10

21 6 3
                                    

Deniz.

Ona ne demem ne söylemem gerektiğini bilmez bir halde sadece güzel gözlerinizin yüzümü ezberlemesine izin vererek durup kaldım bir süre.
Ona geçmişi anlatmak,eski defterleri en baştan açmak, tüm korkularımdan bahsetmek istemiyordum,küçücük bir an yüzünden dahi nasıl da sarsılıp geriye döndüğümü bilmesini istemiyordum.
Gözünde nasıl imajım vardı bilmiyorum ama onu yakıp yıkıp yerine güçsüz bir adam koymak istemiyordum.
Beni her şeyimle tanısın isterken kendimden deliler gibi korkuyordum.
Geçmişimden,kaybettiklerimden, kurduğum bu yeni düzenin eskisinden,yüreğimi dağlayan hiçbir yaradan söz edecek cesareti bulamıyordum.
Bunu anlatamamaktan bu kadar rahatsız olma sebebimi de bir türlü anlayamıyordum.
Tüm bu düşünceler bir fırtına gibi kafamdan geçip giderken derin bir nefes aldım.

"Asma suratını,senlik bir durum yok Ozan. Dalgınlığıma denk geldi."

'Asma suratını,senlik bir durum yok Ozan. Bana yalnızca onu hatırlatıyorsun ve bu canımı yakıyor.'

Yüzündeki durgun ifade yerini büyük bir tebessüme bırakırken rahatlamış bir şekilde gülümsedim. Benim yüzümden canı sıkılsın istemiyordum.

"Ben...istemeden seni rahatsız ettiğimi düşünmüştüm yalnızca. "

Hayır anlamında kafamı sallayıp kahvemden bir yudum aldım,kafamı oyalamak ister gibi etrafa bakındığımda saat gözüme takılmıştı.

"Atölyede dersim var bugün,birazdan evden çıkmam gerekiyor,bugün gideceğin bir yer var mı? Bırakayım seni."

Ozan başını tabağından kaldırıp düşünceli bir şekilde bana baktı.

"Hayır,yok.Buradan eve geçerim ben."

"Emin misin eve gitmek istediğinden?"

Kafasını sallayıp tabağa tekrar döndüğünde kendini tutamadan hızla konuştu, bu hali fazla sevimli gözüküyordu.

"Benden başkalarına da ders verdiğini bilmiyordum."

"Uzun zamandır ders verdiğim birkaç öğrencim var,aslında ders vermeyi bırakmıştım zaten."

Kafasını sallayıp nedensizce surat astığında onunla uğraşmanın hiç fena bir tercih olmayacağına kanaat getirdim çünkü bunu yapmak fazlasıyla hoşuma gidiyordu.

"Ne o,kıskandın mı öğrencilerimi çocuk?"

"Aa yok ben..olur mu hiç öyle şey?Ben merak ettim sadece,ondan sordum.Yoksa ders sizin dersiniz, öğrenci sizin öğrenciniz, ben neden bunu kıskanayım ki!"

Gülerek onu izlemeye devam ettiğimde daha çok gerilip kendini açıklamaya çalıştığı birkaç dakika fazlasıyla güzeldi.
Eli kolu durmadan bir yandan bir şeyler anlatıyor bir yandan da kendini açıklamak için saçma sapan cümleler kuruyordu.
Onu akşama kadar böyle izleyebilirdim ama beş dakika içinde evden çıkmam gerekiyordu.

"Hadi hazırlan Ozan."

Lafı yarıda kesildiğinde susup kaşlarını çattı.

"Hazırım ben,siz hazırlanın. Ben masayı toplayayım."

"Yok olmaz öyle, bırak masayı ben hallederim. Üzerinde benim kazağımla hazır olduğunu söylemen sana zaman kazandırmıyor."

Üzerinde dün gece üşümesin diye uyurken ona giydirdiğim kazağımla bakıştı bir süre.

Sahi ben de bu kazağın bu kadar güzel olduğunu bilmiyordum...
Zayıf vücuduna bir iki beden büyük gelmiş gibi duran kazağın kollarını iyice çekmişti. Yakası geniş geldiği için açıkta kalan omzunda takılı kalan gözlerimi sözleriyle geri çektim.

bir mucize gerek. | bxbHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin