²⁸

2.2K 158 140
                                    

Vote vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın🤗

İyi okumalar✨

Masanın üzerine elimdeki kalemi bırakmış ve gözlerimi ovuşturup, esnemiştim. Yanımda oturan Jin hyunga baktığımda onun da benden farksız olduğunu görmüştüm hatta neredeyse uyuyacaktı. Gerçi herkes bu hâldeydi, yeni albümümüz için hâlâ çalışmalarımıza devam ediyorduk. Her zamankinden daha iyi bir iş çıkarmak istiyorduk.

Bunun için zaten yurtta toplanmıştık. Dün gece Lisa'ya iyi geceler yazdıktan sonra tekrardan çalışmaya başlamıştım. Orada ne olduğunu bilmiyordum fakat bi an önce yanıma gelmesini istiyordum ve yanılmıyorsam da sabah erken saatlerde uçaktan inmiş ve eve geçmiş olması gerekiyordu. Şuan saat öğleni geçiyordu zaten. Kendime gelmek için ayağa kalkmış ve belimi hareket ettirmiştim.

"Bir yere mi gidiyorsun?" Namjoon hyungun sorusu ile ona doğru dönmüştüm. Diğerleri iyice uyur vaziyetteydiler.

"Lisa gelmiş olmalı, onun yanına gidip geleceğim."

"Sen bilirsin, sonradan tekrar gel."

"Tamam, görüşürüz." koltuğun üzerine attığı montumu giyerken, ona el sallamış ve gülmüştüm. "Dikkatli ol!" arkamdan bağırınca gülerek yurt binasından çıkmıştım.

Merdivenlerden seri bir şekilde inerken, heyecanlıydım. Ne zamandır görüşmüyorduk ve ben onun her şeyini özlemiştim. En azından bundan sonra bir yere gitmeyecekti, aniden bir şey çıkmazsa tabiki.

Görevlilerden arabamın anahtarlarını alarak, arabaya yerleştirmiştim. Eve gitmeden önce markete uğrayıp, birkaç bir şey almam gerekiyordu. Bu yüzden arabayı hemen çalıştırarak harekete geçmiştim.

Bazen düşünmüyor değildim, idol olmasaydık belki her şey daha kolay olurdu ki olacaktı da. Ama kaderimiz böyle yazılmıştı bizim de. Rahat hareket etmek istiyordum, gizli saklı olmasın istiyordum. Ona olan sevgimi herkese apaçık göstermek istiyordum ama olmuyordu işte.

Ara sokakta bulunan bir marketin önünde durduğumda başımdaki şapkamı düzeltmiş ve cebimde duran siyah maskeyi yüzüme takıp, dışarı çıkmıştım. O kadar kalabalık olmaması işime gelirdi. Market çalışanına selam vererek, reyonların arasına girmiştim. Bulduğum atıştırmalıkları ve cips paketlerini alırken, son olarak da muzlu sütlerin olduğu yere gitmiştim. Birkaç paket de onlardan aldığımda kasaya doğru ilerlemiştim.

Kasadan geçenleri poşede koyduktan sonra aldıklarımın parasını ödeyerek marketten çıkmıştım.

(...)

Elimdeki poşetlerle birlikte asansörden inerek, Lisa'nın dairesine doğru ilerlemiştim. Buraya gelene kadar ona haber vermemiştim, evde olmalıydı. Büyük ihtimalle de yorgun olduğu için uyuya kalmış olmalıydı. Poşetleri yere bırakmadan ceketimin cebindeki anahtarları çıkarmış ve deliğe geçirip, çevirmiştim.

Girişte beni karşılayan gri bavul ile gülümseyerek kapıyı arkamdan kapatmıştım. Tahmin ettiğim gibi uyuyor olmalıydı, etraf sessizdi. Mutfağa ilerlemiş ve elimdeki poşetleri tezgaha koymuş, ardından da montumu çıkartarak, oturma odasındaki koltuklara atmıştım. Karşıda uyuyan Luca'yı gördüğümde, ona doğru gitmiş ve birkaç kere başını okşamıştım.

Yüzümdeki maske ve başımdaki şapkayı çıkararak orta sehpaya koyarak ayağa kalkmıştım. Yavaş olmaya çalışarak merdivenlerden yukarıya çıkmış ve açık bıraktığı odanın kapısından içeri girmiştim.

Yasemin kokusu odanın her tarafına yayılmıştı ve kısa bir süre sonra da beni yörüngesine almayı başarabilmişti. Yatağa oturduğumda, yorganı üzerine çektiği için güzel yüzünü göremiyordum. Yüzüne çektiği yorganı kaldırdığımda, uyumanın etkisi ile biraz daha şişmiş yüzü karşıladı beni. Gülerek elimi yanaklarına getirmiş ve okşamıştım.

PHİLTRE | liskookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin