayeon hadi bırak amcanın saçlarını." Jungkook Jayeon'un ellerini tutarak kendini uzaklaştırdıktan sonra, Jayeon'un koltuk altlarından kucağımdan almış ve tek bacağının üzerine otutturmuştu. Ardından açılan kazağını tekrar aşağı çekerek bana dönmüştü.
Bu sırada gelen flaş sesi ile ikimizde kapıya doğru dönmüştük. Bayan Jeon bize bakarak gülümsemiş ve ardından elinde duran kamerayı sallamıştı. "Çok güzel duruyordunuz." Bayan Jeon'a gülerek baktığımız zamanda kamerasını orta sehpaya koyarak karşımıza oturmuştu.
"Anne galiba bizim yarın gitmemiz gerek." Jungkook'un dedikleri ile ona döndüğümda, şaşırmış ifademe engel olamamıştım. İki gün daha burada kalacağımızı sanıyordum.
"Bir sorun mu var?" annesi meraklı gözlerle Jungkook'a bakarken, ben de ona bakıyordum.
"Askerlik mevzusu ile ilgili tekrardan bir toplantı yapılacakmış. Sanırsam bu yılın sonunda Jin hyung askere gidecek." kucağında Jayeon ile ilgilenirken söylediklerinden sonra Bayan Jeon'a dönmüştüm. Bu konu hakkında birkaç kere konuşmuştuk fakat henüz bir kesinlik olmadığı için üzerinde durmamıştık. Ama eninde sonunda gidecekti ve ben buna nasıl dayanacaktım bilmiyorum. Daha önümüzde uzun bir sürenin olduğunu biliyordum fakat düşüncesi bile garip geliyordu.
"Biraz âni oldu. Umarım hepiniz için en iyisi olur." annesi sıcak bir şekilde gülümsediğinde, tebessüm etmeden edememiştim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PHİLTRE | liskook
FanfictionYıldızlar gözünü açtığı zaman, gördükleri sadece bizim sırrımız...Kalp kalbe karşı, bunu hepimiz biliyoruz. Sen de hissediyorsun. Birbirine bakan gözler, heyecan verici kalp atışları. Aşık olmak... LALİSA & JUNGKOOK [liskookfanfic...