Bölüm 15

1.9K 299 60
                                    

İYİ OKUMALAR ARKADAŞLAR... YENİ BÖLÜMLER SİZLERİN YORUM VE BEĞENİLERİNE GÖRE GELİYOR... OTUZ YORUMUN ALTINA BÖLÜM GELMEYECEKTİR... BOL KEYİFLER...



Başka birinin güçlü varlığı çok rahat bir şekilde hissediliyordu. Mithras yanında birini getirmişti. Daha önce bilmediği, tanımadığı bir şeydi bu. Ne olduğunu anlayamıyordu ama güçlü olduğu kesindi. Cehennemin bir yandaşı mıydı? Yoksa cehennemin bir mensubu muydu? Muhtemelen her ikisi de olabilirdi. Eğer ikincisiyse o zaman Samael'in kendi kurallarını bozduğu bir gerçekti. Geceden ya da ateşten yaratılmış bir iblis değildi bu çünkü.

Mithras neden bu kadar güçlü birini yanına almıştı ki? Ejderhanın peşine onunla mı gidecekti? Ne olursa olsun bunların hiçbiri Charlotte'u yenemezdi ama ilgisini çekmişti.

"Pulip nerede?"

Başını çevirip Mithras'a baktı. Normal davranıyordu. Muhtemelen buzun dünyadan geri çekildiğinin farkındaydı ama hiçbir şey söylememişti. Bir centilmen gibi yine tüm ilgisi onun üzerindeydi. "Yemek yemeye gitti" dedi nazik bir gülümseme eşliğinde.

Hayır, eşi ona hiçbir şey anlatmıyordu. Ne Mars'ın ölümünü ne Minerva'nın mezarını ne ejderha ile karşılaşmalarını ne de buzun geri çekilmesini... Bu konularda ağzını bile açmamıştı.

Kafasınca eşini sorunlardan uzak tutarak onu koruyordu belki de. Bu tam da ona göre bir şey olurdu. Ancak Charlotte'un ilgisini çeken başka durumlar vardı. Mithras ilk buluşmalarında onu çok uzun süre beklediğini söylemişti. Buna karşılık hala Charlotte'u yanına almak gibi bir hamlede bulunmamıştı.

Ne yapmaya çalışıyordu? Davranışlarında herhangi bir tuhaflık yoktu. Hayır, Mithras'ın kendisi tuhaf bir adamdı. Ona hala güvenmiyordu hiç şüphesiz. Yaşadığı yer her neresiyse cehenneme yakındı muhtemelen ve hatta cehennemde olabilirdi. Onu sevdiklerinin yakınına götürmek istemiyor olabilirdi.

Dahası bütün bu evrenler içinde Charlotte'ın giremeyeceği yegane yerdi orası. Karanlık ateş buzu yok ederdi ve buz da ateşi söndürürdü. Sonuç olarak cehennem ve Charlotte birbirlerini yok ederdi. Muhtemelen Samael bu yüzden oradan çıkmıyordu. Güvenli olan tek yer orasıydı.

Ani bir güç dalgası arkalarından onları vurdu. Mithras ve Charlotte ne olduğunu anlamaya çalışarak etraflarına baktılar. Yakınlarındaki bütün elfler teker teker yere yığılmaya başladı.

Shian'ın gücünü çok tanımasa da o olduğunu bilecek kadar günahların her biri hakkında bilgi sahibiydi. Açıkçası beklediğinden çok daha güçlüydü bu. Ancak ne yapmaya çalışıyordu? Neden böyle bir şey yapmıştı ki?

Kanatlarını açmış uzaktan gelen o uçuş şeklini hemen tanıdı. Kanat çırpmak bile çok zor geliyormuş gibi kambur duruyordu. Hemen önlerinde konup etrafına baktı ve kocaman esnedi. "Uyumak güzel şey"

Mithras onu anlamıyordu. Neyin peşinde olduğunu, ne düşündüğünü anlamıyordu. Öne doğru bir adım atıp Charlotte'u arkasına itti. "Neden böyle bir şey yaptın?" derken o kadar sinirlenmişti ki dişlerinin arasından konuşuyordu.

"İçim geçmiş" dedi Shian sakince. "Kontrolümü kaybettim"

İlk kez bir soruya direk cevap vermiş olması zaten başlı başına bir sıkıntıydı. Yalan söylediğini anlamak için Torin olmaya gerek yoktu. Onu defalarca uyurken görmüştü. Hatta genel olarak onu bu zamana kadar sadece şimdi uyanık görüyordu.

Konstantinova ile zaman geçiren biriydi. Günahlar ilk doğdukları zamanlarda güçlerini kontrol edemiyorlardı. Şimdi ise muhtemel olarak geri kalan herkesten daha iyilerdi. Aksi halde Öfke'nin etkisinden daha güçlü bir şey bilmiyordu.

Arkasındaki kadın endişeli gibi etrafına bakınıyordu. Mithras bir an durup gözlerini kapadı. "Biz neden etkilenmedik?" diye sordu en sonunda.

