Ahenk'den
Dün ki konserde fazla yorulmuş olmalıydım ki geç kalkmıştım. Öyle ki işe yetişmek için on dakikam vardı. Evet benim için maraton tam anlamıyla şimdi başlıyordu.*
Derin bir nefes almanın ardından kol saatime baktım "huh! tam bir dakika kalmış mesai saatime. Tam zamanında yetiştim."Merve bana bakıp uzun soluklu kahkaha attı. Ne olduğunu sorarken "kızım bu ne hâl? Saçın başın dağılmış. Kendimi tutamayacağım valla he!" Onun bu haline içtenlikle sırıttım.
"Ya zaten nerdeyse geç kalıyordum kızım. Napayım ancak böyle gelebilirdim." İkimiz de şen bir kahkaha attık.
Kapıdan giren kişiye baktım. Araf her zamanki sıcak kanlılığıyla "günaydın herkese" demişti.
"Günaydın." Dedim ben de onunkinin yakınından bile geçemeyecek bir samimiyet ile.
Americanosunu yapmak için tezgaha geçti, Ve ustaca bardaklara kahveyi koydu. Bu benim için rahatlatıcı video gibiydi, gerçekten stres atıyordum.
Araf sabah kahvesini parmaklarının ucuyla kavrayıp yudumlamaya başlamıştı.
Ben çantama koyduğum geometri kitabından soracağım bir soru olduğunu ve müsait olup olmadığını sorduğumda 'tabiki sorabilirsin' demişti gülümseyerek.
Onun bu yardımsever tavırlarını seviyordum, kimseyi kolay kolay reddetmiyordu ve sevecen bir tavırla yanıtlıyordu sorulanları.
Soruyu ona götürdüğümde bir dahi edasında "Çok kolay aslında sadece paralel evrende düşünmelisin açıları. Böyle düşündüğünde iç açılarına göre D kenarı yanlış verildiği için cevap E şıkkı çıkıyor. Anladın mı?" Yüzünü bana döndüğünde aramızda çok az bir mesafe kaldığından gözlerim kısa sürede yeşillerini buldu.
Durumumuzun gerçekten çok absürd ve mantıksız olduğunu anlayıp kendimi aniden geri çektim.
"şey evet, Anladım teşekkürler." Deyip hızlı adımlarla tezgaha döndüm.
Neler oluyordu? Bu da neydi şimdi? Niye böyle hızlanmıştı kalbim? Erkeklerden bu kadar mı korkuyordum? Yoksa başka bir duygu muydu, heyecan mıydı? Derin bir nefes aldım.
Hiçbir şeyden emin olmamakla birlikte birkaç saniyelik olsun dışarı çıkmak için hırkamı giydim. Hızla kapıdan çıktım ve ardı sıra derin soluklar aldım.
Aklımın karışıklığıyla yanıp kavrulan şakaklarımı parmaklarımla sertçe ovdum.
İyi şeyler olması istiyordum, artık az bile olsa iyi şeyler gelip beni de bulsun diyordum içimden.
Yavaşça oturduğum küçük sandalyeden kalkıp geri işime döndüm.
Oturmaya vaktim olduğunda düşündüm. Aşk neydi? Birinin dış görünüşünü beğenmek miydi? Hayır hayır aşk diyorum! O masallarda gördüğümüz gibi miydi? Nefes alış verişine hayran olmak, hiç susmasın istemek, onunla hiçkimsenin bulamayacağı bir yere kaybolmak istemek miydi?Aşk nedir bir çoğumuz bilemiyoruz öyle değil mi? Çocuk sahibi olmak için evlenen çok tanıdığım oldu. Aşk bu kadar basit bişey miydi?
"Of be Ahenk! Ne bu karalar bağlamışsın yine." Onun bu tavrına onun gibi 'of'layarak karşılık verdim.
"Yok valla bu kızın içi kararmış." Dediğinde ona parmağımı dudağıma koyarak sus işareti yaptım. O da dilini çıkartınca onun bu çocuksu ama tatlı tavrına sırıttım.
Asel dolgu topuklarını yere vura vura yanımıza geldi. "Araf'la bowling'e gidelim diyoruz kızlar katılmak ister misiniz?" Sabahtan beri Araf'ı görmeyince merak etmiştim. İçimden demek ki Asel'le buluşma planlaması yapıyorlarmış diye düşündüm. Merve hemen atlayıp
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Cehennemden kaçış
ChickLit"Yaklaşma bana! İstemiyorum Araf. Dokunma. lütfen, dokunma. " İki adım geriye gitmesiyle rahatladım ama gözyaşlarıma engel olamıyordum. Bana bir adım yaklaşıp "Tamam güzelim sakin ol bak uzaktayım, dokunmuyorum yeterki ağlama, yalvarırım. " [ASKIYA...