17.Bölüm|İyi ki

61 5 3
                                    

Metallica

Nothing Else Matters

"..İyi ki..."


" Bir kurabiye tabağı istiyoruz karışık, iki de limonata."

" Hemen geliyor."

Mutfağa dönüp siparişleri hazırlamaya başladım. Kurabiyeleri koyduktan sonra bardaklara doldurduğum limonatayla mutfaktan çıktım.

Ebru başka bir masada siparişleri alırken annem kasadaydı.

Siparişleri masaya bıraktım. Ebru yaramazlık yapmış çocuk edasıyla yanıma geliyordu. Olduğum yerde yanıma gelmesini bekledim. Biraz yürüyüp masaların arasından çıktık.

" Bak bak, analar neler doğuruyor."

Baktığı masada oturan biri erkek iki kişi vardı. Dün ki halinden eser kalmamıştı. Aklımın köşesinde ne olduğunu merak etsemde o iyiyse sorun yoktur demeyi yeğliyordum.

" Abartma bence."

Bana yalancı bir hüsranla baktı. Sonra kaşlarını kaldırıp bilmiş edayla tırnaklarını süzdü.

" Tabi kaptın taş gibi kuzenimi, gözün başkasını görmez."

Kaşlarımı kaldırıp dudaklarımı büzdüm. Kim kimi kapmıştı acaba?

" Ebru ne kapması, ona aşk diyoruz."

Pıskırarak gülerken yürüyüp mutfağa gittim. Arkamdan hayvan gibi gülerek geliyordu.

" Ebru bazen neye gülüyorsun anlamıyorum."

Gözlerindeki yaşları silip karnını ovdu.

" Neye güldüğüm önemli değil zaten, gülüyorum ya önemli olan o."

Bir yudum su alıp başımı iyi yana doğru salladım.

" Sen tam bi delisin!"

Aklıma dün gelince sorsam ne olur diye düşündüm. İyi olduğuna göre belki de çok önemli değildi  ya da kendini unutarak avutmaya çalışıyordu.

" Ebru"

Başını hazırladığı tabaktan kaldırmadan mırıldandı.

" Hmm"

" Dün ne oldu?"

Umursamayıp " Ne olmuş?" Dedi.

" Ebru hadi ama dün Burakla bizi öyle gördüğünde bile tepki vermedin. Bu sen değilsin."

Başını kaldırıp gülümsedi.

" Yanlış insanları, yanlış anladığım bir gündü diyelim."

Trigonometri sorusuyla bakışır gibi bir bakışmadan sonra yutkundum.

" Nasıl yani?"

Pasta kestiği bıçağı kaldırıp bana baktı.

" Yani çok saçma, mantıksız bir üzüntüydü. Boş yani, ben böyleyim sen bilirsin. Üzülmem 10 saniye, unutmam 11. saniye."

Gözlerini aynı anda kırpıp güldü ve işine döndü.

Yani genel olarak böyleydi  ama şu an beni geçiştirdiği anlamamak imkansızdı. Bir ara bu konuyu iyice öğrenecektim. Daha fazla irdelemeyip işime döndüm. Beni atlatmaya çalışması o kadar belliydi ki, Burakla beni bile sormamıştı. Onu iyi tanımak adlı zafer gülüşümle tepsiyi alıp yürüdüm.

ISABELHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin