Şule'nin elime tutuşturduğu torbaları taşımaya çalışırken omzumdan çekiştirip inatla sokmaya çalıştığı mağazaya girmiştim.
Oturacak bir yer arayan gözlerim arkadaşıma takıldığında çoktan mağazayı talan etmeye başlamıştı.
Bir yer bulup rahatça nefes alabildiğimde gülerek onu izlemeye başladım.Son zamanlarda ona zaman ayırmadığımı söyleyerek uzun uğraşlar sonucunda beni peşine takarak alışverişe getirmişti.
Tek sorun yine zaman geçiremiyor oluşumuzdu.
Yine de gönlü olmuş olacak ki gayet mutlu ve halinden memnun gibiydi.Birkaç parça kıyafeti bana getirdiğinde üzerine tutup göstermeye başladı hevesle.
"Bak bunu Serhat'ın barına giderken giyerim diye düşündüm. "
Üzerine tuttuğu şık ve iddialı elbiseye bakıp onaylar gibi kafamı salladım.
"Yavrum evin gibi kullandığın bar için biraz gereksiz abartılı değil mi?"
"Aman canım ne olacak bir kere de süslenir püslenir giderim. Hem sen de kutlamalar bol,illa bulurum bir yer ben."
Gülerek tekrardan kafamı salladığımda kıyafetleri göstermeye devam etmişti.
Soluk almak istercesine elimle onu durdurdum o ise pes ederek kabinlere doğru adımladı.
Telefonu cebimden çıkarıp bildirimlere göz attım.İki gün önce Ozan'ın beni takip etmesi üzerine ona istek atmıştım, normalde de öğrencilerimle takipleşirdim özel hayatımı yansıtmamak gibi tabuları yoktu.
Ama onun beni araştırması, hesabımı bulup takip etmesi hoşuma gitmişti.
Nedenini anlayamadığım bir şekilde Ozan'dan böyle bir hareket beklememiştim.
İsteğimi de hâlâ kabul etmemişti zaten.Gelen birkaç mesaja cevap verip telefonu kapattım.
Sahi neden geri dönmemişti isteğime?
Kafamı kaldırıp dışarıda geçip giden insanları izledim bir süre.
Karşı kafede oturan arkadaş grubu gözüme takıldığında yaşadığım bu denk geliş beni şok etmişti.Ozan ve birkaç arkadaşı kafede oturmuş sohbet ediyorlardı.
Fazlasıyla samimi gözüküyorlardı.
Ozan daha önce hiç görmediğim bir kızın omzuna yaslanmış koltukta oturuyordu ki aslında diğerlerini de görmemiştim ama kızla fazla yakınlardı.
Sevgili olabilirler miydi?İçimden gitmek geçse de bunun fazla saçma olacağını düşünüp kafamı çevirdim.
Şule ise elinde poşetlerle yanıma çoktan gelmişti."Bitti mi işin güzelim?"
Kafasını onaylar anlamda sallayıp ellerini saçlarıma götürüp dağıttı.
"Hayırdır canın sıkılmış, bir sorun mu var?"
Asılan suratıma baktığında gülümsemeye çalıştım.
"Ha,yok şaşırdım sadece. Karşı kafede Ozan'ı gördüm arkadaşlarıyla. "
Şule anlamayarak bana baktı,haklıydı buna neden şaşırıyorum ki?
"Yani ne yapacağımı şaşırdım gitmemek ayıp mı olur bilemedim,ondan."
Anlar gibi mırıldanmıştı. Bir süre gözlerini karşıda oturan arkadaşlar üzerinde gezdirdi.
"Bence gidersek gerilebilirler,boşu boşuna çocuğu zor duruma sokma."
Benden cevap alamayınca devam etti.
"Ne bileyim hocasısın sonuçta."
Saatime bakıp ona döndüm.
"Hadi filme gidelim geç kalmadan."
Yürüyen merdivenlere ulaştığımızda Şule durmak bilmeden bana sorular soruyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
bir mucize gerek. | bxb
Teen FictionAkhilleus'u öyle kapkara bir yas bulutu kapladı ki iki eliyle aldı ocağın küllerini, döktü başının üstüne, kirletti güzelim yüzünü. Sonra uzandı boylu boyunca tozun toprağın içine, elleriyle çıkarıp kopardı, kirletti saçlarını.