Hans Zimmer
First Step
Gözleri gözlerimde, ağzı kapanıp açılıyor ama birşey söyleyemiyordu. O kadın yüzünden ne kadar zarar gördüğümüzü bilmiyor muydu? Oysa biz ona güveniyorduk. Annemin ne zaman pastanede eksiği, ihtiyacı olsa ondan yardım alırdı. Gözümüz kapalı ona emanet ederdik.Elindeki telefonu cebine koyup bana bir adım attı. Elimi kaldırıp durdurdum. En yakınımız sandığımız insanlar bile bize bunu yapıyorsa, biz kime güvenecektik?
" Ablam, yanlış anladın."
Mutfağa girip, kapıyı kapattım. Karşısına dikildim. İçimdeki duygular birbirine karışmış saf öfkeye dönüşmüştü.
" Neyi yanlış anladım he?!"
Gözleri bir anda tepkime karşılık fal taşı gibi açılırken, hiç istifimi bozmadım. Sesimi kontrol etmeye çalışıyordum. Annem bu kadına bu kadar güvenirken canını ona borçlu sanırken, bunu nasıl kaldıracaktı.
" B-ben sadece sizi rahatsız etmemesini söylüyordum."
Alayla güldüm ve ellerimi saçlarıma geçirdim. Gözlerime baka baka hala nasıl yalan söyleyebiliyordu. Bu kadar mı seviyesiz bir insandı?
" Tam olarak nasıl? Gözlerin üstümüzde olarak mı?"
Gözleri etrafta dolanıyor. Sadece ne yalan söyleyeceğini düşünüyordu.
" Ne dedi de bunu kabul ettin, ne verdi sana? Ne verdi de bizi sattın!"
Sertçe söylediklerimle gözünü kapattı.
Bir adım yaklaşıp gözlerine baktım." Para mı? Ev mi?"
Tiksintiyle bakıp tükürürcesine söyledim her kelimeyi.
" Ben size zarar vermem...vermedim de."
Nasıl bir zarar vermemeydi bu?
" Ne saçmalıyorsun sen! O kadın beni kaçırdı. Az kalsın ölüyordum. O kadın hayatı bize zindan etti."
Kendimi durduramıyordum. En güvendiğim insanlardan böyle bi tekme yemek, insana koyuyordu.
" Konuş, söyle, anlat. Bakma gözlerime."
Gözleri dolmuş, yere bakıyordu. Utanıyor muydu? Pişman mıydı? Şimdi mi aklına gelmişti bize attığı kazık!
" Bana mesajlar atıyordu. Mahallede sürekli adamları geziyordu. Ben valla başta hayır dedim. Tersledim ama peşimi bırakmadı."
Sinirime hakim olamazsam diye korkuyordum. Derin derin nefes aldım.
" Birgün beni aradı. Sadece onlardan haberdar olmak istiyorum, bana bilgi vereceksin, bu kadar dedi."
Ellerim titriyordu.
" Sende ölmüş annenin hayrına kabul ettin öyle mi?"
Gözleri yerden kalkmıyordu. Utanmak için geç kalmamış mıydı?
" Adamlarıyla para göndermişti. Bir anda ihtiyacım olan parayı önümde görünce kabul ettim. Bir anlık gaflete düştüm ama geri dönüşü olmadı."
Her kelimesiyle bir yay gibi gerilen sinirlerimi kontrol edemiyordum. Dişlerimi sıkmaktan çenem uyuşmuştu.
" Ne kadar bilgi verdiysen, ne haltlar karıştırdıysan bir bir anlat. Tek bir yalan karıştırmadan anlat."
Gözlerime bakıp ellerini yüzüne kapattı. Yavaş yavaş indirip dudaklarını ıslattı.
" Hergün soruyor. Ne yapıyorsunuz, nereye gidiyorsunuz, kimlerle görüşüyorsunuz. Aklına gelirse. Her adımınızı bilmek istiyor, sorunca da ' sen işine bak, seni ilgilendirmez' diyordu."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ISABEL
RomanceSanata aşık adamın, aşık olma hikayesi.... Acılara bürünmüş kadınının, aşka soyunma hikayesi... İstanbul'da doğup büyümüş olan Isabel, Muğla'ya gelir. Bu yemyeşil umutlarla dolu şehir, ona hayatının en güzel anlarını verirken, güneşin batışı kadar g...