18

2.3K 139 42
                                    

Selamün aleyküm

Herkese merhaba. On sekizinci bölümüne geldiğimiz hikayenizin nasıl gittiğini az çok yorumlarınız da okuyorum. Ve bunun için hepinize çok teşekkür ederim. 10 bin okuma olmasını sağlayan 10 bin okuruma minnettarım. İyi ki varsınız.

Kolay gelsin

🌱 18. Bölüm 🌱

10 Sene Önce / Ankara

Genç adam eve girdiği gibi anahtarını gelişi güzel portmantoya attı ve ayakkabısını çıkarma gereksinimi görmeden yatak odasına ilerledi. Yaklaşık yarım saat önce gelebilmişti Ankara'ya. O da güç bela olmuştu. Kardeşi İbrahim bir paçalarından çekmediği kalmıştı. Kene gibi yapışmış onu ısrarla Gaziantep'te tutmaya çalışmıştı. Ama onun vakti yoktu. Zaten geç kalmıştı Burcu'ya. Sonunda kardeşinden kurtulup arabaya bindiğinde ilk işi gidip gitmediğini öğrenmek olmuştu ve ne yazık ki gitmişti kadın. O aptal kadın ve onun hastalıklı yapışkan veledi yüzünden yine kaybetmişti Burcu'yu. Ama bu sefer kavuşmaları, Burcu'yu ikna etmesi bir senesini almayacaktı. Şimdi gidecek ve kolundan tuttuğu gibi evine getirecekti onu. Ve sonrası, sonsuz bir mutluluk olacaktı.

Biliyordu yapacaktı bunu. Bir kere olmuştu. Bir kere affetmişti kendini Burcu. Bir daha affederdi elbet. Sonuçta bir kere affeden bir daha ederdi. Öyle ki Mustafa gibi ikna gücü kuvvetli, deliler gibi aşık bir adamı kim affetmezdi ki? Seviyorum diyen bir adamın karşında hangi kadın durabilmisti de Burcu duracaktı. Her şeyi ile ona gelmiş, onun ayaklarına kapanacak dereceye gelmiş bir adamsa söz konusu. Hoş Mustafa o kadara başvurmazdı. Bu yaşına kadar kimsenin önünde eğilmemişti, bir kadının önünde hele asla eğilmezdi.

Tekrar kapıya geldiğinde esmer iri yarı bir adam duruyordu. Bu onu Ankara'ya kadar takip eden adamdı. Babası peşini bırakmamak konusunda kararlıydı belli ki. Sinirle nefeslendi ve elindeki eşyalar ve anahtar ile çıktı evden. Adam anında yanında gelirken konuşmaya başladı.

" Beyim, oğlunuz kriz geçirmiş. Hanımım da onu görünce korkudan bayılmış. Kanaması olmuş. Uyutuyorlarmış şimdi. Hanımın annesi de fenalaş- "

Mustafa anında durunca adam da durup sessizlikle baktı Mustafa'ya. Ama Mustafa onun kadar sakin değildi. Bırakıp gelmişti. O mikroplardan kurtulmuştu. Neyini anlamıyorlardı da hâlâ gelip anlatıyordı bunları Mustafa'ya. Öfke ile kararan gözleri ile iki koca adamla adamın dibine girip boğa gibi burnundan soluklandı seslice. Adam gözlerini kaçırıp başını eğdi.

" Bir daha bana o Allah'ın cezası ve onun mikrobu ile ilgili bir şey söylersen senin dilini keserim. " Yine bir sert soluktan sonra konuşmasına devam etti. " Duydun mu beni? Ne o kadın ne de o çocuk, umrumda değil. " İki adımla adamdan uzaklaştı ve son sözlerini söyleyip arabaya bindi. Arkasında şaşkınca bakan koca adamı bırakarak.

TENASÜHHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin