Vote vermeyi unutmayın🤗
Sırt çantamın içinde duran anahtarlarımı çıkarmış ve uzun süredir gelemediğim evime adımımı atmıştım. Sabah erken saatlerinde Kore'ye inmiştim ki hala daha erkendi. Jungkook'a henüz haber vermemiştim. Bu hafta geleceğimi biliyordu fakat hangi gün olduğunu bilmiyordu. Onu özlemiştim, görüşmeyeli uzun zaman olmuştu.
Büyük bavulumu yatak odama getirdikten sonra duş almak için banyoya girdim. Ardından Jungkook'un evine geçecektim.
Ilık bir duşun ardından üzerime pijamalarımı giymiş, sonrasında saçlarımı kurulamıştım. Galiba bugün akşam üstü şirkete de uğramam gerekiyordu, ayrıca menajerim benimle bir şey konuşacağından bahsetmişti. Bunun için gitmem lâzımdı.
Anahtarlıkları alarak evin kapısını çekmiş, içinden Jungkook'un dairesinin anahtarını bularak, kilide yerleştirmiştim. Birkaç çevriliş sonrası açıldığında gülerek içeri girmiştim.
Kapıyı kapatarak ilerlemeye başladığımda, evi sessizdi hâlâ uyuyor olmalıydı. Oturma odasına girmemle birlikte, koltuğun üzerinde birbirleri ile oynayan üç bebeğimi görmüştüm. Beni gördükleri ân miyavlamaya başlamışlar ve koltuktan atlayarak bana doğru ilerlemişlerdi.
Parkeye diz çöktüğümde bana gelen kedilerimi kucağıma almış ve bacaklarımın üzerine yatırarak sevmeye başlamıştım. Onları severken mutlu oluyordum, sanki tüm stresimi alıp, yok ediyorlardı.
Yeteri kadar sevdikten ve özlemimi giderdikten sonra ayağa kalkmıştım. Leo buralarda olmalıydı fakat şu an onu göremiyordum. Bunu boşvererek yukarı kattaki yatak odasına doğru koşturmuştum. Kalbim çok hızlı atıyordu, onu çok özlemiştim.
Odanın kapısı zaten açık olduğu için hemen girmiştim. Jungkook'un üzerinde yatan bir Leo tabiki görmeyi beklemiyordum. Gülmemek için elimi ağzıma kapatarak yavaş yavaş yatağa doğru ilerlemiştim.
Jungkook ağzı açık uyuyordu, yanağında yastık izi çıkmış ve hâli ile de kızarmıştı. Uzamış kahve saçları da yastığına düşüyordu. Leo'yu kucağından aldığımda, Leo beni fark etmiş ve patileriyle bana engel olmaya çalışmıştı. Ona gülerek, yatağın köşesine bıraktığımda, yataktan atlayarak odadan çıkmıştı.
Jungkook hâlâ uyuyorken, gülerek üzerine yatmıştım. Kokusu buram buram gelmeye başlarken, ne kadar çok özlediğimi tekrardan fark etmiştim. Kollarımı boynuna sardığımda, ufak bir kımıldansa bile uyanmamıştı.
Dudaklarımı boynuna baskı yaparak öptüğümde, kıkırdamaya başlamıştım. Birkaç mırıltı çıkarmış ama hâlâ benim geldiğimi anlamamıştı.
Dudağımı büzerek, yüzüne bakmaya devam ettiğimde, aklıma gelen fikirle sinsice gülmüş ve daha çok yüzlerimizi yaklaştırmıştım. "Özür dilerim Jungkookie." yanağını bir parmağım ile okşadıktan sonra biraz daha gelip, ısırmıştım.
"Ah!" Jungkook beni üzerinden atmaya çalışırken, daha çok ona sarılmıştım. "Ah yanağım!" sızlanmaya devam ederken, ben daha fazla gülmeye başlamıştım. Jungkook gözlerini açıp, etrafa bakmaya başladığında, üzerinde yattığımı fark etmiş ve gözlerini fal taşı gibi açarak bana bakmıştı.
"Daha öyle bakacak mısın yoksa öpecek misin?"
"S-sen na.." o şaşkınca bana bakmaya devam ederken, gülerek ellerimi yanaklarına koymuş ve kendime çekerek, dudaklarımızı birleştirmiştim. Gülerek bana karşılık vermeye başladığında, ellerini belime götürmüş ve beni sıkıca tutmuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PHİLTRE | liskook
FanfictionYıldızlar gözünü açtığı zaman, gördükleri sadece bizim sırrımız...Kalp kalbe karşı, bunu hepimiz biliyoruz. Sen de hissediyorsun. Birbirine bakan gözler, heyecan verici kalp atışları. Aşık olmak... LALİSA & JUNGKOOK [liskookfanfic...