Evgeny Grinko
Graying part 1 & 2Anın verdiği huzur tüm hücrelerimi uyuşturmuş, sanki eriyordum. Gözlerim kapalı ve sırtımda hissettiğim eller beni rahatlatıyordu.
Etraftan geçen geçen insanlar olduğunu biliyordum. Çünkü yürüme sesleri geliyordu. Ne kadar gözlerimi açmak istemesemde açtım. Geçen iki hemşire bize bakıp konuşurken yavaşça kollarımı bıraktım.
Burak başını kaldırdı. Bana gözleriyle teşekkür eder gibiydi. Öylesine anlamlı ve güzel bakıyordu ki. Anlamamak imkansızdı.
Dudaklarını kıpırdatıp " İyi geceler." Dedi.
Aynı şekilde " İyi geceler." Dedim.
Arkasını dönüp giderken gözlerim gittikçe uzaklaşan silüetindeydi.
Arkamı dönüp kapıya yaklaştım ve son birkez daha etrafa göz gezdirdim.
Annem kanalları geziyordu. Bana dönüp gülümsedi.
" Hoşgeldin kızım."
Sesindeki imayı anlasamda hiç oralı olmadım ve aldığım şeyleri paketlerinden çıkarıp hazırlamaya başladım.
" Gitti değil mi Burak?"
Bildiği halde sorduğu soruya " Evet." Diye cevap verdim.
Saatler ilerlemiş, annem uyumuştu, benimde uykum gelmişti ama uyumak istemiyordum. Bugün yaşadığım korku iliklerime kadar işlemişti.
Oturduğum sandalyeyi sessizce kaldırıp yaklaştırdım. Ellerini öpüp başımı yasladım. Gözlerim daha fazla dayanamazken duruşumu umursamadan gözlerimi kapattım.
Boynumdaki ağrı nefesimi keserken yavaş yavaş başımı kaldırdım. Ne akla hizmet böyle uyumuştum. Elimi boynumda gezdirip ovdum. Sanırım saat çok erkendi. Hava açılmakla açılmamak arasındaydı.
Anneme baktım. Uyuyordu. Örtüyü düzeltip ayağa kalktım. Lavaboya girip yüzümü birkaç kez yıkadım ve birbirine giren saçlarımı ördüm.
Perdeleri açıp, saate baktım. 7 buçuktu.
Saatler ilerlemiş annem uyanmıştı. Gelen kahvaltıyı anneme yedirmeye çalışırken kapıdan Ebru girdi.
Annemin iştahı çok kapanmıştı.
" Günaydın! "
Ebru'nun neşeli sesi odayı doldururken gülümsedim.
Yatağa yaklaşıp anneme baktı.
" Günaydın Ebru, hoşgeldin."
" Hoşbulduk."
" E Zehra Sultan pastaneye gidip tozu dumana katıyor muyuz?"
Şaşkınca Ebruya baktım.
" Tabiki kızım o kadar hazırlık yaptım."
Bu seferde anneme baktım. Bunlar deliydi.
" Saçmalayın. Ne pastanesi, tozu dumanı? Anne senin burnun kanamadı. Dinlenmen gerek."
Annem göz devirip " E dinlendim ya işte!" Dedi.
Sinirli bir gülüşle konuşmaya başladım.
" Doğru ya anne! Keşke uyanır uyanmaz pastaneyi açsaydın. Neden şimdiye kadar vakit kaybettin ki?"
Annem beni umursamayıp çayından bir yudum aldı.
Ebruya döndüm.
" Anneme böyle şeyler söyleme, daha yeni hasteneden çıkacak."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ISABEL
RomanceSanata aşık adamın, aşık olma hikayesi.... Acılara bürünmüş kadınının, aşka soyunma hikayesi... İstanbul'da doğup büyümüş olan Isabel, Muğla'ya gelir. Bu yemyeşil umutlarla dolu şehir, ona hayatının en güzel anlarını verirken, güneşin batışı kadar g...