Onu ilk gördüğümde biliyordum ölümümün onun kolları arasında olacağını, onu ilk gördüğünde anlamıştım bedenimden akan kanların ellerine bulanacağını.
İlk gördüğümde
anlamıştım
hayatımın aşkı olacağını."Ozan uyan!"
Korkuyla gözlerini araladı Ozan.
Bedenini saran kollara hızla karşılık verdi."Korkuttun beni,bağırıyordun rüyanda."
'kollarının arasında ölüyordum sevgilim.' demek geçti içinden, sustu.
Onu üzmek istemiyordu.
Son yaşananlardan dolayı etkilendiğini bilmesini istemiyordu."Kötü bir rüya sadece,bir şey yok sevgilim."
"Ben sana bir bardak su getireyim,iyi gelir."
Deniz yataktan kalkıp mutfağa ilerlediğinde genç adam da pencerenin önüne geçip bir sigara yaktı.
Evin içinde sigara kullanmamasına rağmen böyle durumlarda kendine hakim olamıyordu.
Çok geçmeden Deniz elinde bir bardak suyla içeri girdi."Teşekkür ederim."
Sudan bir yudum alıp sehpaya bıraktı ve camın önündeki tekli koltuklardan birine yerleşti, bu köşeyi Deniz ile birlikte yapmışlardı.
"Son olanlar seni etkiledi değil mi?"
Ozan tebessüm etti,artık o kadar biliyordu ki adam onu, Cümlesini tamamlamasına gerek kalmıyor, yeri gelmedikçe konuşmasının bile lüzumu olmuyordu.
"Biraz diyelim."
Deniz de onun gibi koltuğa oturup yerine yerleşti, sevgilisinin ellerini elleri arasına alıp o her zamanki güven verici tebessümü takındı suratına.
Yaralanıp acı çektiğinde, ağlayıp kendini harap ettiğinde bile Ozan'ı görür görmez yüzüne yerleştirdiği güven veren tebessümü..."Hiçbir şey olmayacak bebeğim, ben seni kaybetmeyi göze alabilir miyim?Diyelim işin ucunda öyle bir şey var,sana bir adım daha yaklaşabilir miyim?"
Ozan korkuyla karışık bir yorgunlukla kafasını salladı,biliyordu.
Adam onu oracıkta bırakır yine de zarar gelmesine bir an dahi izin vermezdi biliyordu.
Ama bunu istemiyordu,onunla kalmak,sonuna kadar gitmek istiyordu.
Gerekirse sonu Toprak gibi olurdu,gerekirse sonu kabusunun bir parçası olurdu ama adamdan bir adım geriye gidemezdi,adam bunu anlayamıyordu."Bir şiir okumuştum.
Sanmıştık ki ikimiz yeryüzünde ancak birbirimiz için varız
İkimiz sanmıştık ki tek kişilik bir yalnızlığa bile rahatça sığarız
Hiç yanılmamışız
Her an düşüp düşüp kristal bir bardak gibi
Tuz parça kırılsak da hala içimizde o yanardağ ağzı
Hala kıpkızıl gülümseyen sanki ateşten bir tebessüm zehir zemberek aşkımız""İşte şiirde dediği gibi tuz parça kırılsak da hala içimizde o sevgi,o aşk ve o tutku..
Hala içimizde birbirimize duyduğumuz o merhamet.
Zehir zemberek aşkımız. ""Ayrılık Sevdaya Dahil."
Diye tamamladı şiirin adını Deniz,ve ekledi en sevdiği dizeleri.
"Heryerimde vücudumun ağır yanık sızıları
Bir yerlere yıldırım düşüyorum Ayrılığımızı hisettiğim an demirler eriyor hırsımdan
Ay ışığına batmış karabiber ağaçları gümüş tozu...
Gecenin ırmağında yüzüyor zambaklar yasminler unutulmuş,
Tedigin gülümser
Çünkü ayrılık da sevdaya dahil çünkü ayrılanlar hala sevgili""Bir gün gelir de gider misin benden?"
