Selamün aleyküm
Herkese merhaba. Başlamadan önce gecikme için ve öncesinde dediğim zaman da paylaşmadığım için özür dilemek istiyorum.
İyi okumalar dilerim, Kolay gelsin.
Yedi gün sonra / Ankara
Genç adam elindeki kağıdın her adımında savrulmasını sağlayacak kadar hızlı adımlarla ilerlerken, aynı zamanda burnundan soluyordu. Bunu ona nasıl yaparlardı. Onu kandırmayı nasıl cüret ederdi. Aklı almıyordu. Hala bu ihaneti kabullenemiyordu.
Yumruğunu daha da sıktı ve kağıdı daha da buruşturdu. Varlığını tekrar hatırladığı kağıdı gözleri ile tekrardan yokladığın da artık varması gereken yere varmıştı. Dönen kapıdan içeri girdi. Sinirli beş adımdan sonra durdu. Koca alan da sağa sola baktı. Sonra kafasını galeri boşluğundan görünen üst katlara baktı. İşte o zaman aradığını buldu. Tam gözlerine bakan adamla bir süre bakıştılar. İkisi de gözlerini çekmemek hatta kırpmamak için and içmiştim sanki. Ama bu uzun sürmedi. Belki de bu zamana kadar olanların tümünün gözden geçecek kadar bir zamandı. Ve genç adam kükredi. Orada olan herkesi rahatsız edecek kadar sesli ve öfkeli.
" Bana bunu nasıl yaparsın?! Kardeşimsin lan sen.! Beni nasıl satarsın?! Beni nasıl kandırırsın it herif.! "
Bakışlarının ve sözlerinin hedefi hareketlendi. Tutunduğu trabzanlardan ellerini çekti ve yüzleşme için adım adım aşağı indi. O arada kulaklara dolan tek ses, güvenlik ile bağıran adam arasında geçen diyalogtu.
Sonunda aynı yere varan adamla, aynı zamanda gelen iki adamda artık güvenlik ile yumruklaşmak üzere olan adamı tutmaya çalışıyordu.
" Beyefendi burada bağıramazsınız. Dışarı çıkın lütfen. "
" O şerefsiz hesap vermeden hiçbir yere gitmiyorum. " Kollarından tutup çekenlerden kurtulmaya çalışırken tekrar bağırdı. " Bırakın lan sizde.! " Sonunda sağ kolunu kurtarmışken yine göz göze gelindi. Ve o zaman anlık bir durulma yaşandı. Bu sessizlik ise Mustafa'nın, saniyelik bir fark ile kurtulduğu anda kaldırdığı yumruk ile bitti.
" Öldüreceğim lan seni.! "
Yumruk yiyen adam geriye sendelerken Mustafa diğerleri tarafından tutuldu. Ve o zaman dudağı patlayan adamın sesi duyuldu.
" Hak ettin lan sen.! " Derin bir nefes alıp devam etti. " Bütün bunların hepsini hak ettin.! Sen bunları hak ettin, o masumları değil. Sen ne karını hak ettin ne de oğlunu.! Duydun mu lan beni?! Sen hak ettiğini yaşıyorsun şerefsiz.! "
Mustafa tekrar vurmak için şansını denerken adam konuşmasına devam etti.
" Simdi kendi pisliğin de geber. "
Günümüz / Gaziantep
Bir insan, yaşaması gereken her şeyi yaşayıp ölürmüş. Her insanın yaşayacağı şey de aynısıymış. Doğmak, öğrenmek, inanmak ve onu gerçekleştirmeye karar vermek ya da vermemek. Tabi ki en sonda ölmek. Her insan oğlu doğar. Her insan oğlu öğrenir. Her insan inanır. Ama her insan gerçekleştiremez. Yine de gerçekleştirmemekte karar verdiği için ölür.
Ömrün en büyük parçasını da bu karar verme anı alır. Kimisi bunu imtihan derken, kimisi buna karma der. Herkesin ortak olduğu noktası ise, bunun insanın cüzi iradesi ile kaderine çizik atması olmasıydı. Evet sadece bir cizikti. Fazlası olmasına izin vermezdi kimse. Çünkü korkardı. O çiziğin yaraya dönüşmesinden. Bilirler, kadere atılan en ufak yara ancak ölünce kapanır.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TENASÜH
RandomAmine & Mustafa *** "Yaşama ve onun getirdiği sonuçlara, kişinin gördüğüne, öğrendigine... Yani zamanla oluşan kişiliğe bağlanan bir ip bence tenasuh." *** Sizi üzmeyeceğim söz veriyorum. Sizi mutlu edeceğime söz veriyorum. Sizi bırakmıyacağıma s...