09

2.4K 112 14
                                    

Selamün aleyküm

Kolay gelsin.

🌱 9. Bölüm 🌱

12 Sene Önce / Ankara

Üniversitenin kantinine giren adam adımlarını tezgâha doğru yöneltti. Tezgahın diğer kenarında ona bakan orta yaşlı adama baktı. Sonra cebinden çıkardığı parayı uzattı.

" Kahve. Şekersiz. "

Adam başını sallayıp arkasına döndü. Orda gördüğü ilk adama kahve yapmasını söyleyip tekrar genç adama döndü.

Mustafa tezgahın üstünde duran şemsiye şeklindeki şekerlerden oynayıp duruyordu. Kahvesi gelir gelmez de alıp arkadaşlarının olduğu masaya doğru ilerledi. Altı kişilik bir arkadaş grupları vardı. Erdem, Sinan, Haluk ve Kübra ile Cemre.

Erdem aralarındaki en ağırbaşlı olandı. Cemre ile evliydi. İkinci sınıfın sonunda evlenmişlerdi. Bir oğulları vardı. Cemre de kocası gibi ağırbaşlıydı ama onun kadar dik başlı değildi. Kocası zaman zaman çok inat oluyordu. Tam bir dediğim dedikti. Ankara'lı olduklarından, Erdem'in anne ve babası ile kalıyorlardı. Tabi evlendikten sonra kalmaları için en büyük sebep oğulları olmuştu. Cemre'nin ailesi Aksaray'da yaşıyorlardı işten dolayı. Çocuğa bakacak kişilerde kayınpederi ile kayınvalidesi kalmıştı. Onlar da bu durumda memnundu hem. Hatta o kadar mutlulardı ki Erdem'in babası oğlunun okulunu bitirmesini dört gözle bekliyordu. Böylece kendi emekli olacaktı ve bütün işlerin başına oğlu geçecekti. Kendi emekli olunca da torununa ayıracaktı tüm gününü.

Sinan aralarındaki en genç olan ve kanı deli akandı. Asla tek ağaca yuva yapmazdı. Her çiçekten bal alırdı. Bağlanmak onluk değildi ve bundan çok memnundu. Diğerleri tarafından hoş karşılanmıyordu ama takıldığı kızlarda Sinan gibi olunca çok dert etmez olmuşlardı. Mardin'liydi Sinan. Kalabalık bir aileye sahipti. O yüzden yanlızlığa gelemezdi. Henüz ikinci sınıftı. Bitirdiği gibi memleketine gidicek ve ordaki kendine ayrılan kısma kurulacaktı. Bunu hem istiyor hemde istemiyordu. Makine mühendisliği okuduğu için o kendi alanına girmiyordu. Ama yine de ailesine karşı sorumluluklarının farkındaydı. Onları yüz üstü bırakma düşüncesi hiçbir zaman geçmemişti aklından.

Haluk ise aralarındaki sır küpüydü. Sevgilisi Kübra ile nasıl birlikte oldukları bile sırdı. Konuşmayı sevmez, tepki göstermez genellikle susan biriydi. Çevresindekileri şaşırtma özelliği yüksekti. Neyseki Kübra ile sevgili olmuştu. Çünkü Kübra kendinin söylemediğini o söylerdi. Ama o da sadece samimi olduklarına. Dışarıdan biri onu da aynı Haluk gibi görürdü. Tencere kapak misali oldukları herkes tarafından söylenen ortak bir laftı.

TENASÜHHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin