Bölüm 8 : Hikaye zamanı

572 11 1
                                    

... Emily'nin gözünden ...

Bir ölüm efendisinin zarar veremeyeceği kişi olmak her ne kadar harika bir duygu olsa da, yoldaşım (evet doğru, yoldaşım) Freddy'ye yeterince zarar vermişti. Ve bu beni üzüyordu. Korkuyla kaçtıktan sonra bütün mumlar sönmüştü. Bu yüzden elimizde kalan tek şey karanlıkta ürkütücü onlarca isket topluluğuydu. 

Etraf karanlığı bile yutmuş olan bir karanlık tonu ile bürünmüştü. Bu yüzden yapılacak tek bir şey vardı. Yukarıya bakıp "Yardım gerekiyor!" diye bağırdım. Bunu dememle yerden doğan bir iskeletin sesini duymam bir oldu. Onu duyabiliyordum ancak göremiyordum. 

"Ne lazım misafirler?" diyordu nereden geldiği belli olmayan ses.

"Bir el feneri fena olmazdı." dedi Freddy araya girerek.

Ardından etraf hala karanlıkken bir şeyin bize doğru gelmekte olduğunu duyduk. Freddy'nin eline bir şey bıraktığını hissedebiliyordum. Ardından iskelet tekrardan yerin altına döndü. Freddy elindeki el fenerindeki düğmeyi bulabilmişti ancak birkaç kez basmasına rağmen ışık yanmıyordu. 

"Pili yok." dedi lanetler okuyarak.

O an anladım ki yardımcı iskelet olabildiğince çok detay istiyordu. Örneğin bir fener istemiştik, ancak detay vermedik diye bize içinde pil olmayan bir el feneri getirmişti. Lanet olsun... O an bunu kişisel bir meseleye çevirmiştim işte. Tekrardan yardımcı iskeleti çağırdık. Ve bu sefer aynı bir oyundaki inanılmaz hataları keşfedip bunlardan yararlanır gibi, detay vererek yararlanmak istedik. Örneğin "İçinde bir çift el feneri, bir çift tabanca ve bir çift şarjör bulunan bir çanta." deseydik, bu bir dilek hakkı götürecekti. Çünkü bunlar sadece detaylardı.

Ancak Freddy erken davranıp "Az önce bize getirdiğin fenere uyan bir çift pil istiyoruz." dedi. Birkaç saniye sonra iskelet Freddy'nin eline pilleri iliştirdi. Ancak daha akıllı davranamamıştık. Çünkü Gülümseyen İskelet testini geçtikten sonra Freddy bana yardım etmek için dilek hakkını kullanmıştı. Ondan sonra da Korku odası ile arzulara karşı koyma odasından kazandığımız dilekleri detay kurbanı olarak bir çırpıda harcamıştık. Günahları ödeme odasının ödülü ise ölüm efendisine birer soru hakkıydı ki bunu pas geçemiyorduk.

Karanlıkta her ne kadar zor olsa da Freddy pilleri fenere takabilmeyi becerebilmişti. Aslında bu yeri dizayn eden varlığın ürkütme konusunda her ne kadar başarılı olduğunu düşünsem de, biraz daha düşününce anladım ki inanılmaz açıkları vardı. Örneğin istek odasında ters odalara girmemiz, eğer o an farkına varsaydık sonradan karşılaşacağımız testlerde epey işimize yarardı. Ve bir de o an fark ettiğim açık vardı. Olabildiğince çok detay vererek olabildiğince az dilek hakkı harcamak...

Tabelanın yanına gittik birlikte. Önce Freddy okudu, ardından ben okudum.

"Bütün saklanınanlar ortaya çıkacak. Ve ancak saklanılanları saklamayanlar serbest kalacak."

Arkasında veya herhangi bir yerinde başka bir yazı yoktu. Düşündüm, ne demek istiyordu acaba? Birbirimizden sakladığımız sırlar mıydı yoksa?

Sıradan protokolü uygulayarak ayrı deliklere atlayacağımızı sandım ancak bu sefer gidecek bir yer yoktu. Onun yerine yine o asalı iskelet ortaya çıktı. Diğer iskelet topluluğu yerin dibine geri döndüler. "İtiraf odasına hoş geldiniz." dedi bize asalı iskelet.

Ancak bu iskeletin bir sakalı vardı. Bir iskelette sakal biraz garip kaçmıyordu? Kaçıyordu, ama yine de gördüğümüz onca şeyden sonra normal gelmeye başlıyordu artık. 

Asasının bir hareketi ile yerden bir masa ve iki sandalye çıkarttı. Ve masa da boş değildi, üzerinde et, kızartma, içecek... Her şey vardı neredeyse. Soru bile sormadan oturarak yemeye başladık. İskelet ise hesap ödemeyi bekleyen bir garson gibi başımızda dikildi. Hızlı bir şekilde yemeğimizi bitirdik.

İskeletler DiyarıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin