Öncelikle bu hikaye pek okunmadı farkındayım ama ben yine de yazmaya devam ettim, neden derseniz... Aslında ben "yaptığın şeyden keyif almıyorsan yapma" derim hep kendime ve şu sıralar bu hikayeyi yazarken pek keyif alamadım, sonuç da ortada, senaryo da ortada. O yüzden bunun bir geçiş dönemi olmasını umuyorum. Çünkü hikaye yazmayı hiçbir zaman bırakmak istemiyorum. Keyif almamama rağmen devam ettim çünkü keyif almaya çalışıyordum. Olmadı, sağlık olsun. Bende hep öyle olmuştur zaten. Bir iyi hikaye yazarım, onu 2 kötü hikaye izler. Sonra yine bir iyi hikaye daha yazarım :D Neyse işte uzun lafın kısası saçma bir final oldu. Yine de okudunuz, bunun için teşekkür ediyorum. Finali çok kötü bağladım, eğer biraz daha uğraşsam daha iyi bir şeyler yapabilirdim ama bıktım biraz bu hikayeden. İlk başta umut vad eden bir hikayeydi ama sonrasında batırdım. Yani kabul ediyorum evet, bu benim hatamdı. Bundan sonraki hikayelerde de bunun gibi bir şey olmamasını umuyorum.
Ve son olarak da, iyi okumalar diliyorum! ^^
...
...Emily'nin gözünden...
Odin'in anlattığına göre şuan bilinen efsane kulaktan yayıldığı için epey bir değişmiş. Örneğin ölüm efendilerinden bahsedilmemiş. Ancak Odin bir öğreti yaydığında ölüm efendilerinden bahsediyormuş. Bu yüzden bildiğimiz her şey yalanmış. Ben şahsen ailemden gelen alışkanlıktan dolayı bir Hristiyan olduğuma inanıyordum. Ancak o an her şey değişmişti. Kafam da karışmadı değil tabi. Freddy'yi uzun süredir tanımıyordum ama onun aslında Thor olduğunu öğrenmek...
Ayin yapar gibi dizlerinin üstüne çökmüş bir şeyler söylüyordu. Ben de tepenin üstüne oturarak savaşı izledim. Askerler gittikçe azalıyordu. Ve Freddy'nin dua ettikçe şimşekler çaktığını hissediyordum. Yarım saate yakın oturduk orada. Ardından o kalkınca ben de kalktım. Bana bakıp "Ellysia!" dedi gülümseyerek. Beni biriyle mi karıştırmıştı?
Odin'e dönerek "Yoksa ben de mi onun gibi..." diyebildim ancak sözümü kesti.
"Hayır, sen Emily'sin." dedi. "Ona mızraklı bir yardımcı vereceğimi söylemiştim. Adının Ellysia olacağını söyledim, sen de öyleymiş gibi davran. Çünkü bu durumda ona yardım edebilecek tek kişi sensin."
Başımı sallayarak arkama döndüm. Ardından Freddy ile birlikte tepenin aşağısına yürümeye başladık. Mızrağımı sıkıca tutuyor, gözlerimi karşıdan ayırmıyordum. Birkaç tane asker ve birkaç tane iskelet kalmıştı zaten. En sonunda askerler iskeletlerin işini bitirince Pomatrik de onların işini bitirdi. Sadece o ve Khazendirök kalmıştı artık. Ta ki biz gelene kadar.
Khazendirök bitkin görünüyordu. Ancak onunla savaşmaya devam ediyordu. Asasından buz mavisi ışıklar çıkartıyor, ona atıyordu. Pomatrik de ona asasından alevler çıkartarak karşılık veriyordu. İkimiz de bunu sadece izlemekle yetindik. Ardından en sonunda şaman çıktı ortaya... Bütün öfkesini asasına verdiğini hissedebiliyordum. Özgür kalma isteği ona güç veriyordu. Asasından çıkan mavi ışık ile Pomatrik bir anda kaskatı kesildi. Khazendirök son gücüyle "Senin sıran, Ellysia!" dedi. O da mı adımı unutmuştu acaba?
Elimdeki mızrağa bakarak onu tutabildiğim kadar sıkıca tuttum. Ardından savaş çığlığı atarak Pomatrik'e doğru koştum. Mızrak ona değdiği anda bir yılana dönüşmüştü. Ancak bu çok çevik bir yılandı. Yine de elime bu mızrağı aldığım andan beri kendimi daha hızlı hissediyordum.
Ama yine de o benden daha hızlıydı. Ben onu kıstırmak için mızrağım ile hamleler yaparken, o beni çoktan ısırmış oluyordu. Bir süre sonra etkisinin başladığını hissediyordum. Isırıkları, zehri vücuduma yaymıştı ve bitkin düşmüştüm.
Dizlerimin üstüne çökerek nefeslendim. O ise geri çekilerek bana tıslamaya başladı. En sonunda aklıma bir plan geldi. Ayağa kalkarak arkama döndüm. "Seninleyim Pomatrik!" dedim. Yılan bana baktı, ancak ısırmadı. Tıslayarak öne doğru ilerlemeye başladı. Tam o sırada aklıma yılanlar ile ilgili bir bilgi gelmişti. Yılanların kuyruğundan kıstırısanız eğer, ona karşı bir refleks hareketi yapamazlar. Çünkü onların savunma sistemi başlarına yakındır. Eğer başından kıstırsaydım, refleksleri ile kaçabilirdi. Ama ben onu kuyruğundan kıstıracaktım. Mızrağımı alıp kuyruğuna sapladım. Bu kadar kolay olabileceğini beklemiyordum.
Freddy ise balyozunu havaya kaldırdı, bunu yapmasıyla balyozdan elektriğimsi bir şeyler çıkması bir oldu. Balyozu yılanın kafasına indirdiğinde deprem olacak gibi bir his vardı. Yılan en sonunda ölmüş, her şey bitmişti.
Bu kısa sürelik anım hayatımda yaşadığım en güzel anıydı. Freddy'nin gerçek bir insan olmasını ve onunla daha çok zaman geçirmeyi isterdim. Ancak o... İskandinav tanrılarından biriydi ve ben onunla arkadaşlık yapmıştım. Garip, ama güzel bir deneyimdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İskeletler Diyarı
FantasyMerakın beraberinde getirdiği macera, mistik olaylar, gizemli bir diyar ve tabi ki de... İskeletler! Herkes İskeletleri ürkütücü bulur. Öyleler mi acaba? Bazıları öyle. Ölü oldukları için tabi. Ama ölmeden önce hepsi bizim gibi insanlardı. Ölüm neyi...