Bedenim odaya giren keskin soğuğa dayanamadığında yavaşça gözlerimi araladım,yattığım yumuşak koltukta doğrulup etrafa bakmaya çalıştım. Deniz'in evinde olduğumu anlamam zaman almış olacaktı ki cam kenarından gülerek bana bakan Deniz konuşmaya başladı.
"Ne o,bir an tanıyamadın evimi sanırım?"
Uyku sersemi bir şekilde ona döndüğümde dediklerini hâlâ algılayamayacak kadar uykum vardı.
O ise demirlere yaslanmış bedeniyle ve o etkileyici güzelliğiyle bana bakıyordu.
Yutkunup her sabah böyle bir manzaraya uyanmanın düşüncesiyle irkildim.
Sigarasını bitirip camı kapattığında ben de üzerimdeki battaniyeyi çekip ayağa kalktım."Dün uyuyakalmışım,sana sorun çıkarttım, keşke eve bıraksaydın beni."
Deniz dudaklarını büzüp kırılmış gibi yaptığında bakışlarımı ondan kaçırdım.
"Sorun çıkartsan gece benimle kalmanı istemezdim değil mi Ozan?"
Kafamı sallayıp etrafa bakınmaya devam ettim,ta ki elleri omzumu bulana kadar. Beni kendine yaklaştırıp ona bakmamı sağladığında içimden küfürler ediyordum,bıraksa tüm odayı ezberler yine de onun gözlerine bakmazdım şu anda.
"Bazen fazla düşünüyorsun yapma şunu."
"Yine de yapmak zorunda olmadığın şeyleri yapıyorsun,dersler dışında bana zaman ayırmak,beni buraya getirmek...Yapmak zorunda olmadığın şeyleri yapıyor olman beni mahçup hissettiriyor."
"Yani benim öğretmenliğime laf ediyorsun,öyle mi?"
Telaşla kafamı sallayıp kendimi açıklamaya çalışırken gülerek parmaklarını dudaklarıma bastırdı.
"Şaka yapıyorum çocuk, ne zaman alışmayı düşünüyorsun bunlara?"
Dudaklarımın üzerindeki elini unutup konuşmaya çalıştığımda daha çok güldü, bu sefer ben de gülmeye başladım, utanç verici halime değil, gülüşünün bu kadar güzel olmasına karşı koyamıyordum yalnızca.
Gülerek salona bağlı mutfağın diğer ucuna gittiğinde ben de onunla birlikte mutfağa yürüdüm,buzdolabını karıştırıp duruyor ben de sandalyede oturmuş onu izliyordum.
Üstümde onun kazağı vardı huzurla içime dolan kokusunu mümkünmüş gibi daha çok içime cekmek istedim,o ise hiçbir şey giymemiş,beni öldürmek için yemin etmiş gibiydi.
Fırsattan istifade dövmelerini incelerken fark etmiş gibi bana döndü."O kadar beğendiysen sana da yaparız çocuk, hasedinden olacak gözlerin çakmak çakmak parlıyor. "
Alaycı gülüşüyle anlamamazlıktan geliyormuş gibi yapması canımı sıksa da bozuntuya vermedim,o mutfaktaki işine geri döndüğünde toparlanıp konuşmayı denedim.
"İsterdim aslında ama bu zamana kadar pek de anlamlı gelen bir şey bulamadım, anlamı olmasa dahi gözüme hitap etmedi hiçbir şey. "
Derin bir sessizlik olduğunda oturduğum yerden kalkıp yanına gittim.
Pür dikkat önündeki şeyle ilgilenirken işaret parmağıyla tezgahın üzerindeki bir şeyi gösterdi belli belirsiz."Ekmekleri kızartmak için makineye koyar mısın?"
Kafamı sallayıp dediğini yapmak için tezgaha yöneldim,dilimlenmiş Ekmekleri makineye yerleştirip tekrardan Deniz'e döndüm.
"Şimdi ne istersin şef?"
"Biraz daha gülümsemeyi denemeni."
Dediği şeyle ne kadar çok somurttuğumu fark edip gülümsedim, tüm yüz kaslarım gevşemiş bir şekilde ona döndüğümde o da beni izliyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
bir mucize gerek. | bxb
Teen FictionAkhilleus'u öyle kapkara bir yas bulutu kapladı ki iki eliyle aldı ocağın küllerini, döktü başının üstüne, kirletti güzelim yüzünü. Sonra uzandı boylu boyunca tozun toprağın içine, elleriyle çıkarıp kopardı, kirletti saçlarını.