Shian omuz silkti. "Benim gücüme yakın ya da benden daha güçlü olanlar hissetmiyor" diye mırıldandı onun yanından geçerek Charlotte'a doğru baktı. "Merhaba, ben Shian. Tembellik günahı"

Günah mı? Böyle bir türün varlığını ilk kez duyuyordu. Öne doğru adım attı ve Mithras'ın arkasından çıktı. Her neyse bile bu şey buram buram cehennem kokuyordu. Samael, geçen zaman içinde ateşten olmayan yaratıklar yaratmayı mı başarmıştı? Böyle bir gücü yoktu onun.

Kendini gülümsemeye zorladı ve elini uzattı. "Charlotte" dedi nazik bir sesle. Eğer günah dedikleri şeyin ne olduğunu bilmediğini fark ederlerse o zaman şüpheli olurdu.

Shian onun elini tuttu ve dikkatle kadını incelemeye başladı. "Çok ilginç" diye mırıldandı. Birden bire gözleri açıldı ve duruşu dikleşti. "Targan yukarı da uyuyor. Sıradan bir elfin kralından daha güçlü olması nasıl mümkün olabilir?"

Mithras gözlerini kapadı. Charlotte'un kendisini açık etmeye zorluyordu. Mikaela böyle söylememişti. Sadece zaman kazandırmasını istemişti. Shian şuan ne yapmaya çalışıyorsa durmalıydı. "Bu kadarı yeter" dedi sert bir sesle.

Shian gözlerini kadından ayırmadan elini kaldırdı ona doğru. Bu durması için bir işaretti. "Babamdan hakkınızda hikâyeler duydum" dedi sakin bir şekilde. "Son derece barışçıl ve adaletli bir kraliçeymişsiniz"

Biliyorlardı. Charlotte geri doğru bir adım attı ve Mithras'a baktı. Hiç de şaşırmış gibi durmuyordu. Hayır, elbette ki biliyordu. Onu ejderha halinde gördüğünden beri muhtemelen. Ah, aptallık etmişti. Kendini tutmayı başarabilseydi böyle olmayacaktı.

Ama yine de bu rol yapma işinin bitmesi bir rahatlık getirmişti peşinde. Bu saatten sonra reddetmenin ya da salağa yatmanın bir anlamı olmayacaktı. Derin bir nefes alıp sırtını dikleştirdi. Gülümsemesine engel olamıyordu. "O zamanlar çok gençtim" dedi neşeli bir şekilde. "Toydum"

Hava giderek soğumaya başlıyordu. Etrafından hiç güç yayılmıyordu ama bunu onun yaptığı çok belliydi. Mithras öne doğru bir adım attı. "Charlotte" dedi. Eşinin kendisini dinlemesini umut ediyordu. "Biz senin düşmanın değiliz. Paganlarla savaştık ve kazandık. Bu sayede dünyadasın"

"Ama seni avlamaya gelecekler"

Shian'ın hiç yardımcı olmadığı kesindi. Gözlerini kapatıp bıkkın bir şekilde başını salladı. Acaba gerçekten kontrolünü kaybedip kendisini uyutur muydu?

"Cennet seni avlamaya gelecek" dedi Shian sakince. "Bunu biliyorsun bu yüzden dünyada duruyorsun. Melekler insanlara zarar veremezler. En güvenli nokta burası"

Bu yüzden insan ırkını tamamen dondurmuştu. Ejderhalara ait bir büyüydü bu yapandan başka kimse bozamazdı. En azından okudukları bu yöndeydi.

Ah, Mithras gözlerini kapadı. Charlotte, bunu istiyordu. Melekler, insanlar tutsak oldukları sürece gelmeyeceklerdi ama şimdi aşağı inip onu armaya başlayacaklardı. Charlotte'dan hiç güç hissedilmediği içinde tıpkı Mithras gibi kendi kuyruğunu kovalayıp duran bir köpek gibi olacaklardı.

"Bu artık cennet cehennem kavgasından daha fazlası haline geldi" dedi sert bir şekilde. "Her gün yeni düşmanlar ortaya çıkıyorken bu şekilde savaşamayız" Eşinin bileğini tuttu. "Benimle gel. Cehenneme düşmanlığın yok biliyorum."

Hayır, yoktu gerçekten de. Aslında Samael'den hep bir şekilde hoşlanırdı. O yaralı bir hayvan gibiydi çünkü. Bütün saldırganlığı ve acımasızlığına rağmen. Ancak anlamak zorundaydı. Bu iş savaşmaktan çok ileri bir noktadaydı artık.

Bileğini onun elinden çekti ve arkasını döndü. "Ben, Azalin'i tekrar yaratacağım" diye fısıldadı. "Size de bir an önce gitmenizi öneririm. Aksi halde karşıma çıkan kimseye acımayacağım."

Mithras gitmek istemiyordu. Charlotte artık gizlenmeyi düşünmüyordu belli ki. Meleklerle tek başına savaşmasına izin veremezdi. Öne doğru bir adım attı ancak Shian onu durdurdu.

Charlotte, yan gözle eşine baktı. Dudaklarında hüzünlü bir gülümseme vardı. "Bir dahaki sefere tarafını seçmeni öneririm" dedi sakince. "Çünkü acılar içinde öleceğimi bilsem bile sana acımayacağım, pagan"

YEDİ ÖLÜMCÜL GÜNAH 5- IŞIK TANRISIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin