... Emily'nin gözünden ...
Ağlamak beni rahatlatıyordu, yine de zor ağlayan biriydim ben. Ve şuana dek hiç ağlamak zorunda hissetmemiştim. Şimdi ise, asa için göz yaşlarıma ihtiyacımız vardı.
"Sen de daha önce ilişkiye girmedim ama, değil mi?" diye sordum Freddy'ye.
"Evet girmedim, ama Pomatrik'in ne söylediğini duydun." dedi. "Günahsız olan sensin. Benim göz yaşlarım sayılmaz."
"Ama... Anla sen de beni, nasıl ağlayacağım?" dedim bağırarak.
Bir cevabı yoktu. O yüzden sessizlik içinde beklemeye devam ettik. O sırada ikimiz de birini neler ağlatabilir diye düşünmeye başladık. Duygusal bir şarkı mırıldanabilirdik belki? Ama tesiri olmazdı. Freddy'nin aklına gelen ilk fikir ise, bana vurmasıydı. Ama ben canım acıdığında, sinirden veya acıdan dolayı ağlamazdım. Savunmaya geçerdim. Bu yüzden bu işe yaramazdı.
Ardından aklıma geldi, annemin paranoyaklığı yüzünden hep yanımda bir göz yaşartıcı sprey taşıyordum. Küçük bir şeydi, şuana dek kullanmak zorunda kalmamıştım hiç. Ayağa kalkıp bütün ceplerimi kontrol ettim.
"Ne yapıyorsun?" diye sordu gülerek.
"Göz yaşartıcı spreyimi arıyorum, işimize yarayabilir." diye yanıtladım ve ceplerimi kontrol etmeye devam ettim. Ama orada yoktu. Tek işe yarayacağı zaman orada olmazdı zaten... Lanet olsun!
Ama bu düşünce, Freddy'nin aklına başka bir fikir gelmesine vesile oldu. Bir şeyler kullanarak, duygular olmadan göz yaşları akıtmak... Sırt çantasını çıkartıp el fenerini kontrol etti. "Buraya gel." dedi.
"Aklında ne v..." dememe fırsat bile olmadan el fenerini gözüme tutmasıyla başımı çevirdim. Gözümü acıtmıştı.
"Direkt olarak el fenerine bak, uzun süre ışığa bakmak gözlerini sulandırabilir. Hadi Emily, işe yarayacak bu!" dedi heyecanla.
Benim bildiğim kadarıyla bu sadece güneş ışığıyla mümkündü. El feneri tarzı bir şeyin göze direkt teması göz yaşartmazdı. Yaşartır mıydı yoksa?
15 saniye dayanabildikten sonra gözüm acımaya başladı. Gözümü sertçe kapadım ondan sonra, ama tek bir damla yaş bile yoktu.
"Söylemiştim, güneş ışığıyla olur bu ancak." dedim omuz silkerek. Işığa biraz daha baksaydım muhtemelen kör olacaktım.
"Pekala, başka ne gözleri sulandırır? Soğan, ama soğan yok." dedi düşünerek. "Buldum! Esneyebilir misin?"
"Deneyebilirim." dedim.
Demez olaydım... Dört dakika boyunca on altı tane başarısız esneme girişimimle birlikte kendimi berbat hissettim. Ağzımı kükreyen aslanlar gibi açıyordum fakat esneyemeden kapatıyordum. On yedinci denememde esneyebilmiştim ancak... Göz yaşı yoktu.
O kadar çaresizdik ki, Freddy en sonunda gözüme üflemeyi bile denedi. Refleks olarak göz kapaklarım devreye giriyor ve gözlerimi kapatıyordu. Göz kapaklarımın da kapanmasını engellediğinde, yine göz yaşı yoktu.
En sonunda öfkesine hakim olamayıp "İşe yaramazın tekisin!" diye bağırdı bana. "Buraya geldiğinden beri bana tek bir yardımın dokunmadı. Yanımda sorun çıkartan bir köpekten farkın yok Emily. Sen nasıl hala hayattasın ha? Benim sayemde. Bensiz bir hiçsin sen! İşe yaramaz, mızmız, daha ağlayamayan duygusuz birinin tekisin!"
Bu sözleri beni şaşırtmıştı. Verebildiğim tek tepki "Ne?" oldu.
"İşe yaradı mı, ağlayabildin mi?" diye sordu kolu alıp yanıma gelerek.
"Hayır, işe yaramayacağını söylemiştim zaten." dedim püfleyerek.
Arkasını döndü, bir şeyler düşünüp başını kaşımaya başladı. "Ne düşünüyorsun?" diye sordum.
"Aslında biz, şey yapabilirdik..." dedi hala arkası dönükken. Ardından beklemediğim bir anda bana dönüp, ne olduğunu bile anlamadan karnıma sert bir yumruk attı. O anki acıyla yere yığıldım.
