03

2.5K 94 7
                                    

Selamün aleyküm

Kolay gelsin

🌱3.Bolüm🌱

10 Sene Önce / Kahramanmaraş

Genç kız çamaşırları sermeyi bitirip elinde sepet ile içeri geçti. Annesi mutfakta yemeği yapıyordu. Kendi de annesine yardım olsun diye çamaşırları sermişti. Sepeti banyoya geri koyunca hemen mutfağa geçti. Annesini ocaktaki yemeğin tadına bakarken yakaladı.

Hemen yanına gitti yüzündeki gülümseme ile. " Ben de bakacağım. "

Küçük çocuklar gibi çıkan şen sesi ile annesi güldü. Tekrar bir kaşık aldı yemekten ve soğuması için üfledi. Kendine tebessümle bakan kızının haline güldü. Ne kadar da sabırsızdı bu kız? Kime çekmişti hiç bilmiyorlardı. Rahmetli eşi de kendi de sabırlı insanlardı halbuki. O kadar ki, dillere yayılmıştı onların sabrı. Ama kızı bir o kadar sabırsız ve tez canlıydı. Bazen onu zora soksa da yine de seviyordu kızının bu hâllerini.

Soğuduğunda kızına yedirdi. Dişleri ile patatesi çeken kız çiğnedi çiğnedi ve memnun bir ifade ile annesine baktı.

" Enfes olmuş. Ellerine sağlık annem. " Annesinin iki yanağına bir buse kondurdu kadın. Sonra da tezgahın üstünde, kabın içindeki mazemeleri aldı ve yıkamaya başladı.

" Sen yemeği yaptın. Bende salatayı yaparım. Hadi sen otur dinlen." Kadın sevgi ile baktı kızına. Nasıl bir sevap işlemişti de kızını nasip etmişti Rabbi(m)? Bin kere şükür etti kadın. Her gün yaptığı gibi.

Kızının sözünü dinleyen kadın, mutfaktaki sedire oturdu ve kızının salata yapışını izledi. Kızı sohbet etmeye başlayınca ona katıldı. Anne kız hem iş görüp hem sohbet ederken kapı çaldı. Kadın kızına dur işareti yapıp kendi bakmaya gitti. Kapının kenarında olan yazmasını bağladı güzelce. Sonra da yavaşça açtı kapıyı.

Gelen kişiyi görünce şaşkınlıktan kalakaldı. Karşındaki de kadının bu hâline gülmeye başladı.

" Beni içeri almayacak mısın kız? Yoksa tanımadın mı? Ay tanımadıysan bak valla küserim. " Kadın kendine gelirken kapıdan çekildi ve kadın içeri geçti.

" Tanımaz olmaz mıyım? Şıkşık Hayriye'yi nasıl unuturum. " İki eski dost sevgi ve hasretle kucaklaşırken, onların yanına merakla Amine geldi. Annesi tanımadığı bir kadın ile gülüp konuşuyor, sarılıyordu. Kadını tanımak için uzun uzun baksa da hiç tanıdık gelmemişti. İçeri geçtiler birlikte. Geçerken kadının gözü bir kere kendine değmiş onda da baştan aşağıya beğeni ile süzmüştü.

İki kadın yan yana oturup konuşmaya devam ederken, Amine sadece kapı kenarında dikiliyordu. Annesi onu fark ettiğinde ise dahil olmuştu sohbete.

" Gel kızım bak kiminle tanıştıracağım seni. Bu benim liseye kadar sıra arkadaşımdı. Hani sana hep anlattığım Hayriye var yaa? Aha işte o bu Hayriye. Şıkşık Hayriye... " Son dediği ile gülen annesine gizlemeye çalıştığı gülümsemesi ile katıldı. Annesinden çok sık duyduğu biriydi bu kadın. Ama kendi hiç görmemişti çünkü annesi ile babası evlenmeden Antep'e gelin gitmişti. Bir daha da gelmemişti. Şimdiye kadar.

" Aman Ayfer sende. Kıza şıkşık denir mi? Kız ne bilsin Şıkşık'ı? Gel kuzum hele yanıma, yakından bakayım sana. " Amine kadının diğer yanına oturunca kadın kendine çekmişti hemen kızı. Güzelce sarıldı kıza.

" Maşallah kuzuma ne güzelde kızsın. Rabbim nazar değdirmesin, nazar değiren gözü çıksın inşallah. Ay parçası gibi maşallah. " Kadın annesine dönünce Amine şaşkınca kaldı kadının kollarında. " Kız Ayfer doğruyu söyle, hamileyken büyü müyü mü yaptın? Bu kız böyle ay parçası gibi olmuş. Valla kâinat güzelleri halt etmiş yanında. "

TENASÜHHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin