Hayatınızda hiç bir şeyi tamamen unuttuğunuz,bilinmezliğin içine gömdüğünüz oldu mu?
Saatin tik takları misali ikide bir zihninize gelip kendini yineleyen bir anıyı tamamen sildiğiniz oldu mu hiç?
Başarabildiniz mi bunu, bu kadar kolaya indirgenebilir miydi ya da yaşananları unutmak?Unutmak istediğiniz,düşünmekten yorulduğunuz ama bir an dahi olsa beyninizden çıkmayan tüm anılardan ne zaman tamamen kurtuldunuz?
Ne kadar unuttuğunuzu düşünürseniz düşünün acılarınız, hüzünleriniz zihninizin derinlerinde bir yerde karanlık bir bölmede sizin bir gün onları hatırlamanızı her daim bekliyorlar hatta bazen öyle acı verici oluyorlar ki bile bile size bunu hatırlatmak için ellerinden geleni yapıyorlar.Duyduğunuz bir ses,hissettiğiniz bir şey,aldığınız bir koku...
Sizin unuttuğunuzu sandığınız derin ve acı verici bir anıya götürüyor, zihninizin ortasında bilinmezliğin içinde hapsoluyorsunuz sanki, yüreğiniz sıkışıyor kendinizi oradan bir an önce çekip çıkarmak,unuttuğunuzu sandığınız bu acı verici deneyimin hatırlattığı anları silmek istiyorsunuz zihninizden.
Fakat asla silinmeyeceğini de biliyorsunuz.
Yaşanılan hangi şey kendi istek ve iradenizle bilinçaltınızın derinlerinden çıkarılıp sökülebilir ki?
Hangi buluş hangi söylem yapabilir bunu?
Yaşanılan korkunç şeyleri hatırlamaya mahkum kılınan insanoğlu için bu oldukça büyük bir sınav doğrusu."biraz daha içmeye devam edersen mekan kapanana kadar seni buradan kimse kaldıramayacak sanırım?"
Karşısında içkisini yenileyen ve onunla konuşan barmene baktı göz ucuyla, söylenenleri idrak etmesi için bir süre düşünmesi gerekiyordu.
"Şuan algılayabileceğimden çok daha fazla kelime kullanıyorsun. "
Barmenin kısık kahkahası kulaklarına dolduğunda o da gülmeye başladı, neye güldüğünü bile bilmiyordu.
"Bu bardaktan sonrasını vermeyeceğim, ona göre." diyerek bardağı usulca çocuğun önüne ittiğinde o da tam aksine bir sinirle gözlerini adama çevirdi.
"Buraya müşteri olarak gelen ben değil miyim, parasını verdiğim sürece bana istediğim kadar hizmet vermen gerekiyor."
Barmen bileğindeki saate baktı sonra tekrardan çocuğa döndü.
"Mekan açıldığından beri buradasın, birkaç saat sonra istesen de istemesen de içemeyeceksin zaten, kapatıyoruz."
"Beni ilgilendirmiyor."
"Olay çıkartan birisine benzemiyorsun bu yüzden üstelemeyeceğim."
Adam tekrardan bardağı çocuğun önüne bırakıp başka müşterilerle ilgilenmeye gitti.
Sinir olmuştu ona çocukmuş muamelesi yapmasına, bu davranışlara alışık olduğundan yine de çok kafa yoramadı.
O istekleri yerine getiren, olunması istenen kişi olmaktan başka bir göreve sahip olmayan ve buna oldukça alışık birisiydi.Geldiğinden beri ilgisini çekmeyen bu adama biraz daha uzun süre bakmaya karar verdi çocuk, yapacak başka bir işi de yoktu üstelik.
Hafif yapılı vücudunda gezdirdi gözlerini, kahve saçları dağılmış, kemikli yüzüne dökülüyorlardı.
Kendisinin aksine bu adamın çocuksu bir yüzü yoktu,oldukça olgun bir tipi vardı ki buna tahminen otuzlarında olduğunu düşünüyordu.
Gözlerinin yorgun görüntüsüne karşın o hala bir an dahi soluklanmadan gelenlerle ilgilenmeye devam ediyordu fakat işine rağmen rahat ve babacan bir tavrı vardı.
Dışarda görse böyle bir yerde çalıştığını düşünmezdi herhalde, daha çok bundan farklı bir havaya sahipti.
