11

2.8K 121 7
                                    

Selamün aleyküm
Biraz geç bir bölüm oldu. Kusura bakmayın. Küçük bir aksaklık söz konusuydu ama çözüldü. Bundan sonrası için söz veremesem de... Elimden geldiği kadarıyla dakik ve nizami çalışacağım.

Sizi bölümle baş başa bırakayım. Kolay gelsin.

🌱 11. Bölüm 🌱

" Annem çok mu yorgun dede? "

Ömer geldiğinden beridir uyanmayan annesinden gözlerini bir dakika bile ayırmamıştı ama annesi de bir türlü uyanmamıştı. Dedesi çok yorgun olduğunu ve dinlenmezse hasta olacağını söylemişti ona. O da annesinin dinlenmesi için uyandırmamıştı ama neredeyse gece yarısı olmuştu. Ömer'in de uykusu gelmişti. Ama annesi ile konuşmadan da uyumak istemiyordu. O yüzden kaçıncı olduğunu bilmediği soruyu bir daha sormuştu dedesine. Belki bu sefer uyandırabileceğini söyler diye.

Ama Âdil bey aynı fikirde değildi. O da işin garipliginin farkındaydı ama yine de uyandırmıyordu kadını. Hem doktor da normal olduğunu söylemişti. O zaman uyuması daha iyiydi.

" Evet paşam. Çok yorgunmuş. "

" Uyursa yorgunluğu gider mi? "

" Tabi ki gider. Uyandığında bak gör nasıl dinç  olacak annen. "

" Çok dinç olursa bir sürü oyun oynarız. " Hevesle söylediği sözlerden sonra durdu bir anda küçük adam. Yüzü mutsuzlukla kaplandı. Âdil bey ne olduğuna anlam veremeyip baktı. Ne düşürmüştü yüzünü bir anda.

" Ya da oynamayız. " Mırıldanarak söylediği şeyler ile Âdil bey merakla baktı torununa. Ama ondan daha meraklı biri vardı orda. Mustafa gözlerini ayırmadan oğluna baktı. Yüzünün aldığı o şekilden sonra da babası ile yaptığı konuşmaya dahil oldu.

" Neden oynamaz annen seninle? "
Ömer kocaman açtığı gözlerini babasına dikti. Onun sert ifadesi ile korkup başını eğdi. Omzunu silkip bir saat önce yaptığı gibi annesinin yanına uzandı. Ona iyice sokuldu ve kafasını göğsüne gömdü. Mustafa ise çocuğun kendinden kaçtığını çok açık net anlamıştı. Bu canını oldukça sıkarken bir de üstüne cevapsız sorusunun derdi vardı.

Âdil bey Mustafa'nın anlık bozulan yüzüne baktı durdu. Onun adına üzülüyor muydu? Yoksa müstahak olduğunu hatta daha beterini görmesi gerektiğini mi düşünüyordu bilmiyordu. Bir paradoksun için de kaldı. Aynı oğlu gibi.

Kapının tıklanma sesi ile ortamdaki gerilim uçup gitti. İçeri orta boylarda bir hemşire girdi. Kontrol etmek için gelmişti. Her yarım saatte bir uğruyordu. Bir kere de doktor gelmişti. Kadının testlerinin temiz çıktığını, sadece bağışıklık sisteminin çok düşük olduğunu söylemişti. Zayıflığından dolayı sorular sormuş ve bir an önce vitamin takviyesi ile birlikte kilo almasını söylemişti. Yoksa bu gibi durumların sık yaşanılacağını belirtmişti altını çize çize.

" Amine hanım hala uyanmamış."

" Bu kadar fazla uyuması normal mi? "

Mustafa'nın keskin sesi ile ona döndü kadın. Yüzünde taşıdığı ve bozmadığı pozitiflikle baktı.

" Doktor bey korkulacak bir şey olmadığını söyledi. Bu gibi durumların ise normal olduğunu. "

Mustafa kafa sallayarak yavaşça yatakta  yatan kadına döndürdü bakışlarını. Hemşire kadında hep söylediği şeyleri sıralayıp çıktı. Oda da sadece nefes sesleri duyulur olmuştu. Öyle ki uykusu gelen Ömer de annesi gibi uykuya dalmıştı. Halbuki uyanana kadar bekleyecekti.

TENASÜHHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin