✧
Saçlarımda gezen ellerle gülümsemiş ve gözlerimi açmayarak, sarıldığım beline biraz daha sıkı sarılmıştım. Dün akşam olanlar hala ya rüya ya da hayal gibi geliyordu. Kokusu bile bedenime işlemişti, bunun için mutluydum. Uyandığımı fark etmiş olacak ki, saçlarımdaki ellerini, yanaklarıma getirmiş ve sıkmaya başlamıştı.
Gülmemek için kendimi sıkarken, başımı boynuna doğru iliştirmiştim. Sırtını okşamış ve omzundan öpmüştüm. Onu rahat rahat öpüyor ve seviyor olmak güzel hissettiriyordu ama bir tek ikimiz olduğunda.
"Jungkook yapma huylanıyorum." diyerek kıkırdadığında gülerek geri çekilmiştim. Sabahleyin ilk onun yüzünü ve gülümsemesini görmek özel hissettiriyordu. Bir tek ben görebilecektim. Sabah kalktığında şişen yanaklarını, bebek yüzünü sadece ben görebilecektim. Yasemin kokan saçlarını hatta bedenini bir tek ben koklayabilecektim. Bunların hepsi bana özel olabilecekti.
"Günaydın güzelim." ona gülümsediğimde, elleri ile yüzünü kapayarak bana arkasını dönmüştü. "Şöyle söyleme hâla utanıyorum." yüzünü kapattığı için boğuk çıkan sesine gülerek, arkasından ona sarılmıştım. Omzuna başımı koymuş, şişen ve kızaran yanaklarından zorla da olsa onu öpebilmiştim.
"Utanırken bile bebek gibi olmayı nasıl başarıyorsun?" diye fısıldadığımda, karnında duran ellerime vurmuştu. "Bak hâla yapıyorsun. Yanaklarım yanıyor." diyip elleri ile kendine hava yapmaya başlamıştı.
"Utanma artık."
"Alışırım bak." kafasını bana döndürdüğünde sinsice gülümsemiş ve yanağını baş parmağım ile okşamıştım.
"Alışsan iyi edersin." o da bana gülümsediğinde, tereddütte kalsam bile dudaklarına yaklaşmıştım. Belki erken olduğunu düşünüp, öpmek istemeyebilirdi bunu doğal karşılardım tabi ama şu an yaptığı şeyi hayal bile edemezdim. Utangacım diyen kız bu olamazdı.
O ne yapacağımı anlamış ve benim ikilemde kaldığımı fark etmiş olmalı ki, elini enseme getirmiş ve kendisine doğru çekmişti. Buna gülerek dudaklarımızı birleştirdiğinde, bu ânın tadını çıkarmak istiyor gibi ikimiz de yavaş hareket ediyorduk.
Dudaklarının tadı ve dokusu tahmin ettiğimden bile güzeldi, yumuşak dudakları onu bırakmama izin vermiyordu. Zaten bırakmak isteyen de yoktu. Belindeki ellerimle onu kendime doğru çevirmiş ve düz yatması sağlamıştım. Kollarımdan destek alarak üzerine eğildiğimde, iki kolunu da boynuma dolamış ve beni daha çok kendisine çekmişti.
Nefes nefes birbirimizde ayrıldığımzda, göğsü hiddetle inip, kalkıyordu. Birkaç kere dudaklarını öpüp, geri çekildiğimde, başımı sol göğsüne koymuş ve sıkıca ona sarılmıştım.
Kalbi çok hızlı atıyordu, unutmuşken onun kalbi de bana aitti. Onun her şeyi bana aitti.
"Sakin ol Lisa."
"Nefessiz kaldım tamam mı?" gülerek başımı kaldırmış ve ona bakmıştım. O sırada konsolun kenarında duran telefonunu almış ve benim de görebileceğim bir şekilde açmıştı.
"Bambam mesaj atmış." diye mırıldandığında dördümüzün olduğu grup sohbetine tıklamıştı. Kim bilir benim telefonum neredeydi?
-97line-
Bambam
GÜNAYDIN çok sevgili şerefsiz arkadaşlarım🤗
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PHİLTRE | liskook
FanfictionYıldızlar gözünü açtığı zaman, gördükleri sadece bizim sırrımız...Kalp kalbe karşı, bunu hepimiz biliyoruz. Sen de hissediyorsun. Birbirine bakan gözler, heyecan verici kalp atışları. Aşık olmak... LALİSA & JUNGKOOK [liskookfanfic...