Omzunun bir tarafına attığı havlu bile şuan çocuğu ona karşı çekecek bir hava yaratabilmişti, değişik bir enerjisi vardı kısacası.Bu düşüncelerle ağrıyan başını iki elinin arasına aldı ve oturduğu taburede sallandı biraz.
Baş ağrıları, sanrılar, düşünceler...
Artık gün içinde çok fazla yaşadığı ve rutin haline gelen şeylerdi.
Özellikle gece olduğunda bu düşünceler bir bir aklına gelir onun uyumasına engel olurlardı.
Aklına gelen sözlerle acı bir gülümseme yayıldı dudaklarına."Hayatında öfkeli olduğun tüm insanların acılarını dışa vurma yöntemleri farklı. Peki sen nasıl böylesine derinlerde gizleyebiliyorsun Ozan?"
Sahi acısını nasıl da böyle derine gömmeyi başarabilmişti?
Yaparken fark etmediği ama şuan ona acıdan başka bir şey vermeyen bu olayı zihninden def etmek istedi ve önündeki bardağı kafasına dikerek arada sırada göz ucuyla ona bakan barmene bakmaya devam etti.
Mekandan dakikalar ilerledikçe azalan insanlarla daha da yalnızlaştığını hissetti, sanırım cidden birazdan kapatılacaktı burası.
Kafasını biraz gözlerini dinlendirmek adına yaslandığı masaya koyup gözlerini kapattı ve bir an olsun bulunduğu ortamdan soyutlandığını hissetti.
Ta ki güçlü bir el bedenini bir zaman sonra sarsana kadar."Hey!Hadi artık,kapatıyoruz."
Ne olduğunu anlamayarak gözlerini aralayıp karşısındaki adama baktı.
Mekan cidden tamamen boşalmıştı.
Ama hala kulağına hafif bir müzik sesi geliyordu.
Birkaç çalışan etrafı toparlarken tanıştığı barmen - ne kadar tanışmak denebilirse- hala ona bakıp gitmesini bekliyordu anlaşılan.
Ayaklandı fakat ayağa kalkar kalkmaz sendeledi ve usulca masaya tekrardan tutundu."Bir bardak daha alıp gideceğim."
Adam sabır diler gibi gözlerini tavana dikip sakinleşmeyi bekledi.
Daha sonra bar kısmından çıkıp sert adımlarla çocuğun yanına geldi."Bak mekana girdiğinden beri reşit olduğundan bile emin değilim hâlâ bu inatçılıkla sana taviz göstereceğimi sanıyorsan çok yanılıyorsun.
Ya bir an önce git ya da ben seni istemediğin bir şekilde buradan çıkarayım."Onlara doğru yaklaşan adamlara eliyle dur işareti yapıp çocuğa tepeden bakmaya devam ederken o da tiz bir kahkaha atmıştı, adam bunu beklemediği için bozulsa da taviz vermedi ve net bir biçimde ona bakmaya devam etti.
Çocuk ise ellerini adamın göğsüne koyup,
" Çıkartsana. "dediğinde sinirle ellerini tutan adamın peşinden gittiğini soğuk havayla temas ettiğinde fark etti.
Bileklerini sıkan eller gevşeyip onu sessiz sokakta bıraktığında arkasından bağırdı."Barmen,bari adını söyleseydin!"
Adam demir kapının girişinde ona sabır dilercesine kafasını sallayarak içeri girdiğinde kendi kendine gülerek bomboş duvara yanıt verdi
"Ozan ben,memnun oldum."sessiz sokakta yürümeye başladı.
Sokaktaki adım sesleri gecenin karanlığında yankılanırken bir şarkı mırıldandı.
Sevmediği bir hayatın tek mutluluk veren anlarına bir yenisi daha eklenmişti,fakat o neden içinde böylesine derin bir mutluluk olduğundan dahi emin değildi.
Ve çocuk bunlara nicelerinin ekleneceğinden henüz habersizdi.
Her insanın yaşamı hakkında habersiz olduğu gibi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
bir mucize gerek. | bxb
Teen FictionAkhilleus'u öyle kapkara bir yas bulutu kapladı ki iki eliyle aldı ocağın küllerini, döktü başının üstüne, kirletti güzelim yüzünü. Sonra uzandı boylu boyunca tozun toprağın içine, elleriyle çıkarıp kopardı, kirletti saçlarını.