"Bu da neydi şimdi?" diye sızlanmaya başladım. Dizlerinin üstüne çöküp gözlerimin içine baktı.
"İşe yaradı mı?" diye sordu heyecanla.
"Hayır, seni manyamış özürlü herif. İşe yaramadı." dedim ve ayağa kalktım. Öc almak falan istemiyordum çünkü yapması gerekeni yapıyordu. En sonunda çaresizce oturarak dinlenmeyi seçti. Ben de yanına oturdum.
Birkaç dakika sonra, tam da toparlanıp bir sonraki test odasına geçmeyi planladığımız anda yerin dibinden bir iskeletin çıktığını gördük. Elindeki asayı kaldırıp bütün odaya yayılan bir ışık çıkardı, o ışık bir saniyelik bir patlamayla sona erdi. Ne yaptığını bilmiyorduk.
Ardından koşa koşa bize doğru gelmeye başladı. Sakallı ve gariptir ki saçı olan bir iskeletti. Büyü işte, garipliği temsil edebiliyordu. Freddy savunma olarak kılıcını çıkardı. İskelet durup "Size yardım edeceğim ama bana güvenmeniz gerekiyor." dedi.
"Sen de kimsin?" diye sorduk aynı anda.
"Benim adım Neohirozming." dedi ikimize de bakarak. "Bakın çocuklar, konuştuklarınızı ben de duyuyorum. O yüzden kendimi tanıtmama gerek olmadığını biliyorum. Ve bana güvenmeyecekseniz, keyfiniz bilir. Ama ben burada büyü altına alınmamış tek iskeletim. Çünkü bu tanrının buyruğuydu. İlk iskelet, kendi iradesiyle katılacak ve iradesi kendisinde kalacak. Böyle yazıyor. O yüzden buradan kurtulmak isteyen, dolayısıyla da size yardım edebilecek tek iskelet benim."
"Az önce ne yaptın öyle?" diye sordu Freddy hala kılıcı elinde tutarken.
"İskelet komitesi falan, bahsetmişlerdi ya size?" diye hatırlattı iskelet. "Onlar her şeyi izler. Şimdilik izlememelerini sağladım. Ama uzun sürmez. Şimdi, bildiğim kadarıyla asa yapmaya çalışıyordunuz en son. Ve göz yaşına ihtiyacınız vardı. Değil mi?"
"Evet." dedim. "Ama beni ağlatacak bir şey bulamıyoruz."
Başını sallayarak "Size bir göz yaşartıcı sprey bulabilirim, o bahsettiğiniz şey her ne ise işte." dedi. "Ama bana nasıl göründüğünü tarif etmeniz lazım."
"Bir şişe, çıkışı var, içinde bir sıvı var, üstüne basıldığında hava olarak çıkıyor ve göz yaşartıyor." dedim.
"Tamamdır, dışarı çıkıp bulmaya çalışacağım. Çok uzun sürmez, fazla vaktim yok ama. Buradan gitmem gerekiyor." dedi. "Siz test odasına geçin, devam edin. Daha fazla şüphe çekmek istemiyorum. Bir dahaki bekleme odasında sizinle buluşurum."
Tam yerin dibine gidecekti ki onun kolundan tutarak "Bekle." dedim. O da yer yüzüne çıktı. "Neden buradan kurtulmak istiyorsun?"
"Ah, iskeletlerin iradesi olsaydı onların her biri buradan kurtulmak isterdi." dedi. "Ben neden istiyorum? Çünkü ölümsüz olmak bir yere kadar güzel. Ama yüz yıllardır iskelet olarak kalmak... İşte bunu istemiyorum. Eğer Khazendirök, Pomatrik'i yenerse, o zaman burada sıkışıp kalmış bütün ruhlar tanrının hükümdarlığına geri dönecek. Ben de bunu istiyorum. Ve Khazendirök, ancak ve ancak siz buradan canlı bir şekilde çıkarsanız kazanabilir. Pomatrik'i hazırlıksız yakalaması lazım. Öbür türlü, Pomatrik eğer iskelet ordusuyla çıkarsa... Khazendirök'ün hiçbir şansı kalmaz."
"Buradan çıkmamıza yardım edeceksin yani?" diye sordu Freddy.
"Evet, siz test odasına gidin." dedi. "Devam edin. Benim gitmem gerekiyor. Fazla şüphe çekmemeliyiz. İyi şanslar."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İskeletler Diyarı
FantasyMerakın beraberinde getirdiği macera, mistik olaylar, gizemli bir diyar ve tabi ki de... İskeletler! Herkes İskeletleri ürkütücü bulur. Öyleler mi acaba? Bazıları öyle. Ölü oldukları için tabi. Ama ölmeden önce hepsi bizim gibi insanlardı. Ölüm neyi...