Geceyi aydınlatan sokak lambalarının arasında adam direksiyonu hızla yan şeride kırarak yolunu değiştirdiğinde içinde tarif edemediği bir his vardı,içten içe onu yiyip bitiren bu karanlık hissi biraz olsun unutmak için hep gittiği yere,en yakın dostunun yanına gidecekti.
Biraz soluklanmak,oturup konuşmak, Serhat'la dertleşmek ona iyi gelebilirdi,elbette biraz da alkol alıp vücudunu rahatlatabileceğine inanıyordu.
Yolu aralarda geçen tek tük arabaların sesi dışında hiçbir şey doldurmuyorken derin sessizlikte yalnızca düşüncelerine daha çok gömüldüğünü hissediyordu.
Derin bir soluk alıp radyoyu açmaya karar verdi.
Çıkan şarkıya,ki bu onun en sevdigi şarkılardan biriydi,tebessümle eşlik ettiBara ulaştığında arabayı park edip bir an önce bu histen kurtulmak istiyormuş gibi hızlı adımlarla mekanın kapısına ulaştı,içeriye girdiğinde beklediği gibi yoğun bir ses ve kalabalıkla karşılaşmamak onu rahatlamıştı,anlaşılan saat epey geç olmuştu.
Tek tük azalmaya başlayan insanlara bakılırsa sabaha karşı bir saatte buraya gelebilecek tek insan oydu.Serhat arkası dönük bir şekilde boşalan bardakları temizlerken kendisini tezgaha yasladı ve meşgul adamın onu fark etmesini bekledi.
Çok geçmeden Serhat arkasını döndüğünde onu izleyen Denizle karşılaşmıştı."Deniz?"
"Ne o,beni gördüğüne pek sevinmedin sanırım?"
Serhat gülerek adama yaklaştı.
"Hayır bu saatte gelmene şaşırdım, seni en son geçen gece bana yardıma geldiğinde gördüm dostum,buraya eskisi gibi sık uğramıyorsun."
Deniz yalandan bir bıkkınlıkla Serhata baktı ve adamın önüne koyduğu viskiden bir yudum aldı.
"Bu aralar kafam çok yoğun Serhat,bir şeyleri toparlayamıyorum ki eskiden eğlendiğim şeylere zaman ayırabileyim."
Adam anlayışla elini Deniz'in omzuna koyup kendine bir bar sandalyesi çekti.
"Kendi sergini gerçekleştirdin, yeniden resim yapmaya odaklandığın hayatına döndün. Peki seni memnun etmeyen ne,hep bunun gerçekleşmesini istemiyor muydun?"
"Benim memnuniyetsizliklerimi boşver sen,asıl ne soracağım ben sana."
Serhat merakla ona döndüğünde, Deniz biraz tedirginlikle etrafına bakındı, duyacağı cevaptan mı yoksa eskiye döneceğinden mi korkuyordu,bilemiyordu.
"Adamları halledebildin mi,şu borç harç işleri?Tamamen kurtulduk mu şu siktiğimin heriflerinden."
Serhat histerik bir kahkaha attığında, adam alacağı cevap için daha da çok gerilmişti fakat arkadaşının sarhoş olacak kadar içtiği her halinden belliydi,buna yordu umursamaz tavrını.
"Onlardan hiçbir zaman tam anlamıyla kurtulamazsın dostum,tam bitti,kurtuldum artık dediğin anda yeni bir sorun sererler önüne. Şimdiye kalsa hepsine siktiri çekmiştim, ama bunlar diğerlerine benzemiyor,harbi tehlikeli herifler,sağı solu belli olmayan tipler.
İşin boktan yanı, evimi,mekanımı,çevremi, her bokumu biliyor itler. Tam rahat bir nefes alacağım anda ensemde bitiyorlar. Ama sana ne kadar teşekkür etsem az Deniz,senin sayende biraz olsun elim rahatladı, borcumu en kısa sürede ödeyeceğim sana,bunu biliyorsun değil mi?""Borcu siktir et Serhat,sen benim kardeşimsin, elbette yardım edeceğim. Sen şu adamlardan bir an önce kurtul yeter."
Serhat yorgunlukla önündeki içkiyi tek yudumda bitirip bardağı masaya vurdu.
"Kurtulamayacağım,senin geldiğin günün ertesi yine geldiler mekana. Barda satış yapmamı istiyorlar,kabul etmedim tabii,bu konudaki ciddiyetini biliyorsun. Herifler..."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
bir mucize gerek. | bxb
Teen FictionAkhilleus'u öyle kapkara bir yas bulutu kapladı ki iki eliyle aldı ocağın küllerini, döktü başının üstüne, kirletti güzelim yüzünü. Sonra uzandı boylu boyunca tozun toprağın içine, elleriyle çıkarıp kopardı, kirletti saçlarını.