"Sana zarar vermedikçe varlığım, bir adım geri gidemem senden çocuk."
Çocuk...
Tanıştıklarında duymaktan nefret ettiği,şimdi duymak için can attığı o kelime.Aralarında değişmeyen iki şey,
birisi bir kelime,birisi derin bir aşk.
Kelime aşkla dolu,aşk sözcüklerle.
Dolup taşıyor çocuğun içinde."Zarar gelmeyecek değil mi Deniz?
İkimizden birine,ilişkimize...
Zarar gelmeyecek de bana.
Sen sözünü tutarsın her daim."Deniz sustu,içi içini yerken susup kaldı.
O güçlü adam,o korkusuz,dalgaları kıyıya sert vuran,taşları ezip geçen Deniz şimdi bir çocuk gibi korkuyla susuyordu.
Korkuyordu.
Deniz çok korkuyordu.Paketinden bir sigara çıkardı, yaktı ve derin bir soluk aldı.
"Sana zarar gelmeyecek."
'Sana gelecek olan ne varsa benim başıma gelecek ama izin vermeyeceğim saçının telinin zarar görmesine çocuk.'
İçinden geçirdiği bu cümle bir sözdü.
Kendine verdiği gizli bir söz.Ozan cevaptan memnun kalmayarak ayağa kalktı,oysa o ikisinden birine,ikisine de zarar gelsin istemiyordu.
Adam bunun sözünü neden veremiyordu?"Ben biraz dolaşacağım. Hava almaya ihtiyacım var."
"Saat üç Ozan,gitmiyorsun hiçbir yere ya da seninle geliyorum."
"Ne olabilir Deniz,başına taktığın adamlardan mı korkuyorsun yoksa?"
Deniz duyduğu cümlenin verdiği karmaşık duygu yüzünden hışımla kalktı yerinden.
Vereceği tepkiyi kestiremiyor,içinde bir yandan öfke bir yandan pişmanlıkla öylece dikeliyordu.Genç adam söylediği laf ağzından çıkar çıkmaz pişman olsa da cesaretli tavrına devam etmeye karar verdi,onunla başa çıkma yöntemini artık kestirebiliyordu.
Üzerine gitmeliydi,istemese dahi."Daha doğrusu peşimize. "
"Ozan sus."
"Toprak ile sonum aynı olduğunda için rahat mı edecek,bırakmak bu kadar mı zor? Toprak öldü Deniz ama ben yaşıyorum.
Beni onun gölgesi altında sevmekten ne zaman vazgeçeceksin. ""Ben kimsenin gölgesi altında sevmiyorum birilerini çocuk. "
"O yüzden mi geceleri onun adını sayıklıyorsun?"
Bu acı dolu cümleyle Ozan'ın gözlerinden bir damla yaş süzüldü.
Gözlerinden akan yaşlar yanaklarıyla buluştu.
Ozan daha fazla içinde tutamamıştı işte."Ben...ben çok özür dilerim Ozan."
"O yüzden mi geçen gün bana Toprak diyerek seslendiği fark etmedin?"
"Daha devam edeyim mi Deniz?Bizi nasıl bir bok çukuruna ittiğinden bahsedeyim mi,bizi nasıl lanet bir işin içine sürüklediğinden?
Hem de ne için...ölmüş bir çocuk için."Deniz sinirle elinin altındaki su bardağını duvara fırlattı,Ozan'ın cümleleri kırılan camlarla birlikte yüreğine saplandı.
Ozan korkuyla geriye doğru bir adım attı.
İşte tüm travmalarını yeniden gün yüzüne çıkaran bu hareketle her şeyi bitiren Deniz olmuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
bir mucize gerek. | bxb
Teen FictionAkhilleus'u öyle kapkara bir yas bulutu kapladı ki iki eliyle aldı ocağın küllerini, döktü başının üstüne, kirletti güzelim yüzünü. Sonra uzandı boylu boyunca tozun toprağın içine, elleriyle çıkarıp kopardı, kirletti saçlarını.