13. Bölüm ; hayal kırıklığı

198 48 16
                                    

Bölümü kesinlikle şarkıyla dinlemeniz önerilir.
-
Hazırlanmaya başladığımda elbiselerime göz gezdirdim. Ağzımdan çıkan sözcükler hiçbir zaman değişmiyordu. Asla hiçbir kombinimi beğenmiyordum. "Ay bu çok absürt, bu ne be düğüne gider gibi, kızım pijamayla gitsen daha güzel olursun.."

Bir saniye! Ne oluyordu bana böyle? Ne giyeceğimi bir saattir düşünüyordum dimi? Niye bu kadar özeniyordum? Alt tarafı bir yemek değil miydi?

Kendime ufak bir tokat sallayıp ilk bulduğum tayt ile salaş gömleği üzerime geçirip hafif bir makyaj yaptım. Gözlerim renkli olduğundan hafif makyaj bence daha güzel duruyordu. Saat sekiz olduğunda anneme dışarı çıktığımı söyleyip, kapıya doğru adımladım. Dışarıda beni bekleyen Araf'ı gördüğümde gülümsedim.

O gerçekten iyi bir arkadaştı. Ona herşey için minnettardım. Ve bu gece teşekkür etmek için bol bol vaktim olacaktı. Arabanın kapısını açtı ve eliyle binmemi işaret etti. Gülümseyip bindim.

"Ahenk, hiçbir şey söylemedin güzelim. Nereye gideceğiz rota neresi?" Radyoya uzanıp bir kanal açtım, çalan şarkıyı bilmem de ayrı güzeldi tabi. "Bu şarkı çok güzel, dinlemelisin." Arabayı durdurdu.

"Ahenk, nereye gideceğimizi de söylemiyorsun. Konuyu değiştirmeye çalışıyorsun ne yapmam lazım şuan? Böyle gözlerine bakıp elini mi tutmam lazım? Yoksa yolun bizi götüreceği yere kadar gidecek miyiz? Bana birşey söyle lütfen. Çok anlamsız herşey. Aklını bulandırmak istemiyorum ama Görkem'in etrafında bu kadar dolanmasına neden izin veriyorsun anlamıyorum. Bi açıklaması var elbet ama sen bana söylemiyorsun. Gözlerime bak ve söyle sen kimi yanında istiyorsun? Onu mu beni mi?"

Dediklerini hazmetmek çok zordu. İkisinide seviyordum elbet ama seçim yapmak aklımın ucundan bile geçmemişti bunca zaman. Görkem'le yeni tanışmıştık tamam ama onunla konuşmayı kesmek de istemezdim çünkü tatlı ve yardımsever biriydi. "İkinizi de kaybetmek istemiyorum. Niye böyle bir seçim yapmak zorundayım ki?"

Araf'dan;
Ona niye kızamıyordum ki? Neden anlatamıyordum herşeyi? Ona yaklaşmaya çalıştığını, ondan hoşlandığını anladığımı neden açık açık söyleyemiyordum "Ahenk, Anlamıyor musun gerçekten? Yoksa işine mi gelmiyor? O çocuk sana yakın olmaya çalışıyor. Hergün kahveciye sadece kahve içmek için mi geliyor sence? Niye siparişlerini sürekli senin getirmeni istiyor, niye senin onun masasına oturmanı istiyor?"

Sorgularcasına yüzüme baktı. Neden böyle baktığını anlamamıştım. "Benden masasına oturmamı istediğini nerden biliyorsun sen?" Hassiktir pot kırdım. "Bunu da gideceğimiz yerde açıklasam nasıl olur?" Merak ettiği çok belliydi ama sorgulamadı, buda benim işime gelmişti açıkçası.

"Navigasyonu açıyorum bir saniye.. heh tamam, ileriden sola dön ondan sonra düz git ben dur diyeceğim sana zaten." 'Peki' deyip ilerlemeye devam ettim.

Sola dönmüştüm ama burada ne restorant ne de o tarz bişey yoktu. "Tamam, burada durabilirsin Araf." Etrafa bakındım, "ama burada hiçbirşey yokki sadece denize çıkan bir sokak burası." Güldü. "Seni restoranta götürmek istemedim, bu daha değişik ve güzel bir deneyim olacak güven bana."

Gülümsedim. Ona güveniyordum, kimseye güvenmediğim kadar. Çantasından çıkarmaya çalıştığı şeyin ne olduğunu anlamaya çalışıyordum ama anlayamamıştım. "Şurada bir bank var; ben her üzüldüğümde, yalnız ve karmaşık hissettiğimde orada oturup kahve içerim. Bu sefer bir değişiklik yapıp seni de getirmek istedim, afilli bir yer değil biliyorum, beğenmediysen başka bir yere de gidebiliriz."

Burayı gerçekten çok beğenmiştim sakin ve huzurlu bir yer olduğu kesindi. "Şaka mı yapıyorsun ne beğenmemesi? Çok güzel bir yer burası." Güldü. Elindeki iki kahveden birini uzattı. "Herşeyi konuşmamız gerek artık Araf, uzatıp daha da zorlaştıramayız." Gülümsedim. "Bencede güzelim." Ona iltifat etmemden rahatsız oluyor gibi değildi çünkü onun rahatsız hallerini biliyordum. Gülümseyip sabırsız bir çocuk gibi hemen sormaya başladı.

"Şimdi, мое невозможное ne demek? Buradan başlayalım." Güldüm. Başka ne yapabilirdim ki? O beni seviyor muydu ki? Daha doğrusu o şuanda birini sevebilecek durumda mıydı? Belkide Görkem'den hoşlanmaya başlamıştı o da? "Gerçekten bilmen gerekiyor mu şuan sence?"

Sinirlenmeye başladığı belli oluyordu. "Bana ettiğin bir iltifatı sence de bilmem gerekmez mi?" Benimle konuşmamasıydı beni korkutan, bana kızması değil. Bir anda çıktı ağzımdan, "İmkansızım demekti oldu mu? Söyledim işte. Benimle konuşmazsın diye korktum Ahenk. Kaybetmek istemiyordum seni. İmkansızdın çünkü, arkadaşım bari kal istedim."

Ahenk'den;
Gözlerimi kaçırdım, o benim arkadaşımdı. Ona karşı sadece arkadaşça şeyler hissetmiyor olsam bile yapamazdım. Olamazdık biz, dokunmadan bir ilişki olamazdı, ben yapsam bile o benim korkularımı sahiplenemezdi ki. "Bu konu burada kapansın olur mu Araf?" Hayal kırıklığını gözlerinden okuyabiliyordum. Affet beni Araf sana bunu nasıl yaparım?

Selaaaam nasılsınız?? Umarım iyisinizdir. Lütfen okuyup geçmeyin, bölümü beğenenler arkadaşlarına da okutsun :Dmdşxmdlmd önceden söyleyeyim tabiki hep böyle acıklı olmayacağız! Sizi çok güldürecek sahneler de olacak ama suan böyle olması gerekiyor. Öpüldünüz.

Cehennemden kaçışHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin