2

69 8 2
                                    

Gözleri tabloda gezinirken düşünceleri tamamen başka bir yerdeydi,öyle çok düşünüyordu ki ortamdan soyutlanıyor, tüm sesler kesilse dahi kendi düşüncelerinin sessizliğinde baş ağrısından dayanamıyor oluyordu.

Elindeki bardağı dudakları arasına götürüp kendine gelmeye çalıştı.
Böyle bir yerde ailesini küçük düşürecek en ufak bir hareket yapmamalıydı.
Öğretilene uymadığında yaşanan şeylerin bilincinde birisiydi artık.
Ne kadar zordu ait olduğunu hissetmediği bir yerde büyümek, ait olmadığını bildiği bir yerde nefes almak.
Buraya ait değildi, soluduğu bu hava, gördüğü bunca şey, sahip olduğu tüm bu şeyler ona ait değildi.
O bunların hiçbirisini istememişti ki.
Oyunun senaristi belliydi ve onun tek görevi verilen senaryoyu oynamaktı hem de hayatı boyunca.
Zihnine dolan bu düşünceler duvarların dahi üstüne gelmesine neden oldu, nefes alamadığını hissettikçe yakasını gevşetmek adına bir iki düğmesini açtı gömleğinin.
Annesi bunu görse büyük ihtimalle şuan kavgaya çoktan girmişlerdi.
Çünkü o birilerinin istemediği bir şekilde nefes dahi alamıyordu.

Gözlerini kapatıp oradan uzaklaşmanın hayalini kurarken omzunda bir el hissetti.

"Tabloyu ya çok sevdin ya da o kadar nefret ettin ki bir saattir önünde duruyorsun ..."

Yerinde irkilerek sesin geldiği yere döndü.
Karşısında gördüğü yüz ile her ne kadar etkilenmiş ve içinde tablodan daha çok onu izleme isteği uyanmış olsa da çocuk hızla toparladı ve ona gülen adama bir süre daha bakıp tabloda göz gezdirdi.
Bir saattir burda bulunmasına rağmen ilk defa tabloyu inceliyordu.
Derin bi soluk aldı ve adama cevap vermemenin ne kadar kabaca olacağını düşünüp toparlamaya çalıştı cümlelerini.

"Aslında teknik açıdan kusursuz sayılabilecek bir tablo. Hatta ustaca işlenmiş bile diyebilirim.
Fakat..."

Tanıdık sima kaşlarını kaldırıp diyeceği şeyi beklerken çocuk zaman kazanmak ister gibi içkisinden bir yudum daha aldı.
Cümlelerini toparlamakta güçlük çekmişti.

"...fakat bu yine de tabloyu benim beğenime uygun kılmıyor diyebilirim."

"Eksik bulduğun nokta nedir tam olarak? Bu kadar nazik olma lütfen."

Çocuk, adamın bu meraklı ve samimi tavrı karşısında affallamıştı.

"İlk bakışta birisinin alıp salonunda, evinde sergilemek isteyeceği tarzda bir tablo gibi duruyor olabilir ki söylemeden geçmeyeceğim büyük ihtimalle sanatın kaba taslak yüzünü bilen birisi bir an önce almak isteyecektir bu tabloyu.
Ama ben her eserin bir ruhu olduğunun inancındayım ve taşıdığı bu hava beni tabloya karşı yakın hissettirmiyor, sanatçı da bunu hissederek yapmış sanki. Sanki bir şeyler eksik, sanatçının ruhunda olan eksik resmine yansımış, bu eksiklik bana huzursuzluk veriyor. Tabii bu yalnızca benim görüşüm. "

"... "

" Fazla mistik bir yaklaşımda bulundum değil mi? Kusura bakmayın ben yalnızca biraz fazla kaptırdım konuşmaya. Peki siz ne düşünüyorsunuz? "

Karşısındaki beyefendinin gülümseyen yüzü tablodan çevrilip çocuğu tekrar buldu.
Aralarındaki derin sessizlikten sonra dudakları aralanan adamın lafını bu sefer bölen ise babası olmuştu.

"Oğlum,tanışabildiniz mi Deniz Bey ile?"

Babasının sahte tebessümüne ayak uydurarak gülümsedi, onun da gereksiz samimiyetinden rahatsız olmuştu belli ki adam, yüzünden okunabiliyordu bu.

"Sergimizin bu yıl ki ressamı Deniz Bey."

"Memnun oldum ben...Ozan ben de."

Adının Deniz olduğunu öğrendiği adamın yüzüne bakmaktan kaçınarak babasına döndü Ozan,birkaç dakika önce dedikleri yüzünden utançla kendisine kızmaya başladı.

bir mucize gerek. | bxbHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin