Bölüm 10 : Ölülerin dansı

134 15 5
                                    

Hikayeyi okuyan var mı varsa da kaç kişi okuyor bilmiyorum ancak ben yayınlamaya devam ediyorum. Tekrar bir hatırlatma yapmak istiyorum, lütfen okuyanlar olumlu/olumsuz düşüncelerini belirtsin. 

Başka bir söylemek istediğim şey ise, bu hikayeyi yazarken genelde dinlediğim şarkıyla alaklı bir bölüm oldu bu. Iron maiden - Dance of the death. O şarkıyı da medyaya koyuyorum. Onu dinleyerek okumanızı tavsiye ediyorum. İyi okumalar... ^^

...

Mavi halkadan geçip büyük ve yankı yapan salon tarzı bir yere gittikten sonra iskeletlerin bizden önce orada olduğunu anladık. Yalnızca orada olmakla kalmamış, biz gelmeden ritim tutmaya başlamışlardı bile.

Bir sürpriz olmadı ki nereden geldiğini anlayamadığım bir ses duydum. Temiz bir gitar sesi. Hoparlör veya ses sistemi koymadan bunu nasıl beceriyorlardı bilmiyordum. Ah tabi, büyü...

İskeletler kendi ritimlerini tutmaya devam ederken birden yürümeye başladılar. Öyle bir organize şekilde yürüyorlardı ki, birden kendimizi onların oluşturduğu daire arasında bulduk. Ritimleri tutmaya devam ediyorlar, araya bir de "Ho!" diye korsan bağrışı tarzı bir şey katıyorlardı. 

Gitarın giriş kısmı bittikten sonra şarkı sözleri başladı.

"Sana tüylerimi ürpeten bir hikaye anlatmama izin ver, gördüğüm şey hakkında. Bir gün dolaşırken bataklıklarda, sadece bir şişe içki vardı yanımda."

İskeletler bunlara eşlik ettikten sonra şarkı birden durdu. İçlerinden biri çıkıp "Eşlik edeceksiniz!" dedi. Freddy bana baktı ve gözleriyle 'şarkı sözlerini bilmiyorum ki ben' der gibi bir bakış attı. 

"Bana uyum sağlamaya çalış" dedim. Ardından iskelete dönerek başımla onayladım. Onlar da şarkıyı devam ettirdiler.

"Başı boş bir şekilde ay ışığının tadını çıkartıyor ve yıldızlara bakıyordum. Her hareketimi izleyen ve bana daima yakın olan bir varlığın farkında bile değildim. Korkarak dizlerimin üstüne düştüm, biri ağaçların arasından beni çektiği anda. Şeytani bir yere götürdü beni. Ve ben orada ilk günahımı işledim. Ve onlar beni davet etti, onlara katılmamı istediler, ölülerin dansına..."

Her şey harika gidiyor, Freddy birkaç milisaniye geç de olsa söylediklerimi tekrar edebiliyordu. İskeletler için sorun yoksa, benim için de yoktu. Ancak tam bu son sözleri söylediğim gibi iskeletlerden birinin elindeki sopayı kaldırması bir oldu. Ve onunla birlikte de iskeletlerin oluşturduğu çember ile bizim aramızda ateşten bir daire oluşuverdi. Bir an bizi kapana kıstırıp öldüreceklerini sandım ancak...

"Neler oluyor!?" diye bağırdı Freddy korkarak.

Ona cevap vermeden şarkıya eşlik etmeye devam ettim. "İzledim onları, alevden çemberin tam içine doğru. Azad edildiğim yerin tam da merkezine doğru!" diye bağırdım. 

"Bu muydu yani?" diye sorabildi Freddy o beş saniyelik arada. Ben de başımla onaylayabildim ancak. Ardından devam ettik.

"Sanki zaman çarkları donakalmış gibiydi de, ben korkumun bana verdiği umursamazlıkla dolmuştum. Ama buna rağmen buradan gitmek istiyordum. Ve yürüdüğüm sırada kömürün üstünde, bana bir zarar vermedi ateşin kıvılcımları."

Birden bir iskeletin beni boğazımdan yakaladığını ve sopasını başıma dayadığını hissettim. Sonrasında ise tek hatırladığım şey, Freddy ile birlikte yan yana yanmakta olan kömürler üzerinde yürüdüğümüzdü. Sanki bir transa uğramış gibiydik. Tabi sonraki şarkı sözleri...

"Sonrasında ise transa girmiş gibi hissettim, ruhum bedenimden ayrılıyordu. Ve keşke birileri başıma gelenlere şahitlik edebilseydi..."

Bunları söyledikten sonra iskeletler de bize eşlik etmeye başladı. Bu sefer sadece sopalarıyla ritim vurmuyorlar, en tiz sesleriyle bize eşlik ediyorlardı. Ben de sesimi tiz bir sese indirgedim, çünkü şarkıda öyle yapıyordu.

İskeletler DiyarıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin